Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/1755 E. 2020/7498 K. 24.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1755
KARAR NO : 2020/7498
KARAR TARİHİ : 24.12.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların ayrı ayrı beraatine ilişkin hükümler, sanıklar … ve … müdafii, katılan vekili ve müşteki vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin temyiz istemi davaya katılma talebi olarak değerlendirilmiş olup, müşteki kurumun 5271 sayılı CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verilmek suretiyle yapılan incelemede;
A- Katılan … Bakanlığının temyiz talebinin incelenmesinde;
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65–69, 22/10/2002 gün ve 234–366, 04/07/2006 gün ve 127–180, 03/05/2011 gün ve 155–80, 21/02/2012 gün ve 279–55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında;
Dava konusu taşınmazın, yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporu ile; II. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığının tespit edildiği anlaşılmakla; Kültür ve Turizm Bakanlığının, doğal sit alanı içerisinde kalan taşınmazlarda izin alınmaksızın gerçekleştirilen müdahaleler nedeniyle açılan davalara katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmaması karşısında; … vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
B-Sanık …’in beraatine ilişkin hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde ise;
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç aynı Kanunun 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık zamanaşımına tabidir. Kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, zamanaşımını kesen en son işlem 24/03/2011 tarihli savunma olup, anılan tarihten itibaren 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık zamanaşımı inceleme tarihinden önce gerçekleşmiş olmakla, dosya içeriği itibariyle de, 5271 sayılı CMK’nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığından, hükmün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkındaki kamu davasının DÜŞMESİNE,
C-Sanıklar … ve …’in beraatine ilişkin hükümlere yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, sanıkların üzerine atılı suçun unsurlarının gerçekleştiğine, sanık … müdafinin vekalet ücretine ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dairemizin 22/10/2015 tarih, 2015/11303 Esas, 2015/16120 Karar sayılı ilamı ile; sanık …’in eşi hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulup, dava açılması halinde inceleme konusu dosya ile birleştirilmesine karar verilerek, izin alınmaksızın gerçekleştirilen merdiven imalatının kim tarafından yaptırıldığının şüpheden uzak biçimde tespit edilmesinin istenildiği dosya kapsamında, sanık …‘ün, sanık …’in eşi olmadığı, hakkında sehven dava açıldığı anlaşılmakla;
Sanık … hakkında, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olduğu gerekçesi ile beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- Mahkemece bozma sonrası icra edilen keşif neticesinde alınan bilirkişi raporu ile, dava konusu merdivenin kaldırılmış olduğunun tespit edilmesi karşısında; sanık … hakkında, yüklenen suç açısından sanığın kastının bulunmadığı gerekçesi ile beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün sanık …’e ilişkin (B) nolu bendinin 2. paragrafı hükümden çıkartılarak yerine “ Yüklenen suç açısından kastının bulunmaması nedeniyle, CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince sanığın beraatine ” ibaresinin eklenmesi, ve hükmün sanık …’e ilişkin (C) nolu bendinin 2. paragrafı hükümden çıkartılarak yerine “ Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması nedeniyle, CMK’nın 223/2-b maddesi gereğince sanığın beraatine ” ibaresinin eklenmesi, hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA; 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.