Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/11966 E. 2023/2191 K. 15.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/11966
KARAR NO : 2023/2191
KARAR TARİHİ : 15.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜMLER : Beraat

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çankırı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.05.2016 tarihli ve 2015/412 Esas, 2016/429 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraatlerine karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 20.11.2020 tarihli ve 2016/289243 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

2. Dava konusu eserlerin tasnif ve tescile tabi olduğuna,

3. Sanıkların üzerlerine atılı suçu işlediklerinin sabit olduğuna,

4. Diğer temyiz sebeplerine,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. “Her ne kadar sanıkların üzereni atılı suçu işlediğinden bahisle cezalandırılması talep edilmiş ise de yüklenen suç açısından sanıkların kastının bulunmadığı anlaşılmış ve sanığın Beraatine karar verilmiştir. Zira yukarıda izah edilen delillerden de anlaşıldığı üzere olay tarihinde Emniyet Müdürlüğü haber merkezine pazar pazarı civarında bulunan Zincircioğlu köşküne beyaz bir kamyonet ile getirilen eski taşların indirildiği ve yine kamyonetin üzerinde sütunların bulunduğunun ihbar edilmesi üzerine olay yerine giden polis memurları tarafından beyaz renkli … plakalı aracın başında sürücüsü sanık …’in olduğu, kasa kısmında iki adet taş sütunun bulunduğu, yine köşkün bahçe kapısının açık olması nedeniyle dışarıdan bakıldığında bahçe içerisinde iki adet taş dibekin yerde olduğunun görüldüğü, sanık …’nun söz konusu taş dibek ve sütunları Çerkeş ilçesi Karavan Mahallesinde bulunan evlerinden getirdiklerini beyan etmesi üzerine, müze görevlilerine haber verildiği, müze görevlilerinin yaptıkları inceleme sonucu iki adet sütunun 2863 sayılı Yasa kapsamında kaldığının anlaşıldığı ve bu sütunların sanık …’nun rızası ile muhafaza altına alındığı,dosya arasında mevcut bilirkişi raporuna raporuna göre sütunların Doğu Roma dönemine tarihlendirilebilecek eserler olduğunun ve tasnif ve tescile tabi olduğunun belirlendiği sabit ise de, sanık …’in tanık … Özaslan’ın kendisine Çerkeş’te 2 taş olduğunu ve Çankırı’ya getirmeleri gerektiğin söyleyerek ricada bulunduğu, kendisinin de arkadaşı olduğu için kabul ettiğine, taşların ayrıntısı konusunda kendisine bilgi vermediğine, Çerkeş’e gittiklerinde taşları pigaba kepçenin yüklediği, daha sonra taşları Çerkeş’ten Çankırı’daki zincircioğlunun köşkü diye bilinen yere getirdiklerine taşlar yüklenirken yağmurlu çamurlu havada taşların ayrıntısına bakmadığına, baksa da tarihi eser olduğunu anlamayacağına yönelik savunmasının tanık … ve diğer sanık savunmasıyla doğrulanıp bu sanığın getirdiği eşyaların tarihi eser niteliğinde bulunduğunu bildiğine ve suç kastıyla hareket ettiğine dair delile rastlanılmamış ve bu sanığın beraatine karar verilmiştir. Diğer sanık … yönünden yapılan değerlendirmede ise bu sanık tarafından özetle suç kastı olmadığına iddianamede yazılı olan iki adet sütunun anne tarafımdan varis bulunduğu Çerkeş ilçesi Karalar Mahallesindeki kendisine ait olan evin bahçesinde duran sütun olduğunu, bu sütunların kendisinin çocukluğum döneminde dahi olduğu, bu şekilde kuşaktan kuşağa yaklaşık 500 yılı aşkın süredir bu sütunların orada olduğunun bilindiğini, Çankırı Merkez’de baba tarafından miras yoluyla tarafıma intikal edilen Anıtlar Kurulunun kararıyla da tescil edilen bir evi olduğunu, bu evim de tarihi eser niteliğinde olduğu için bahçesiyle birlikte tescilli olduğunu, Çerkeş ilçesine artık gidip gelmediği için bu taşların başkaları tarafından inşaat temelinde kullanılması kaygısı güttüğünden diğer sanık …’i 400 TL karşılığında taşımacı tutarak tescilli evimin bulunduğu Çankırı Merkez’deki evine getirttiği, taşları yeni indirmiştik ki polislerin geldiğine, suç işleme kastım olmadığı gibi aksine bunları korumak amacıyla hareket ettiğine bu tarihi eserlerin tarafıma iade edilmesini istediğine yönelik savunmada bulunmuş dinlenen tanık beyanları ve kolluk tutanağı ile de bu eserlerin öteden beri sanığın Çerkeş’te bulunan evinde oldukları sabit olmuş, bu suça konu tarihi eser niteliğindeki eserleri, sanığın gayri yasal yollarla ele geçirdiğine dair delil olmadığı ve bu eserler üzerindeki tasarrufunun da eserleri kendisine ait bir taşınmazdan diğer taşınmaza götürme şeklinde olduğu, suç işleme kastıyla hareket ettiğine dair bir delil olmadığı anlaşılmış, ancak bu eserlerin niteliği gereği tarihi eser niteliğinde olduğu ve müzeye tevdiinin gerektiği anlaşılmış ve tüm bu deliller, oluş, kabul ve değerlendirme karşısında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmektedir.

