YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/12054
KARAR NO : 2023/1963
KARAR TARİHİ : 01.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜM : Beraat
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve 2015/480 Esas, 2016/205 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 07.12.2020 tarihli, 2016/187038 sayılı ve
“1- Sanık hakkında, faaliyette bulunduğu 2. derece doğal sit alanında yer alan Fly Inn isimli işletmenin plaj kısmında izinsiz olarak iki adet ahşap iskele yapmak suretiyle atılı suçu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; sanığın, suça konu iskeleleri kendisinin yaptırdığını, iskele yapımında beton kullanılmadığını, kazı işlemi yapılmadığını savunduğu, … İmar ve Şehircilik Müdürlüğü görevlileri tarafından düzenlenen 26.06.2015 tarihli tutanakta, ahşap iskelenin proje haricinde ilave olarak yapıldığının tespit edildiği, 3. derece doğal sit alanı şerhinin 05.05.2006, 2. derece doğal sit şerhinin 23.01.2013 tarihinde 922 ada 3 parsel ve 921 ada 1 parsele sayılı taşınmazların beyanlar hanesine işlendiği, soruşturma aşamasında alınan 05.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda, iki adet iskelenin ahşap bölümlerinin söküldüğü, iskelelerin ruhsatsız olduğu, İmar Kanunu’na göre bina niteliği taşımayan, temeli bulunmayan musakkaf yapı niteliğinde olduğu, ruhsat alınması gerektiği, zeminde kazı yapılmadığı, fiziki müdahale bulunmadığı, ancak iskele yapılarının sahil silüetini değiştirdiğinin tespit edildiği, yargılama aşamasında alınan 12.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda ise denize girme, güneşlenme ve spor amaçlı yapılmış iskelenin, üzeri ahşap panolar ile kaplı, taşıyıcısı demir profil iskelet olan ve bu iskeletin ayaklarının otomobil lastikleri içine beton dökülerek zemine serbest şekilde oturan bir sistemle yapılmış olduğu, zemin üzerinde serbestçe bulunduğu, kaldırılabilir olduğu, bu nedenle inşai ve fiziki müdahale kapsamına giremeyeceğinin belirtildiği, sanığın 31.07.2014 kayıt tarihli dilekçe ile iskele yapımı için izin talebinde bulunduğu, …’nün 29.08.2014 tarihli yazı ile taleple ilgili eksikler bulunduğu, eksikliklerin tamamlanmasından sonra izin talebinin değerlendirileceği bildirilmesine rağmen söz konusu başvuruya ilişkin eksik hususlarının tamamlanıp yeniden başvuru yapılmadığı, iskelelerin taşıyıcısı demir profil iskeletin, beton dökülmek suretiyle zemine oturtulduğu ve keşif tarihinde iskelelerin ahşap bölümlerinin sökülüp profil taşıyıcıların halen zeminde mevcut olduğunun görüldüğü, ancak demir profil iskelet hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığının anlaşılması karşısında; demir profil taşıyıcıların sabit yapı niteliğinde olup olmadığı, kaldırılması halinde doğal sit alanında kalan taşınmaza zarar verilip verilmeyeceği hususunda konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması, sanığın iskele yapımı için yeniden izin talebinde bulunup bulunmadığının araştırılması ve toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
Kararın gerekçesinde, atılı suçun unsurları oluşmadığından beraat kararı verildiği belirtildiği halde, hüküm kısmında atılı suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmadığından sanığın beraatine karar verildiği yazılmak suretiyle çelişki yaratılması Kanuna aykırı olduğundan” bozma görüşlü Tebliğname ile dava dosyası Dairemize tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği; sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemenin Kabulü
“Sanığın Çeşme ilçesi, … Plajı olarak bilinen yerde…isimli işletmeyi işlettiği, burada sahil kısmında iskele yaptırdığı, sahilin İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 09.08.2011 tarihli kararı ile 2. derece doğal sit alanı olarak belirlendiği, bu iskelenin yapımının 2863 sayılı Kanun uyarınca yasak nitelikte olduğu belirtilerek sanık hakkında dava açıldığı, sanığın iskelenin zemine sabit olmadığını, lastikler üzerine ahşap kaplama olarak yaptırıldığını, zeminde herhangi bir kazı işleminin yapılmadığını belirttiği, yargılama aşamasında iskelelerin bulunduğu bölgede bilirkişi eşliğinde keşif yapıldığı, bilirkişinin raporunda 6.00 x 18.00 ve 6.00 x 21.00 metre ebatlarında iki adet iskelenin plajda bulunduğunun, profil ızgara üzerine ahşap kaplama şeklinde yapıldığının, iskelenin ayaklarının otomobil lastiği içine beton dökülerek ve zemine çakılmadan tutturulduğunun, ahşap nitelikte olduğunun, zemin üzerinde serbest ve kaldırılabilir şekilde durduğunun belirtildiği, bu raporun iskelelerin niteliğini açıklar nitelikte görülmesi sebebiyle hükme esas alındığı, raporda belirtildiği şekilde iskelenin zemine sabit olmayıp, kaldırılabilir ve ahşap olması nedeniyle 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında inşai ya da fiziki müdahale olarak kabul edilemeyeceği, idarenin her zaman bu iskeleleri doğal yapıya zarar vermeden kaldırabileceği kabul olunmakla, atılı suçun unsurları oluşmadığından sanığın beraatine karar verilmiştir.”
