Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2020/10053 E. 2023/4479 K. 26.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/10053
KARAR NO : 2023/4479
KARAR TARİHİ : 26.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/509 E., 2015/693 K.
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Pazar (Rize) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.12.2015 tarihli ve 2015/509 Esas, 2015/693 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan,2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 2000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 30.10.2020 tarihli ve 2016/115076 sayılı, bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A.Sanığın temyiz isteği;
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,

Yapı kayıt belgesi aldığına,

Kurul tarafından onaylı proje olduğuna,

Diğer temyiz sebeplerine,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.”İddia, sanık savunması, katılan kurum vekilleri yakınması, keşif tutanağı bilirkişi raporları, nüfus kaydı, adli sicil kaydı ve tüm dosya kapsamından;Kolluk kuvvetlerinin 09/04/2015 tarihinde yapmış oldukları kontrollerde şüphelilerin herhangi bir kurumdan izin almaksızın sit alanı sınırları içerisinde kaldığı bilinen Ayder Yaylası Yukarı Ambarlık mevkii 101 ada 125 parsel nolu alana tamamen ahşaptan olacak şekilde 2 adet yapı yaptığının bahisle sanıkların cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır. Sanık … Demircinin üzerine atılı 2863 sayılı yasaya muhalefet suçu yönünden mahkememizce yapılan değerlendirilmesinde; Sanık savunmasında; üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, söz konusu yeri kardeşi yaptırdığı kendisi ile alakasının olmadığını parsel ve tapu tek olduğu için tapuda kendi isminin geçtiğini savunmuştur. Tanık beyanında söz konusu yer diğer sanık … tarafından yaptırıldığını, sanık … Necatı yaptırmadığını beyan etmiştir. Tanık beyanı sanık savunması ile tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı 2863 sayılı yasaya muhalefet suçu nedeniyle sanığın mahkumiyetine yeter her şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur Sanık … … üzerine atılı 2863 sayılı yasaya muhalefet suçu yönünden mahkememizce yapılan değerlendirilmesinde; Sanık savunmasında söz konusu yapıyı kendisinin yaptırdığını diğer sanık …’nin yapı ile bir ilgisinin bulunmadığını suç olduğunu bilmediğini savunmuştur. Katılan kurum vekili sanıktan şikayetçi olduğunu ve cezalandırılmasını talep etmiştir. Fen bilirkişisinin 21/09/2015 tarihli raporunda; Dava konusu Kaplıca Mamhallesi Ayder Yaylası 146 ada, 125 parsel içerisinde olduğu dava konusu yapılar kentsel ve lll. derece doğal sit alanı olduğu, dava konusu yapı ve parselin bulunduğu Ayder Yaylası Yukarı Ambarlık Mevkii Kaçkar Dağları Milli Park içerisinde kaldığı şeklinde rapor tanzim etmiştir. İnşaat bilirkişisinin 21/12/2015 tarihili raporunda; Dava konusu taşınmaz üzerinde 2 adet 5,80×7 metre ebatlarında iki katlı ahşap olarak yapıldığı, duvarları ahşap, çatışı yapıldığı, çatısının saç ile kaplandığı, kapıları ve pencereleri takılmış olduğu, henüz tam olarak yapılmamış yapı olduğu, dava konusu yerin lll. Derece doğal sit alanı olarak tescil gördüğü, ayrıca Kaçkar Dağları Milli Park sınırları içerisinde kaldığı şeklinde rapor tanzim edilmiştir. 2863 sayılı yasanın 65/1 maddesi ”Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu Kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.” hükmüne amirdir. Yapılan yargılamalar esnasında kurul kararları, sit haritası, tapu kayıtları getirtilmiş, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılmış ve dava konusu taşınmazın Trabzon kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulu’nun 31/10/1991 tarihili kararı ile sit alanı ilan edilmiş, 31/10/1991 tarih ve 1185 sayılı kararı ile tescilli doğal sit alanı içerisinde kaldığı ve sanığın tavsif edilen eyleminin 2863 sayılı Yasanın 9. maddesinde tanımlanan inşai ve fiziki müdahale niteliğinde bulunduğu hususu keşfen tesbit edilmiştir. Dosya tümü ile incelendiğinde sanığın tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine sebebiyet verdiği, ayrıca koruma bölge kurullundan izin almadan inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu anlaşılmıştır. Suçun manevi unsuru kasttır. Tüm bu nedenlerle sanığın üzerine atılı suç sübuta ermiştir. Yasa koyucu bu suç için iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası öngörmüştür. Adli para cezası 5237 sayılı kanunu 52/1 maddesi ”Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir” hükmü uyarınca alt sınırı 5 tam gün olarak kabul edilmek zorundadır. Üst sınırı ise beş bin tam gün karşılığıdır. Sanığın adli sicil kaydı, kollukça tespiti yaptırılan sosyal ekonomik durumu, fiil ile cezada orantılılık ilkesi, işlenen fiilin haksızlık içeriği, cezadan beklenen amaç, suç nedeniyle bozulan kamu düzeninin bozulmuşluk durumu diğer bir ifade ile toplumdaki infial, suçun işlendiği yerin korunmaya değer doğal güzelliği olan yer olması ve suçun işlendiği zamanın bu gibi doğal güzelliklerin tahrip edilmeye ve yok edilmeye sistemli şekilde başlandığı zaman olması ve failin saiki, suç konusunun önemi, sanığın bilirkişi raporlarına göre meydana getirdiği zarar ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak nazara alınarak 5237 sayılı yasanın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken (2 yıl ilâ 5 yıl hapis ve 5 ila 5.000 tam gün adli para arası) alt sınırdan uzaklaşılarak 3 yıl hapis ve 120 tam gün karşılığı adli para cezası olarak belirlenmiştir. Sanığın duruşmadaki tutum ve davranışları, sanığın geleceği üzerindeki etkisi ve cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkileri göz önünde bulundurularak lehine takdiri indirim uygulanmıştır. Sanığa verilen hapis cezasının miktarı itibari ile 5271 sayılı CMK’nın 231/6. ve 5237 sayılı TCK’nın 51. ve 1 yıl ve daha az hapis cezaları için uygulanan TCK’nın 50. Maddesinin tatbikine kanunen yer olmadığına, karar kesinleştiğinde Çamlıhemşin Belediyesi başkanlığına ve İl idare kuruluna 3194 sayılı kanunun 32. Maddesi kapsamında işlem yapılmak üzere bildirimde bulunmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmektedir.

