Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/10189 E. 2023/4724 K. 02.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/10189
KARAR NO : 2023/4724
KARAR TARİHİ : 02.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/57 E., 2015/103 K.
SUÇ : 2863 sayılı Kanun’a aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret-incelenmeksizin iade-onama

Sanıklar …, …, …, …, … hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Sanıklar …, …, …, …, … hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan, 2863 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesinin birinci fıkrası, 74 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2.Sanık … hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan, 2863 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesinin birinci fıkrası, 74 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

3.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 27.10.2020 tarihli ve 2016/144014 sayılı, ret- incelenmeksizin iade ve onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan vekilinin temyiz isteği;
1. Sanık …’a ait iş makinesinin müsaderesine karar verilmesi gerektiğine,

2. Diğer temyiz sebeplerine,İlişkindir.

B. Sanık … ve müdafinin temyiz isteği;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

2. Diğer temyiz sebeplerine,İlişkindir.

C. Sanık …’ın temyiz isteği;
Üzerine atılı suçu işlemediğine,İlişkindir.

D. Sanık …’ın temyiz isteği;
Üzerine atılı suçu işlemediğine,İlişkindir.

E. Sanık … müdafinin temyiz isteği;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

2. Eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna,

3. Diğer temyiz sebeplerine, İlişkindir.

G. Sanık … müdafiinin temyiz isteği;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

2. Diğer temyiz sebeplerine, İlişkindir.

H. Sanık …’in temyiz isteği;
1. Üzerine atılı suçu işlemediğine,

2. Beraatine karar verilmesi gerektiğine,

3. Diğer temyiz sebeplerine, İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü
1.”Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Olay günü Senirkent ilçesi … Kasabası … Mevkiinde bulunan sanık …’a ait meyve bahçesinde ekskavatör iş makinesi ile izinsiz kazı yapıldığının ihbar edildiği,kolluk görevlilerinin olay yerine gittiğinde tanzim ettikleri 10.09.2013 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağına göre; kolluk görevlilerinin olay yerine gelmesine ve suçüstü yakalanmalarına rağmen sanıkların kazı işlemlerine devam ettikleri, sanık …’ın üzerinde yapılan aramada bir takım sembol ve işaretlerin olduğu kağıdın ele geçirildiği, söz konusu kağıdın soruşturma dosyası içerisinde mevcut olduğu,kazılan kuyunun 6,5 metre derinliğinde ve 8X10 metre genişliğinde olduğunun da aynı tutanakta belirtildiği,yüksek Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğu üzere kazı alanının derinlik ve genişliğinin define bulmaya yeter elverişlilikte olduğu,bu hali ile de sanıkların söz konusu işlemeyi kast ettikleri İzinsiz kazı yapmak suçunun tamamlanmış olduğu kanaatine varılmıştır. Her ne kadar sanıklardan … haricindeki diğer tüm sanıklar suçlamayı inkar edip amaçlarının su kuyusu açmak olduğunu beyan etmiş iseler de, cezadan kurtulmaya yönelik olan bu savunmalarına itibar edilmemiştir. Zira sanık …’ın olaydan hemen sonra sıcağı sıcağına alınan savunmasında ”olay tarihinden yaklaşık 3 gün önce şüpheli … ile görüştüğünü, şüpheli …’ın kendisine “… Kasabası … Mevkinde su çıkarma bahanesiyle kazı yapalım, o bölge define anlamında zengin bir bölge burada bir şey çıkabilir” diyerek kazı yapma teklifinde bulunduğunu, maddi durumu iyi olmadığı için bu teklifi kabul ettiğini ve olay günü kendi imkanlarıyla kazı yapmak için Senirkent İlçesine geldiğini, Senirkent İlçesinde şüpheli … ve ismini bilmediği bir kişi ile birlikte … Kasabası … Mevkine gittiğini, kazı çalışması yapılırken şüpheli … ve …’a “define bulmak için yapılan kazılar gündüz yapılmaz neden gece vakti kazı yapmıyorsunuz, yakalanmaktan korkmuyormusunuz” dediğini, şüpheliler Bayram ve …’ın “korkulacak bir şey yok, kolluk görevlileri geldiğinde Devlet Su İşlerine yazılmış olan su kuyusu açma talebini göstereceğiz” şeklinde cevap verdiklerini, üzerine atılı suçlamayı bu haliyle kabul ettiğini beyan ettiği, ” şeklindeki savunması ve bu savunmayı destekler nitelikte sanıklardan …’ın üzerinde bulunan ve üzerinde define aramaya işaret eden bir takım semboller bulunan kağıdın bulunması karşısında sanık …’ın ifadeleri atfı cürüm olarak değerlendirilmemiş ve aynı anda 9 kişinin basit,sıradan bir su kuyusu açmak için olay yerinde bulunmaları da hayatın olağan akışına aykırı bulunmuş ve bu suretle ayrı ayrı cezalandırılmaları yoluna gidilmiştir. Isparta Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 17.09.2013 tarihli raporunda, kazı yapılan … Kasabası … Mevkinde bulunan tarladaki yaklaşık 10×8 metre çapında 6.5 metre derinliğinde düzgün olmayan söz konusu çukurun iş makinesi ile kazıldığı ve suça konu kazı alanının sit alanı içerisinde olmadığının, yüzeyde yapılan inceleme sırasında korunması gerekli kültür varlığına rastlanılmadığının belirtildiği ve zarar hususunda da Müze Müdürlüğünce gönderilen 12.11.2014 ve 22.05.2014 tarihli yazı cevaplarında kazıdan kaynaklanan somut, maddi bir zararın bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Sanıklar hakkında ceza tayin edilirken 2863 sayılı Kanun’un 74/1-1. Cümle maddesi gereğince alt hadden uzaklaşılmaksızın temel cezaları belirlenmiş ve sanıkların kazı yaptıkları alanın arkeolog bilirkişisi raporuna göre sit alanı içerisinde olmaması ve anılı Kanuna göre korunması gerekli başka bir yer olmaması nedeni cezalarından aynı Yasa maddesinin 2. cümlesi gereğince 1/3 oranında indirim yapıldıktan sonra her biri hakkında verilen cezanın gelecekleri üzerindeki olası etkileri nazara alınarak takdiri indirim de uygulanmış ve sanıklar …,…,…,… hakkında şartları oluşmakla HAGB kararı verilirken diğer sanıklar …,…,…,… ve … hakkında adli sicil kayıtları nazara alınarak ayrı ayrı hapis cezası sonuç ceza olarak tayin ve takdir edilmiş ve suçta kullanılan ve yargılama sırasında 20.02.2014 tarihli celsede sanık …’a iadesine karar verilen Samsung marka SE2801997 model paletli eksvatörün müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığından Yargıtay 12 Ceza Dairesinin 2012/20311 Esas 2012/24477 Karar sayılı ilamı da nazara alınarak müsaderesine yer olmaksızın neticeten aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmektedir.

