YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1748
KARAR NO : 2020/7454
KARAR TARİHİ : 23.12.2020
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs
Karar-Hüküm: 1- Sanık hakkında …’ya yönelik yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan TCK’nın 277/1, 62, CMK’nın 231/5. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar
2- Sanığın Hüseyin’e yönelik yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan TCK’nın 277/1, 277/2, 62, 53/1-2-3.maddeleri gereğince mahkumiyetine ilişkin hüküm
Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar ile sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin, hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması ve süresinde talepte bulunulmaması nedeniyle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede:
A) Sanık hakkında …’ya yönelik yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, aynı Kanun’un 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda mercide yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı nazara alınarak, sanık müdafiinin temyiz isteminin, itiraz mahiyetinde değerlendirilmesi suretiyle CMK’nın 264/2. maddesi uyarınca gereği merciince yapılmak üzere dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
B) Sanığın Hüseyin’e yönelik yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık …’in kardeşi olan …’nin davacı ve sanıkla kardeşinin babası olan …’ın ise davalı sıfatını taşıdığı Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/7 esasına kayden görülmekte olan alacak davasının duruşmasının 18.09.2012 tarihli üçüncü oturumundan üç gün önce, anılan davada davalı tanığı konumunda olan sanığın, davacı kardeşi tarafından şahit olarak bildirilen Hüseyin’in evine giderek, onu; “Tanıklık yapma, mahkemeye gitme, sonu kötü olur, mahkemeden sonra sana yapacağımı bilirim!” biçiminde tehdit edip, gerçeği söylemekle yükümlü olan tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmesi nedeniyle TCK’nın 277/1-2. madde ve fıkralarındaki yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanık …’e isnat edilen Hüseyin’e yönelik yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs fiilinin tek tanığı olduğu anlaşılan ve soruşturma evresinde beyanı alınmayıp, duruşmanın 11.06.2013 tarihli oturumunda; “Taraflarla aramda husumet yoktur, müşteki Hüseyin benim eşim olur, Abuzer evimize gelerek, eşime, ‘tanıklık yapma, gelen cezayı biz öderiz, sonunuz kötü olur!’ şeklinde sözler konuştu, eşim daha sonra gidip şahitlik yaptı, evde biz o gün 3 kişi bulunuyorduk, ben, eşim ve Abuzer birlikteydik, benim bilgi ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde anlatımda bulunan tanık…’nin, karar tarihinden sonra hüküm mahkemesine verdiği 28.08.2020 havale tarihli dilekçesinde; “Yukarıda esası yazılı yerel mahkeme dosyası kapsamında yargılama safhasında ifade vermiştim. Bu ifademi değiştirmek istiyorum. Her ne kadar kendimce o tarihte ‘tanıklık yapma, cezayı biz öderiz, sonunuz kötü olur’ şeklinde ifadede bulunmuş isem de bu ifadem kayıtlara hatalı geçmiştir. Hatırladığım kadarıyla olay bu şekilde olmamıştır. Dava konusu olayda Abuzer yanımıza gelerek eşime hitaben ‘Baba oğul arasına girmeyin. Baba oğul arasında bir dava, doğruları söyleyin bize yeterli, sonucu kötü olsa da doğrular anlatılsın, biz düşecek cezayı ödemeye razıyız.’ şeklinde sözler sarfetmiştir. Her ne kadar dava döneminde ifadem farklı ise de Abuzer ne bizi yönlendirmeye ne de tanıklıktan vazgeçirmek için gelmemiştir. Kendisi doğruların anlatılması gerektiğini söylemek için gelmiştir… İfademin yukarıda anlattığım şekilde olduğunu beyan eder, mahkemenizce doğru ifademin dikkate alınarak haksız yere insanların ceza almalarını önlenmesini arz ve talep ederim.” biçiminde, duruşmadaki anlatımıyla çelişkili beyanda bulunması karşısında, tanık…’nin ifadeleri arasındaki çelişki giderildikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 23.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.