2. Mülga İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 09.08.2011 tarih ve 6216 sayılı kararı ile belirlenen 2. derece doğal sit alanında kalan 921 ada 1 parsel ile 922 ada 3 parselde yer alan …isimli işletmenin ön tarafında denizin içinde yapılan lastik üzeri demir profil ayaklı iki adet iskele imalatlarına ilişkin olarak suç duyurusunda bulunulması üzerine, Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 11.01.2016 tarihli ve 2016/11 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan dava açılmıştır. Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/57 sayılı esasına kaydedilen dosyada, anılan mahkemenin 25.01.2016 tarihli ve 2019/39 Karar sayılı kararı ile aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan aynı mahkemenin 2015/480 Esas sayılı incelemeye esas dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
3. Çeşme Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan 05.01.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda, suça konu iskelelerin musakkaf yapı oldukları, takriben 2014 yılında inşa edildikleri, temelleri bulunmadığından zemine fiziki müdahalede bulunulmadığı, ancak sahil sülietini değiştirdiklerinin tespit edildiği, mahkemece icra edilen keşif sonrası hazırlanan 12.01.2016 havale tarihli mimar bilirkişi raporunda ise üzerleri ahşap panolar ile kaplı iskelelerin, taşıyıcısı demir profil iskelet olan ve bu iskeletin ayaklarının otomobil lastikleri içine beton dökülerek zemine serbest şekilde oturan bir sistemle yapıldıkları, zemin üzerinde serbestçe bulundukları, kaldırılabilir oldukları, bu nedenle inşai ve fiziki müdahale kapsamına girmeyecekleri belirtilmiştir.
4. Sanık aşamalardaki tutarlı savunmalarında, davaya konu iskelelerin kendisi tarafından, lastik üzerine metal konstrüksiyon ve ahşap kaplama olarak yapıldıklarını, yapımlarında beton kullanılmadığını, zeminde kazı işlemi uygulanmadığını, taşınabilir nitelikte olduklarını, sökülmesine dahi gerek bulunmadığını beyan etmiştir.
5. Sanık müdafii tarafından 01.03.2021 tarihli dilekçe ekinde iskelelere ilişkin olarak yapı kayıt belgesi sunulduğu anlaşılmıştır. 2863 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinde, Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunulmayacağının düzenlendiği, anılan düzenlemeye aykırı olarak, izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahalede bulunulmasının ise, aynı Kanunun 65 inci maddesi ile yaptırım altına alındığı, buna karşılık, 3194 sayılı İmar Kanunu’na 11.05.2018 tarih ve 7143 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi ile eklenen geçici 16 ncı maddede, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla yapı kayıt belgesi verilebileceği hükme bağlanmış olup, 2863 sayılı Kanuna tezahürü bulunmayan bahse konu düzenlemenin, anılan Kanunun 65 inci maddesinde tanımlanan inşai ve fiziki müdahale suçlarının unsurlarını etkilemeyeceği, zira, yapı kayıt belgesi verilmesinin, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınmasını sağlamakla birlikte, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında, kültür varlıkları yönünden koruma bölge kurullarından, tabiat varlıkları ve doğal sit alanları yönünden Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinden izin alınmaksızın gerçekleştirilen inşai ve fiziki müdahaleleri hukuka uygun hale getirmeyeceğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
6. Sanık müdafii tarafından Dairemize gönderilen dilekçe ekinde yer alıp, Çeşme Sulh Hukuk Hakimliği’nin 2021/83 değişik iş sayılı dosyasına sunulmuş olan 29.11.2021 tarihli delil tespiti raporunda dava konusu iskelelerin kaldırıldığı, işletmenin plaj kısmında hiçbir yapının bulunmadığı, belediyenin duyurusu üzerine iskelelerin yıkılarak enkazının kaldırıldığı belirtilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Dosya içeriğinde bir sureti bulunan ve Çeşme Sulh Hukuk Hakimliği’nin 2021/83 değişik iş sayılı dosyasına sunulduğu belirtilen 29.11.2021 tarihli delil tespiti raporu ile dosyadaki tüm belgeler birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunduğu anlaşılmıştır.
2. Hükmün esasını oluşturan kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, “sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olmaması” şeklindeki gerekçe ile sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verildiğinin belirtilmesine rağmen, hükmün gerekçesinde “atılı suçun unsurlarının oluşmadığından” sanığın beraatine karar verildiğinin belirtilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye neden olunması, hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “08.04.2015” şeklinde gösterilmesi, isabetli görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Çeşme 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve 2015/480 Esas, 2016/205 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.06.2023 tarihinde karar verildi.