IV. GEREKÇE
A.Sanık … Hakkında Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına Yönelik katılan vekili, sanık … ve müdafinin Temyiz İstekleri Açısından;
Sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.

B. Sanıklar …, , …, , Hakkında Verilen Mahkumiyet Hükümlerine Yönelik Temyiz İstekleri Açısından;
1.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu’nun 23 üncü maddesinin birinci ve sekizinci fıkraları ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık …’in duruşmada bildirdiği son adres olan ” İğdecik Mevkii No:21 İç Kapı No:1 İğdecik Merkez Gönen/Isparta” adresine, mernis adresindeki kapı numarası da 29/2 olmasına rağmen doğrudan mernis şerhi ile çıkartılarak yapılan gerekçeli karar tebliğinin usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla, sanık …’in temyizinin süresinde olduğu kabul edilerek inceleme yapılmış olup, tebliğnamedeki süreden ret isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

2. Sanıkların yargılama konusu eylemi için, 2863 sayılı Kanun’un 74 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.

3. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin 02.07.2015 tarihli mahkumiyet hükmü olduğu ve bu tarihten, temyiz incelemesi tarihine kadar, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 02.07.2023 tarihinde gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

V. KARAR
A.Sanık … Hakkında Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına Yönelik katılan vekili, sanık … ve müdafinin Temyiz İstekleri Açısından;
Sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı ve aynı Kanun’un 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak kanun yolu incelemesinin itiraz merciince yapılması gerektiği anlaşılmakla, dava dosyasının, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,

B. Sanıklar …, , …, , Hakkında Verilen Mahkumiyet Hükümlerine Yönelik Temyiz İstekleri Açısından;
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle Senirkent Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.07.2015 tarihli ve 2013/57 Esas, 2015/103 Karar sayılı kararına yönelik sanık …, sanık …, sanık …, sanık … müdafii, sanık … müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.11.2023 tarihinde karar verildi.