Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2019/4903 E. 2019/8003 K. 02.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/4903
KARAR NO : 2019/8003
KARAR TARİHİ : 02.07.2019

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : CMK’nın 223/2-c. maddesi uyarınca beraat

Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın 28.03.2011 günü sağ klavicula parçalı kırığı nedeniyle Erdemli Devlet Hastanesi Ortopedi Polikliniğine müracaat ettiği, ortopedi uzmanı olarak görev yapan sanık doktor tarafından hastanın muayene edildiği ve aynı gün yatışı yapılarak 29.03.2011 tarihinde ameliyata alındığı, kırığın implant ile tespitinin yapıldığı, 30.03.2011 tarihinde taburcu edildiği, yapılan takibinde enfeksiyon oluştuğu ve kırıkta kaynamanın gerçekleşmediği görülerek 03.10.2011 günü sanık tarafından yapılan operasyonda bir vida hariç implantların çıkarıldığı, enfeksiyonun temizlendiği, kırık vidanın ise çıkarılmadığı, katılanın rahatsızlığının devam ettiğini belirterek sanık doktor hakkında şikayetçi olduğu olayda,
Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 19/02/2013 tarihli raporunda, “her cerrahi girişimde olduğu gibi kırıkların cerrahisinde de enfeksiyon (mikrop kapma) riski mevcut olduğu, implant (vücut içerisinde kalan metal cihazlar) kullanılan girişimlerde ise enfeksiyon riskinin daha yüksek olduğu, enfeksiyon gelişen hastada implant çıkarılmasına mecbur kalınabilir ki enfeksiyon ile birlikte bu durum da kemiğin kaynamasını engelleyebilir olduğu, yük taşıyan kemiklerde hastanın yaşamsal işlevlerini devam ettirebilmesi için kemiğin kaynamasının şart olduğu, ancak klavikula gibi kemiklerde kemik kaynamasa dahi hasta işlevlerinin tümünü gerçekleştirebileceği, söz konusu hastada gelişen olayların olağan komplikasyonlar olduğu, implant ile tedavi gerçekleştirilmiş ve enfeksiyon gelişmiş, enfeksiyonun antibiyotik tedavisine direnç göstermesi nedeniyle implantın çıkarılmış, kırık vida parçalarını çıkarmak için kemiğe daha fazla zarar verileceğinden çıkarılmasının elzem olmadığı, metalin hasta vücudunda paslanmasının mümkün olmadığı, kullanılan metaller T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından kullanımı onaylanan paslanmaz materyaller olduğu, klavikula psödoartrozu doğrudan omuz ekleminin hareket kısıtlılığına neden olmamakla birlikte tedavi sürecindeki hareketsizlik ve ağrının hareket kaybı yapmış olma ihtimalinin daha yüksek olduğu, zaman içerisinde omuz hareketlerinde kazanç gelişme ihtimalinin mevcut olduğu, sonuç olarak …’a ait tıbbi belgelerin incelenmesi ve Ortopedi Anabilim Dalı ile birlikte yapılan değerlendirme sonucunda; söz konusu hastada gelişen olayların olağan komplikasyonlar olduğu, hastaya uygulanan metalin hasta vücudunda paslanmasının mümkün olmadığı, kullanılan metallerin T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından kullanımı onaylanan paslanmaz materyaller olduğunu, mevcut olguda Dr. … in teşhis, tedavi ve takıp aşamalarında bir kusurunun bulunmadığının” bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulunun 17/06/2013 tarihli raporunun sonuç kısmında, “klavikula kırıklarında genel olarak konservatif yaklaşım tercih edilse de, cerrahi tedavilerin de güncel yaklaşımlar arasında yer aldığı, kişinin postoperatif dönem grafilerinin Kurulumuzca incelenmesiyle uygulanan plağın her iki kırık hattına ikişer adet vida ile tespit ettirildiğinin anlaşıldığı, bu yaklaşımın tespit için çok yeterli olmayan bir teknik olduğu cihetle; kişiye uygulanan ameliyat tekniğin yetersiz bulunduğu ve eksik eylem olarak değerlendirildiğinin” bildirildiği,
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi Anabilim Dalı Başkanlığının 15/04/2015 tarihli raporunda ise, “Klavikula kırıkları çoğunlukla ameliyatsız tedavi edilmekte birlikte, günümüzde artan bir şekilde cerrahi tedavide yapılmaktadır. Ameliyatı yapan hekimin o andaki bilgi, deneyim ve muayene bulguları bu kararda etkili olmaktadır. Ameliyat sonrası enfeksiyon birçok nedene bağlı oluşabilen ve hiçbir cerrahın istemediği bir komplikasyondur. Enfeksiyon gelişen bir ameliyatta, tüm tedavilere rağmen enfeksiyon düzelmezse. osteosentez için konulan tüm implantların çıkarılması gerekir. Dr. Mevlüt Cingöz’ler bu işlemi yapmıştır. Kemikteki kaynamama implant yetersizliğinden ziyade enfeksiyona bağlı gelişmiş olabilir. Klavikula kırığının tespitinde her iki kırık tarafına 2 vida konulmasına rağmen enfeksiyon gelişmese kırık kaynayabilirdi. İmplant çıkarılırken bir vida başının kırılması durumunda, kemik içindeki kırık vida problem yaratmazsa, daha geniş işlem yapılarak çıkartılması şart değildir. Kemik içinde yıllarca sorun yapmadan kalabilir ve kemik içinde paslanma yapmaz. Op. Dr. Mevlüt Cingöz tüm olumsuz gelişmelere rağmen hastasına sahip çıkmış takip etmiş ve gerekli müdahaleleri yapmış olup, teşhis, tedavi ve takipte önemli bir kusuru olmadığı kanaatinin” bildirildiğinin anlaşılması karşısında,
Dosyanın kül halinde İstanbul Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna gönderilerek sanık tarafından yapılan tetkik, muayene, operasyon ve tanı bilgilerinin doğru olup olmadığı, tedavi sürecinde tıp kurallarına uymayan kusurlu bir davranışı olup olmadığına ilişkin kusur raporu aldırılıp bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak, BOZULMASINA, 02/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.