Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2019/7556 E. 2020/6360 K. 24.11.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/7556
KARAR NO : 2020/6360
KARAR TARİHİ : 24.11.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/1, 62/1, 53/6, 51/1-3-7-8. maddeleri gereği mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin takdiri indirim ve erteleme hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine; ancak;
Sanığın eğitim çavuşu olarak görev yaptığı, Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığında, acemi birliğinde vatani vazifesini yapmakta olan …’nın 14.03.2011 tarihinde birliğe katıldığı, 26.03.2011 tarihinde solunum sıkıntısı şikayetiyle başvurduğu Özel Sivas Tıp Merkezinde yapılan muayene sonucu bronşit teşhisi konularak, ilaçlı tedavi önerisiyle taburcu edildiği, reçete edilen 10 adet egilozin enjeksiyonun üçünü birlik revirinde yaptıran …’nın, 06.04.2011 tarihinde kabus görme, ses kısıklığı, kalbinde sıkışma şikayetleriyle birlik revirine başvurduğu, revir doktoru tarafından kendisinin Askeri Hastanenin psikiyatri kliniğine sevk edildiği, bunun üzerine psikiyatr hekimine başvurduğu, burada genel durumu bozuk olan hastanın herhangi bir polikliniğe yönlendirilmeksizin ertesi gün kıta anket formu ile yeniden gelmesinin söylenilerek gönderildiği, ertesi gün durumu kötüleşen …’nın revirde yapılan muayenesinde tansiyon ve nabızının yüksek olduğunun anlaşılması üzerine dektort ve avil enjeksiyonlarının enjekte edilerek, Askeri Hastaneye sevkinin sağlandığı, hastanın Hastane kapısına geldiğinde bayıldığı ve yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak abseleşen lobüler pnömoni neticesinde öldüğü olayda; ölenin revirde görevli doktor tarafından muayene edildiği, ölene istirahat raporu verilmediği, ayrıca Askeri Hastaneye ilgili branş dalına sevkinin sağlanmadığı ve muayene eden doktor hakkında taksirle öldürme suçundan verilen mahkumiyet kararının Dairemizin 25/06/2015 tarihli, 2014/19953 esas ve 2015/11961 karar sayılı kararıyla kesinleştiği, sanığın görev tanımı gözetildiğinde, revirle ilgili herhangi bir görevinin bulunmadığı, istirahat raporu verilmeyen ve Askeri Hastaneye sevk edilmeyen öleni emir komuta zinciri içerisinde üstlerinin talimatına uyarak eğitimlere katılmasını devam ettiren bölük çavuşu olan sanığın meydana gelen ölüm olayından sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de,
1-Sanığın tek olmasına rağmen hükmün 1. fıkrasında “ayrı ayrı” ve 2. fıkrasında ”sanıklar” denilmek suretiyle hükümde karışıklığa neden olunması,
2-5237 sayılı TCK’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceğinin düzenlendiği, madde uyarınca bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için o mesleğin ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerektiği dikkate alındığında, dosya içeriğine göre işçilik yapmakta olan sanığın doktorluk mesleğini icra etmekten 6 ay süre ile yasaklanmasına karar verilmesi,
3-Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.09.2011 tarih, 2011/3-167 Esas, 2011/194 Karar ve 20.12.2011 tarih, 2011/2-364 Esas, 2011/287 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi için davalı vekilinin duruşmaları takip zorunluğunun bulunmadığı gözetilmeden, Yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Olayımızda; Sanığın Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığında acemi birliğinde eğitim çavuşu olarak görev yaptığı, vatani vazifesini yapmakta olan müteveffa …’nın ise acemi er olarak 14.03.2011 tarihinde birliğe katıldığı, yemin törenine gelen babasının tespiti üzerine 26.03.2011 tarihinde solunum sıkıntısı şikayetiyle Özel Sivas Tıp Merkezine müracaat ettiği, yapılan muayene sonucu bronşit teşhisi konularak ilaçlı tedavi önerisiyle taburcu edildiği, reçete edilen 10 adet egilozin enjeksiyonun üçünü birlik revirinde yaptıran …’nın, 06.04.2011 tarihinde kabus görme, ses kısıklığı, kalbinde sıkışma şikayetleriyle birlik revirine başvurduğu, revir doktoru tarafından kendisinin Askeri Hastanenin psikiyatri kliniğine sevk edildiği, burada genel durumu bozuk olan hastanın herhangi bir polikliniğe yönlendirilmeksizin ertesi gün kıta anket formu ile yeniden gelmesinin söylenilerek gönderildiği, ertesi gün durumu kötüleşen …’nın revirde yapılan muayenesinde tansiyon ve nabzının yüksek olduğunun anlaşılması üzerine enjeksiyon yapılıp Askeri Hastaneye sevkinin sağlandığı, hastanın hastane kapısına geldiğinde bayıldığı ve yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak abseleşen lobüler pnömoni neticesinde öldüğü anlaşılmıştır.
Ölenin revirde görevli doktor tarafından muayene edildiği, ölene istirahat raporu verilmediği, ayrıca Askeri Hastaneye ilgili branş dalına sevkinin sağlanmadığı ve muayene eden doktor hakkında taksirle öldürme suçundan verilen mahkumiyet kararının Dairemizin 25/06/2015 tarihli, 2014/19953 esas ve 2015/11961 karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği izlenmiştir.
