Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2019/4389 E. 2020/4171 K. 01.07.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/4389
KARAR NO : 2020/4171
KARAR TARİHİ : 01.07.2020

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suçlar : Konut dokunulmazlığının ihlali, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Hükümler : 1- Konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 116/2, 62, 53/1-3, 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan TCK’nın 133/1, 62, 53/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet

Konut dokunulmazlığının ihlali ile kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün, 6-386; 30.11.2010 gün, 5-237; 29.05.2007 gün, 114-113; 26.05.2009 gün ve 50-130 sayılı ve benzer kararlarında vurgulandığı üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2, 232/6. maddeleri gereğince, hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin anlaşılabilir nitelikte açıkça gösterilmesi zorunludur. Bunlardan bir veya birkaçının eksik ya da hatalı gösterilmesi CMK’nın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedenini oluşturmaktadır. Bu bildirimlerdeki temel amaç, kanun yollarına başvuru hak ve yetkisi bulunanların, başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması ve bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya yanılgılı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır.
İncelenen dosyada; 05.08.2017 tarihli ve 30145 Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7035 sayılı Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemelerinin İşleyişinde Ortaya Çıkan Sorunların Giderilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 21. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 291. maddesinin 1. fıkrasındaki 15 günlük sürenin istinaf mahkemelerine ilişkin temyiz süresini düzenlediği, daha önce Yargıtay incelemesinden geçen dosyalara ilişkin temyiz süresinin 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesine göre 1 hafta olduğu gözetilmeksizin, hüküm fıkrasında temyiz süresinin 15 gün olarak belirlenmesi suretiyle katılan vekilinin yanıltıldığı anlaşıldığından, katılan vekilinin yüzüne karşı verilen 08.01.2019 tarihli hükümlere ilişkin 21.01.2019 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın ve sanık müdafinin; sübuta, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmamasına, erteleme hükümlerinin uygulanmamasına, katılan vekilinin; sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmemesi ile zincirleme suç hükmünün ve TCK’nın 119. maddesinin uygulanmamasından dolayı suç vasfına ve eksik ceza tayin edildiğine, yasal ve yeterli gerekçeye dayanılmaksızın takdiri indirim maddesinin tatbik edildiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık hakkında uzlaştırma kapsamına giren özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, bu kapsama girmeyen kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçu ile birlikte işlendiği iddiasıyla kamu davası açılmasından dolayı soruşturma evresinde uzlaştırma yoluna gidilmediği; ancak, Dairemizin 26.09.2018 tarihli bozma ilamına uyularak, kovuşturma konusu eylemlerin TCK’nın 116/2. madde ve fıkrasındaki konut dokunulmazlığının ihlali ile aynı Kanun’un 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin ve bu suretle TCK’nın 119/1-e madde, fıkra ve bendinin uygulama koşullarının bulunmadığının kabul edilmesi karşısında, CMK’nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri uygulanmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, uzlaştırma işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hükümler kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Sanık hakkında TCK’nın 116/2. madde ve fıkrasındaki konut dokunulmazlığının ihlali suçundan 6 ay ile 1 yıl arasında hapis veya 180 gün ile 365 gün arasında adli para cezası tayin ve takdir etmek durumunda olan yerel mahkemece, temel cezanın üst sınırın üzerinde 1 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle sanığa fazla ceza verilmesi,
b) Dairemizin 23.03.2015 tarihli bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda zincirleme şekilde ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçundan dolayı hükmedilen 12 ay 15 gün hapis cezasına ilişkin 12.07.2016 tarihli hükmün sanık tarafından, Dairemizin 05.04.2017 tarihli bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda zincirleme şekilde ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle konut dokunulmazlığının ihlali suçundan dolayı hükmedilen 12 ay 15 gün hapis cezasına ilişkin 28.11.2017 tarihli hükmün sanık ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi nedeniyle sonuç ceza miktarının sanık lehine kazanılmış hak teşkil edeceği gözetilip, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 saylı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hak nedeniyle infazın 12 ay 15 gün hapis cezası üzerinden yapılacağının belirtilmesi ile yetinilmesi gerekirken, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan sonuç cezanın 12 ay 15 gün hapis cezası olarak tayin edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, 01.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.