2. 04.06.2015 tarihli Müze Müdürlüğü raporunda, 2 adet taş sütunun 2863 sayılı Kanun kapsamında tasnif ve tescile tabi eserlerden olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.

3. Sanık … savunmasında; “Ben diğer sanık …’nun tanımam, … … isimli şahsı arkadaşım olduğu için tanırım, kendime ait … plakalı pigabım vardı, olay günü yağmurlu bir havada … bana Çerkeş’te 2 taş olduğunu ve Çankırı’ya getirmeleri gerektiğin söyleyerek ricada bulundu, ben de herhangi bir ücret almadan mazot parasına getirmeyi arkadaşım olduğu için kabul ettim, taşların ayrıntısı konusunda bana bilgi vermedi, Çerkeş’e gittiğimizde taşları pigaba kepçe yükledi, yanımda … de vardı, daha sonra taşları Çerkeş’ten Çankırı’daki zincircioğlunun köşkü diye bilinen yere getirdik ve taş sütunları indireceğimiz esnada polisler gelerek işlem yaptı, ben taşlar yüklenirken yağmurlu çamurlu havada taşların ayrıntısına bakmadım, baksam da tarihi eser olduğunu anlamazdım, herhangi bir suç işleme kastım yoktur .” demiştir.

4. Sanık … Zincirlioğlu savunmasında; “Üzerime atılı suçlamayı anladım, kabul etmiyorum, kesinlikle suç kastım yok, iddianamede yazılı olan iki adet sütunun benim anne tarafımdan varis bulunduğum Çerkeş ilçesi Karalar Mahallesindeki tarafıma ait olan evin bahçesinde duran sütundur, bu sütunlar benim çocukluğum dönemimde dahi vardı, biz çocukken üzerlerine çıkar oynardık, bu şekilde kuşaktan kuşağa yaklaşık 500 yılı aşkın süredir bu sütunların burada olduğu biliniyordu, benim Çankırı Merkez’de bu kez baba tarafımdan miras yoluyla tarafıma intikal edilen Anıtlar Kurulunun kararıyla da tescil edilen bir evim vardır, bu evim de tarihi eser niteliğinde olduğu için bahçesiyle birlikte tescillidir, ben Çerkeş ilçesine artık gidip gelmediğim için bu taşların başkaları tarafından inşaat temelinde kullanılması kaygısı güttüğümden diğer sanık …’i 400 TL karşılığında taşımacı tutarak tescilli evimin bulunduğu Çankırı Merkez’deki evime getirttim, taşları yeni indirmiştik ki polisler geldi, Çankırı’da ki evimde bekçi olduğu için burada muhafazası mümkündür, ayrıca bu evimde kamera sistemi de var, Çerkeş’te ki ev terk durumundadır, suç işleme kastım olmadığı gibi aksine bunları korumak amacıyla hareket ettim ,ben bu tarihi eserlerin tarafıma iade edilmesini istiyorum.” demiştir.

5. Tanık … Özaslan beyanında; “Ben …’nun yanında 2008 yılından bu yana çalışırım, olay tarihinde bana kendisi Çerkeş’te bulunan evindeki 2 adet taş sütunu Çankırı’daki kendisine ait Zincircioğlu Köşküne getirmemi istedi, ben de daha önceden tanıdığım …’ten rica ettim pazarlık yaptık, kendisine taş getireceğimizi söyledim, daha sonra Çerkeş’teki …’na ait eve gittim, söz konusu 2 adet sütunu yağmurlu havada kepçeyle yükletip Çankırı’daki köşke getirdik, ayrıca yanında 1 adet de dibek vardı, daha sonra köşkü geldiğimiz esnada polis geldi, ben bu sütunların tarihi eser olduğunu bilmiyordum, zaten sütunlar …’nun Çerkeş’teki evinin bahçesinde duruyordu, 3 sene öncesinde de ben bahçesinde bu sütunları görmüştüm.” demiştir.

6. Tanık … beyanında; ” Ben iddianamede adı geçen …’nu bir kez gördüm Kendisinin dedesinden kalan arazi ile benim dedelerimden kalan arazi sınırdır. Çerkeş’de bulunan bu araziler üzerinde fotoğrafta bana gösterine sütunlar ve taş dibek yıllardır vardır. Olaydan bir kaç gün önce bir kepçe gelerek bu taş sütunları yerlerinden söktü. Bir iki gün sonra da bir kamyonete yükleyerek götürdüler. Ben fotoğraftaki taşları tanıdım. Bu fotoğraflar Çerkeş ilçesinde bulunan Turgut Zincircioğluna ait olan arsadan çıkartılan taşlardır. Benim olay ile ilgili bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” demiştir.