2.Sanık … savunmasında; “Ben kış döneminde Ankara’da yaşamaktayım. Memleketim olan Çamlıhemşin’e yazları gelmekteyim. Şikayete konu olan Ayder yaylası yukarı ambarlık mevkii 101 Ada 125 nolu parselde bulunan bu arsa ben, … ve Yusuf Demirci’ye aittir. Üzerindeki iskanlı konut da üçümüze aittir. Şikayete konu olan yapı, iskanlı ve imarlı konutun arkasında bulunan 5-10 metre boyutlarında ahşap bongol tipi eklentiyi ben yaptım. Çevreye bir zarar vermedim. Bu ahşap eklentinin projesini Çamlıhemşin Belediyesi’ne sundum ve işleme aldılar. Bu onaylama işlemi uzun sürdüğü ve belediyeden de bana bugüne kadar herhangi bir cevap verilmediği için, projemde onaylanır düşüncesi ile yöreye özgü turizm amaçlı ve bölgeye katkımız olsun amacıyla bu yapıyı yaptım. Bu yapıyı yaparken herhangi bir kastım yok idi. Ayrıca bu yapı ile ilgili belediye yokluğumda ceza kesti. Cezamı da ödedim. Ağabeyim olan …’nin bu yapının yapılmasında herhangi bir katkısı yoktur. Ancak köye jandarma tespit amacıyla geldiğinde ağabeyimin orada bulunması sebebiyle tutanağa onun ismini yazmışlar. Yapı bana aittir. Ayrıca bu yapı için belediyeye bir daha başvuru yapmak istiyorum.” demiştir.

