YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/8378
KARAR NO : 2020/7198
KARAR TARİHİ : 16.12.2020
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/4, 62/1, 50/1, 52, 52/4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, şikayetçi vekili ve sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
04.02.2016 tarihinde talimat mahkemesinde katılma isteminde bulunmasına rağmen bu konuda herhangi bir karar verilmeyen şikayetçinin, CMK’nın 260. maddesi uyarınca katılma istemi hakkında karar verilmeyenler sıfatıyla hükmü temyiz hakkının bulunması nedeniyle suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılan ve vekili aracılığıyla hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini devam ettiren şikayetçinin, CMK’nın 237/2. madde ve fıkrası uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede:
Yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre,
Katılan sürücünün sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal dışında, gündüz vakti, yol çalışması yapılan iki yönlü köy yolunda seyir halindeyken kaplama üzerine dökülmüş olan asfalt dolgu malzemesine girerek devrilmesi sonucu iki kişinin yaralanması ile sonuçlanan olay ile ilgili olarak sanığın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde Büyükşehir Belediyesi Suruç Fen İşleri birim amiri olduğunu belirttiği, mahkemece alınan savunmasında Büyükşehir Belediyesi Suruç ilçe Koordinatörü olduğunu belirttiği, yapılan kimlik tespitinde mesleğinin duruşma zaptında memur olarak yazıldığı görülen sanığın 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında kalıp kalmadığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesinden sonra sanık hakkında soruşturma izni alınmasının gerekip gerekmediği değerlendirilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre ise ;
Katılan sürücünün sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal dışında, gündüz vakti, yol çalışması yapılan iki yönlü köy yolunda seyir halindeyken kaplama üzerine dökülmüş olan asfalt dolgu malzemesine girerek devrilmesi sonucu iki kişinin yaralanması ile sonuçlanan olayda, kaza tespit tutanağında yolun yapım ve onarımından sorumlu olan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanlığı Suruç Şubesinin çalışmaları gerekli önlemleri alarak, aldırarak ve devamlılığını sağlayarak trafik akışını ve güvenliğini bozmayacak şekilde yapılması kuralını ihlal ettiği için kusurlu olduğu, İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin raporunda yolda çalışma olduğunu belirtir uyarıcı tedbir alınmadığı, herhangi bir işaretlendirmenin yapılmadığı anlaşıldığından dolgu malzemesinin kaplama üzerine dökülmesinden ve gerekli önlemlerin alınarak kontrolün yapılmasından sorumlu olan kişi veya kişilerin asli kusurlu olduğunun belirlendiği, sanığın kolluk ifadesinde Suruç Fen İşleri birim amiri olduğunu, güvenlik güçleri ve kriz masasının acil olarak asfalt yolda açılan çukurların tahribatının giderilmesi için yol yapımına başlanmasını istediğini, kendisinin de yol yapımında çalışacak görevlileri asfalt yolların yapımına başlamaları için sevk ettiğini belirttiği, mahkemece alınan savunmasında Suruç İlçe Koordinatörü olduğunu, gerekli ekibin sevk edildiğini, gerekli güvenlik önlemlerini,levhaları yerleştirdiklerini belirtmiş ise de olay tarihindeki yol yapım ve onarım çalışmasında yolda çalışma olduğunu belirtir uyarıcı tedbir alınmasından, işaretlendirmenin yapılmasından ve dolgu malzemesinin kaplama üzerine dökülmesinden ve gerekli önlemlerin alınarak kontrolün yapılmasından sorumlu olan kişilerin belediye başkanlığından sorularak şüpheye mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi, haklarında dava açılması sağlanarak incelemeye konu dosya ile birleştirilip uzman bilirkişi heyetinden kusura ilişkin rapor alınması sağlandıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, sanığın ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.