Sanığımızın 5. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığında acemi birliğinde eğitim çavuşu olarak görev yaptığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliğinde, görev yapan askerlerin sağlığının nasıl korunacağı bununla ilgili ve sorumlu birim ve amirler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Sağlık hizmetleri ve yürütülmesi Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 57- 70 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bunun yanında Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği konunun hassasiyetini gözönüne alarak ayrıntılı bir düzenlemeye gitmiştir. Örneğin, Yönetmeliğin 13. maddesinde “Amir maiyetinden mutlak bir itaat beklemeye ve istemeye haklıdır. Amir de maiyetinin şeref ve haysiyetlerini, sağlığını ve özlük haklarını gözetmeye mecburdur.” Yönetmeliğin 271. maddede “Silâhlı kuvvetler sağlık teşkillerinin esas vazifesi askerlerin fizik ve moral durumlarını yakından takibetmek ve elde mevcut sağlıkla ilgili mevzuata istinaden koruyucu tababetin tatbikini sağlamaktır. Bu hizmetin yürütülmesinden kıta kumandanları veya âmirleriyle bunların tabipleri sorumludur.” hükmüne yer vermiş devamında da sağlık hizmetleriyle ilgili tüm detaylar sayılmıştır.
Sanığımızla meydana gelen ölüm olayı arasında illiyet bağınının kurulabilmesi için İç Hizmet Yönetmeliğinin kıtalarda görev yapan çavuşlara yüklediği görevlerin bilinmesi gereklidir. Yönetmelikte bu husus ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Şöyle ki;
Madde 368 – Çavuş, kumandanı olduğu birliğin âmiridir. Bunu yetiştirmek, sevk ve idare etmekle mükelleftir. Emrinde bulunan daha küçük birliklere ait vazifelerin takibinden zamanında ve pürüzsüz yapılmasından ve disiplinin korunmasından mesuldür.
Madde 369 – Çavuş, kendi birliğinde, (silâh, cephane, âlet, seferi eşya ve vasıta olarak) sınıf ve teşkilâtın icabı neler varsa hepsinin bakımından ve korunmasından mesul olduğu gibi bunların bulundukları yerlerde temizlik ve düzgünlüğün teminine, bütün erlerin sıhhatlerinin korunmasına, elbise ve çamaşırlarını temiz tutmalarına, hayvanların bakılmasına dikkat eder ve fırsat bulduğu zamandan istifade ederek bu hususlara dair ders verir.
Hükümlerine yer vermiştir.
TSK İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği komuta kademesinin ilk basamağında onbaşı ve çavuş olarak ünvanlandırılan eratları göstermiştir. Çavuş komutanı olduğu birliğin amiridir. Öyleyse astı konumunda olanların her türlü sorunuyla ilgilenmek, karşılaştığı sorunları üst amirlere bildirmek ve gerekli önlemleri geciktirmeden almakla yükümlüdür.
Olayımızda; eğitim çavuşu olan sanık, sürekli komutası altındaki acemi erlerle birlikte hareket etmekte, tüm faaliyetler onun denetimi ve gözetimi altında yürütülmektedir. Aksayan veya çözülmesi gereken sorun gördüğünde sıralı amirleri uyaracak olanda eğitim çavuşu olan sanıktır.
Sanığın, ölenin ayakta durmakta zorlanacak kadar hasta olduğunu, tedavi gördüğünü, ağır öksürük krizlerine girdiğini, göğüs kısmında ağrı olduğunu, nefes darlığı olduğunu, ölenin öksürüğünün koğuştaki askerleri rahatsız ettiğini, eğitimde hep geri kaldığını, yemek yemekte bile zorlandığını bildiği ya da bilmesi gerektiği açıktır. Çünkü bu TSK İç Hizmet Yönetmeliğinin 369. maddesiyle çavuşuna verilmiş bir görevdir. Bu durumların sanık çavuş tarafından bilindiğide tanık beyanlarıyla açıklığa kavuşmuştur. Sanık birliğinin amiri olarak ölenin sağlık durumunu izlememiş, ağır bir hal alan sağlığıyla ilgili olarak üst amirlere derhal bilgi iletmemiş, maiyetinin sağlığını koruyamamıştır. Çavuş görev tanımında yer alan hususların yerine getirilmesinde özenli davranmayarak, istemediği halde ölüme yol açmıştır.
Bu davranışıyla sanık TCK’nın 22/2. maddesinde izah edilen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen sonucu öngörülmeyerek gerçekleşmesine yol açmıştır. Buna göre sanık, genel olarak, istenen bir davranışın istenmeyen sonucundan yani ölümden sorumlu tutulmalıdır.
Yukarıda izah edildiği üzere; sanığın dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı davranarak bir kişinin ölümüne yol açtığı, sanığın davranışıyla ölüm arasında illiyet bağının bulunduğu değerlendirildiğinden; sanığın görev tanımı gözetildiğinde, revirle ilgili herhangi bir görevinin bulunmadığı, istirahat raporu verilmeyen ve Askeri Hastaneye sevk edilmeyen öleni emir komuta zinciri içerisinde üstlerinin talimatına uyarak eğitimlere katılmasını devam ettiren bölük çavuşu olan sanığın meydana gelen ölüm olayından sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle sanığın mahkumiyetine dair kararın bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.