3.Temyiz dışı sanık … savunmasında; “Suçlamaları kabul etmiyorum. Bu evi kardeşim yaptırdı. Benim alakam yoktur ancak parsel ve tapu tek olduğu için ve tapuda da benim ismim yazdığı için benim hakkımda dava açıldı söz konusu yerle benim bir alakam yoktur. Diyeceklerim bundan ibarettir.” demiştir.

4.Mahkemece 15.09.2015 tarihinde mahallinde icra edilen keşif neticesinde alınan fen bilirkişisi raporu ile, dava konusu yerin önceden 101 ada 125 parsel olduğunu, mahalle statüsüne geçmesi nedeniyle 101 ada 125 olan parsel numarasının 146 ada 125 parsel olarak değiştiğini, Koruma Kurulu’nun 27.06.1992 tarih 1404 nolu kararı ve eki haritasının uygulanmasında dava konusu yerin kentsel ve III. derece doğal sit alanı sınırları içerisinde kaldığının tespit ettiği anlaşılmıştır.

5.İnşaat bilirkişisi raporunda, dava konusu yerde 2 adet 2 katlı ahşap yapı yapıldığı, henüz tam olarak tamamlanmadığı belirtilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.2863 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde, Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunulmayacağının düzenlendiği, anılan düzenlemeye aykırı olarak, izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahalede bulunulmasının ise, aynı Kanunun 65 inci maddesi ile yaptırım altına alındığı, buna karşılık, 3194 sayılı İmar Kanununa 11.05.2018 tarih ve 7143 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi ile eklenen geçici 16 ıncı maddede, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla yapı kayıt belgesi verilebileceği hükme bağlanmış olup, 2863 sayılı Kanuna tezahürü bulunmayan bahse konu düzenlemenin, anılan Kanunun 65 inci maddesinde tanımlanan inşai ve fiziki müdahale suçlarının unsurlarını etkilemeyeceği, zira, yapı kayıt belgesi verilmesinin, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınmasını sağlamakla birlikte, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında, kültür varlıkları yönünden koruma bölge kurullarından, tabiat varlıkları ve doğal sit alanları yönünden Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinden izin alınmaksızın gerçekleştirilen inşai ve fiziki müdahaleleri hukuka uygun hale getirmeyeceği değerlendirilerek yapılan incelemede;

08.04.2015 tarihli yapı tatil zaptı ile daha önceden var olan bungalovun yanına 2 adet ahşap bungalov yapılmaya başlandığı, inşaat halinde olduğu, 21.04.2015 tarihli tutanak ile de 08.04.2015 tarihinde mühürlenen inşaata devam edildiğinin tespit edildiği, sanık hakkında doğal sit alanı içerisine izinsiz 2 adet yapı yaptırdığından bahisle eldeki kamu davasının açıldığı, sanığın savunmasında ahşap eklentinin projesini Çamlıhemşin Belediyesi’ne sunduğunu, ancak onaylama işlemi uzun sürdüğü ve herhangi bir cevap verilmediği için dava konusu yapıları yaptığını beyan ettiği dosya kapsamında, sanığın doğal sit alanı içerisine izinsiz olarak iki adet yapı inşaatına başladığı, keşif tarihi itibariyle de inşaatın neredeyse bitmiş duruma getirildiği anlaşılmakla, mahkemece sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. “08.04.2015” olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında yanlış gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir nitelikte olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.

3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Pazar (Rize) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.12.2015 tarihli ve 2015/509 Esas, 2015/693 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.10.2023 tarihinde karar verildi.