Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/11934 E. 2020/7524 K. 24.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/11934
KARAR NO : 2020/7524
KARAR TARİHİ : 24.12.2020

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Taksirle Öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/1, 22/3, 62/1, 53/6, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.09.2019 tarihli ve 2019/398 Esas 2019/368 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan tayin edilen hükmün ortadan kaldırılmasına karar verilerek, taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin kurulan hüküm, sanık müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık müdafinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık … müdafileri tarafından hükmün temyiz edilmesi akabinde, sanık …’nın cezaevi aracılığı ile gönderdiği 09.03.2020 tarihli dilekçesi ile temyiz hakkını kullanmak istemediğini beyan ettiği, vekaletnamelerinde temyizden feragat etme yetkileri bulunan sanık … müdafilerinin de 08.06.2020 tarihli dilekçeleri ile, sanığın istemi doğrultusunda temyiz isteminden feragat ettiklerini belirtmiş olmaları karşısında, sanık müdafilerinin temyiz istemi yönünden TEMYİZ İNCELEMESİ YAPILMASINA YER OLMADIĞINA;
2-Katılanlar vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.01.2020 tarihli ve 2019/9-425-2020/4 sayılı ilamında belirtildiği üzere; ”CMK’nın 295. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe için öngörülen (7) günlük sürenin; aynı Kanunun 34. maddesinin ikinci fıkrası, 231. maddesinin ikinci fıkrası ile Anayasamızın 40. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bir “Kanun yolu süresi” olmayıp temyiz başvurusunda temyiz nedenlerinin gösterilmemiş olması durumuna ilişkin istisnai bir mahiyet taşıması, mahkemelerin iç işleyişine yönelik olmaması, düzenlemenin yer aldığı kanun maddesinin içeriği itibarıyla ilgilisi bakımından karışık ve dağınık olmayıp açık, belirli ve öngörülebilir bir nitelikte olması, ilgilisinin (15) günlük temyiz süresi içerisinde temyiz nedenlerini bildirir dilekçe verebilmesine engel bir düzenlemenin olmaması, mevzuatımızda yer alan yargısal başvuru sürelerinin tümünün ilgilisine mahkemece bildirilmesi gerektiğine dair bir hükmün bulunmaması, örneğin; 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun bireysel başvuru usulünü düzenleyen 47. maddesinin beşinci fıkrasındaki “Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder.” hükmü uyarınca, anılan fıkra kapsamında geçen yargısal başvuru sürelerinin ilgilisine bildirilmesi gerektiğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı da gözetildiğinde, istisnai ve sınırlayıcı hüküm içeren düzenlemelerin kıyas yoluyla genişletilmesinin mümkün olmaması nedeniyle ek dilekçe için öngörülen (7) günlük sürenin, mahkeme kararlarının sonuç bölümünde gösterilmesi zorunlu olan, hükme karşı başvurulabilecek kanun yolu süresi olmadığı, dolayısıyla temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçe için öngörülen bu sürenin ilgilisine bildirilmeyişinin mahkemeye erişim hakkına orantısız bir müdahale olarak görülemeyeceği ve ilgilisine bildirilmesi hususunda zorunluluk bulunmadığı” kabul edilmektedir.
5271 sayılı CMK’nın ”Temyiz gerekçesi” başlığını taşıyan 295. maddesinin 1. fıkrasında; ”Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir.” hükmü; CMK’nın ”Temyiz isteminin reddi” başlıklı 298. maddesinde ise; ”Yargıtay, süresi içinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebepleri içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddedir.” amir hükmü bulunmaktadır.
Tüm bu düzenlemeler gereğince yapılan incelemede; katılanlar vekilinin, yüzüne karşı 18.02.2020 tarihinde verilen hükme karşı süresi içerisinde verdiği 25.02.2020 havale tarihli ve herhangi bir temyiz gerekçesi içermeyen temyiz başvuru dilekçesinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından verilen mahkumiyet hükmüne yönelik gerekçeli kararın kendilerine tebliğ edilmesini istemesi üzerine; gerekçeli kararının katılanlar vekiline 10.03.2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, katılanlar vekilinin CMK’nın 295. maddesi gereğince temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçesini CMK’nın 295. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonra 09.06.2020 tarihinde verdiğinden süresinde olmadığı anlaşılmakla; katılanlar vekilinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK’nın 298/1. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE; dosyanın incelenmeksizin mahalline iade edilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 24.12.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.