7. Tanık … beyanında; ” Sanık … benim eski ev sahibim olur. Kendisine ait … adresinde ki evde yaklaşık 9 yıl kiracı olarak oturdum. Söz konusu evden geçen yıl yani 2015 yılında ayrıldım. Ancak hangi ayda ayrıldığımı şu an için hatırlamıyorum. Tarafıma gösterilen talimat ekindeki taş sütunlar benim de kiracı olarak oturduğum evde, birisi ön bahçede ikisi ise arka bahçede olmak üzere bulunmaktaydı. Bu sütunlar ben kiracı olarak oturduğum süre boyunca belirtilen evde bulunmaktaydı. Bu sütunlar bizim taşınmamızdan 1 gün önce alındı ve kamyonete yüklendi. Kamyonet sürücüsü olan sanık …’i tanımıyorum. Ben bu sütunların nereye götürüleceğini ev sahibine sormadım. Ancak çevreden kendisinin bu sütunları Bodrum’da bulunan oteline götüreceği söylenmekteydi. Ev sahibimiz olan … normalde Bodrum’da kalır. Çerkeş’e çok sık gelip gitmez. Benim olay ile ilgili bilgim ve görgüm bundan ibarettir. “demiştir.

8. Tanık … beyanında; “Sanık … benim eski ev sahibim olur. Kendisine ait Karalar Mah. Sıra Kavaklar Cad. No: 10 Çerkeş/ ÇANKIRI adresinde ki evde yaklaşık 9-10 yıl kiracı olarak oturdum. Söz konusu evden geçen yıl yani 2015 yılının Haziran ayının 5. Günü ayrıldım. Tarafıma gösterilen talimat ekindeki taş sütunlar benim de kiracı olarak oturduğum evde, arka bahçede bulunmaktaydı. Dibek taşı ise evin ön bahçesinde bulunmaktaydı. Taş sütunlar arka bahçede yarıya kadar toprağa gömülüydü. Bu sütunlar ben kiracı olarak oturduğum süre boyunca belirtilen evde bulunmaktaydı. Bu sütunlar bizim taşınmamızdan 10 gün önce alındı ve kamyonete yüklendi. Kamyonet sürücüsü olan sanık …’i tanımıyorum. Ben bu sütunların nereye götürüleceğini ev sahibine sormadım. Ancak çevreden kendisinin bu sütunları Bodrum’da bulunan oteline götüreceği söylenmekteydi. Bu ev ev sahibimize dedesinden kalmıştır. Ev sahibimiz olan … normalde Bodrum’da kalır. Orada oteli olduğunu biliyorum. Çerkeş’e çok sık gelip gitmez. Benim olay ile ilgili bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” demiştir.

IV. GEREKÇE
1. Kolluğa…köşküne … ile tarihi eser niteliğinde taşlar getirildiği yönünde gelen ihbar üzerine kolluk ekiplerince olay yerine intikal edildiği, Zincirlioğlu köşkünün bahçesinde arka kapısı açık haldeki pikap üzerinde biri 2 m 37 cm uzunluğunda, diğeri 2 m 20 cm uzunluğunda 2 adet taş sütun, bahçede 2 adet taş dibek olduğunun tespit edildiği, sanık …’un savunmasında dava konusu eserlerin kendisine anne tarafından miras kalan Çerkeş’teki evinin bahçesinde çocukluğundan beri bulunduğunu, Çankırı Merkez’de de baba tarafından miras yoluyla intikal eden bir evi olduğunu, artık Çerkeş ilçesine gidip gelmediği için bu taşların başkaları tarafından inşaat temelinde kullanılması kaygısı güttüğünden olay günü taşları Çerkeş ilçesindeki evinden Çankırı merkezdeki evine getirttiğini, suç işleme kastı olmadığını, aksine koruma amaçlı olarak Çankırı’daki evine taşıttığını beyan ettiği, dinlenen tanık beyanları ile de dava konusu eserlerin sanığın Çerkeş’teki evinin bahçesinde öteden beri bulunduğunun anlaşıldığı, dava konusu eserlerin sanık … tarafından sanık …’un Çerkeş’teki evinden Çankırı’daki evinin bahçesine getirildiği, …’ın savunmasında, pikabı olduğunu, diğer sanık …’u tanımadığını, olay günü yağmurlu bir havada arkadaşı …’un kendisini arayarak Çerkeş’te taşlar olduğunu onların Çankırı’ya getirilmesi gerektiğini söylediğini, kendisinin de herhangi bir ücret almadan mazot parası karşılığında arkadaşının ricasını kabul ettiğini, taşların ayrıntısı konusunda kendisine bir bilgi verilmediğini, taşları pikaba yüklerken …’un de olduğunu, Zincirlioğlu olarak bilinen köşke getirdiklerini, taşların ayrıntısına bakmadığını, baksa da tarihi eser olduğunu anlamayacağını, herhangi bir kastı olmadığını beyan ettiği, tanık …’un beyanının da aynı yönde olduğu dosya kapsamında, sanıkların suç işleme kastının olmadığı anlaşılmakla mahkemece sanıkların beraatine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Çankırı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.05.2016 tarihli ve 2015/412 Esas, 2016/429 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.06.2023 tarihinde karar verildi.