Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/11302 E. 2023/825 K. 16.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/11302
KARAR NO : 2023/825
KARAR TARİHİ : 16.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
… 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.03.2016 tarihli ve 2015/73 Esas, 2016/353 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği; sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemenin Kabulü
“Sanık hakkında 2863 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kamu davası açılmıştır. Sanığın sit alanı içerisinde kalan … duvarındaki taşları sökerek tahrip ettiği ve bu taşları toplayıp bahçe duvarında kullanmak üzere evine götürdüğü iddia edilmektedir. Sanığın söz konusu taşları toplayıp bahçesine götürdüğü sabittir. Ve bu taşların 1. derece arkeolojik sit alanı içinde yer alan sura ait olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Sanık söz konusu taşları yol kenarından topladığını savunmaktadır. Mahkememizce mahallinde keşif yapılmış, gerek keşifte mahkememizce yapılan gözlemde, gerekse bilirkişi raporunda sanığın topladığı taşların yol kenarında dağınık vaziyette bulunduğu, bu taşların tarihi yapının taşları olduğunun herkes tarafından bilinmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki mahkememizce yapılan keşif esnasında dahi yol kenarında bu taşlara benzer taşların görüldüğü ve bu taşların zaman zaman yağan yağmurlar ve çeşitli etkenler nedeniyle dağıldığı ve sıradan taşlar olarak kabul edilecek şekilde yol kenarında bulunduğunun anlaşılması karşısında sanığın üzerine atılı suç açısından kastının bulunmadığı anlaşıldığından CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince yüklenen suç açısından failin kast bulunmaması nedeniyle beraatine karar vermek gerekmiştir.”

2. Olay günü saat 16.00 sıralarında … Antik Kenti örenyeri görevlisi … Yıldırım tarafından yapılan rutin kontroller sırasında, antik kentin kuzeyinde yer alan … duvarına ait taşların yerlerinden sökülerek alınmış olduğunun görülmesi üzerine kolluk kuvvetlerine ihbarda bulunulduğu, … Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nde görevli arkeologların yerinde yaptıkları incelemeler sonunda, tahrip edilen … duvarının (8 x 2) metre boyutlarındaki bölümünden taşların sökülerek alınmış olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.

3. Suça konu … duvarının, … Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 20.04.2007 tarih ve 849 sayılı kararı ile son şeklini alan … Antik Kenti 1. derece arkeolojik sit sınırları içerisinde kaldığı belirlenmiştir.

4. Hazırlık aşamasında bilgi sahibi olarak beyanı alınan … Yıldırım ifadesinde, … Antik Kentinin akropolünde yer alan … duvarındaki bir kısım taşların sökülerek faili meçhul kişi ya da kişiler tarafından alınmış olduğunu fark etmesi üzerine önce Müze Müdürlüğüne daha sonra jandarmaya haber verdiğini, etraftan taş toplayan … Köyü’nde ikamet eden sanık …’nun taşları götürmüş olabileceğini kolluk kuvvetlerine söylediğini, birlikte sanığın evine gittiklerini ve surdan sökülen taşları gördüğünü belirtmiştir.

5. Sanık aşamalardaki savunmalarında, … Köyü’nde ikamet ettiğini, evinden işine gidip gelirken özellikle yağışlı havalardan sonra yollara düşen taşları kaldırıp kenara koyduğunu, evinin önünde bahçesi olduğunu, bahçesine küçük bir duvar örmek istediğini, yağmurun bahçedeki toprakları götürmemesi için derelerden suların sürüklediği taşları alıp getirdiğini, ayrıca etrafında herhangi bir yapı olmayan arazide atıl vaziyette bulunan taşları alıp dereden topladığı taşların üstüne yerleştirdiğini, müzeden gelen görevlilerin taşların antik şehre ait olduğunu söylemeleri üzerine Konuklu Köyü’nden traktör tuttuğunu ve taşları aldığı yere yolu engellemeyecek şekilde bıraktığını, kesinlikle surlardan taş sökmediğini, işe yaramayan, trafiği ve arazide ağaç yetişmesini engelleyen taşları topladığını, suç olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.

6. Duruşmada dinlenen tanıklar …, …, …, … ve …’nın da sanık savunmasını destekler mahiyette beyanda bulundukları anlaşılmıştır.

7. Keşif sonrası dosyaya sunulan 01.02.2016 havale tarihli arkeolog bilirkişi raporunda, moloz taşla örülü … duvarı ve su iletim hattının (8 x 2) metrelik kısmının tahrip olduğu, duvarın batı tarafında duvardan söküldüğü belirtilen iki öbek moloz taş yığınının üzerindeki antik harç kalıntılarının, taşların duvardan söküldüğünü gösterdiği, ancak duvarın sağlam olmamasından dolayı duvardan kopup çevreye yayılan çok sayıda moloz taşı bulunduğu ve dağınık halde bulunan taşların tarihi yapıya ait olduğunu herkesin tespit edebilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

IV. GEREKÇE
Hükmün esasını oluşturan kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında sanık adının “… …” olarak yazılması maddi yazım yanlışlığı, gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “22.11.2014” olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.

Katılan Vekilinin Temyiz İsteği Yönünden
1.Sanık hakkında kurulan hükme yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde, olayın meydana geliş şekli, dosya kapsamında mevcut tutanak ve raporlar, bilgi sahibi … Yıldırım ile tanıkların beyanları, sanığın savunması birlikte değerlendirildiğinde, hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.03.2016 tarihli ve 2015/73 Esas, 2016/353 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

16.03.2023 tarihinde karar verildi.