Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2019/436 E. 2019/5432 K. 22.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/436
KARAR NO : 2019/5432
KARAR TARİHİ : 22.04.2019

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/2, 62, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, eksik incelemeye yönelik yerinde görülmeyen, katılan vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1-Sanığın sevk ve idaresindeki otomobille kazaya sebebiyet verdiğinin anlaşılması karşısında, yalnızca “B” sınıfı ehliyet belgesinin TCK’nın 53/6 maddesi gereğince geçici olarak geri alınmasına karar verilmesi gerekirken aynı zamanda “A2” sınıfı ehliyetinin de geri alınması sonucunu doğurur şekilde her iki sınıf belgenin de geri alınmasına karar verilmesi,
2-Kendisini vekille temsil ettiren katılan …. lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün 6. fıkrasındaki “sürücü belgesinden” ibaresinden önce gelmek üzere “B sınıfı” ibaresinin eklenmek ve yine hükme son bir fıkra eklenerek “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.000 TL vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılan …’a verilmesine” ibaresinin eklenmek suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA 22/04/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI:

TCK’nın 53/6 maddesi; failin muayyen bir mesleğin veya sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak taksirli bir suç işlemesi halinde, onun bu mesleği veya sanatı yerine getirmesi belirli bir süre için, yine failin trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak taksirli bir suç işlemesi hâlinde, onun sürücü belgesinin belirli bir süre için geri alınmasına karar verilebileceğini, hüküm altına almaktadır.
TCK’nın 53/6. maddesindeki hak yoksunluğunun tatbik edilebilmesi için taksirli bir suçun işlenmiş olması şarttır. Ayrıca bu maddeye göre hak yoksunluğuna hükmetmenin hâkimin takdirine bağlı olduğu da madde metninden açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla maddedeki bütün şartlar mevcut olsa bile hâkimin burada sayılan hak yoksunluklarına hükmetmek mecburiyeti yoktur.
TCK’nın 53/6. maddesine göre 3 aydan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere hak yoksunluğuna hükmedilebilecektir. Bu süre; taksirin yoğunluğuna ve zararın ağırlığına göre tespit edilecektir.
Bu kısa açıklamadan sonra olayımızda; taksirle öldürme suçundan sanık hakkında TCK’nın 85/2, 53/1 maddeleri gereğince tecziyesi için kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde sanığın 5 sene hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve TCK’nın 53/6 maddesi gereğince ehliyetinin 1 yıl süreyle geri alınmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Olayımızda tartışılan husus, sanığın sürücü belgesinin yasada zikredilen süre ile geçici olarak alınmasına yöneliktir. Burada, sanığın sürücü belgesinin alınmasına hükmedilmiş olmasına rağmen sanığın birden fazla sınıfa ait sürücü belgesi var ise hangi sınıfa ait sürücü belgesinin geri alınmasına karar verileceği sorunuyla karşılaşılmaktadır.
Dairemizin çoğunluk görüşüne göre; sanığın birden fazla sınıfa ait sürücü belgesi var ise sanık hangi aracı kullanırken taksirli suç işlemiş ise o sınıfa ait ehliyetin alınması yönündedir.
Kanun koyucu Ceza Kanununda bir takım tedbirlerin uygulanmasını isterken maksadı, kuralları ihlal ederek (olayımızda, trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık) kamu düzenini bozanların belli bir süreyle sınırlı da olsa suça konu işi yapmasına engel olmaktır. Burada korunmak istenen kamunun güvenliği olup, sanığında cezanın caydırıcılığı ilkesinden hareketle ıslah olmasının sağlanmasıdır.
Kanun koyucu sanığın sürücü belgesine el koyma tedbirinin tatbikinde hakime geniş bir takdir hakkı tanıyarak inisiyatifi tamamen ona bırakmıştır. Hakim suç işleyen sanığın ıslah olduğunu ve taksirli suçu bir daha işlemeyeceği kanaatine varmış ise bu tedbiri hiç uygulamama ancak hakim sanığın yeterince ıslah olmadığı veya bu suçu bir daha işlemeyeceğine kanaat getirmemiş ise TCK’nın 53/6. maddesindeki zikredilen sürücü belgesinin geçici bir süre (3 aydan 3 yıla) alınmasına karar verebilecektir.
Amaç kişinin ıslah olması ve bir sürede olsa araç kullanmaktan sanığı men ederek trafik güvenliğini doğal olarak da kamunun güvenliğini sağlamaktır.
Dairemizin çoğunluk görüşü gibi düşündüğümüzde, binek otomobil ile trafik kurallarını ihlal ederek suç işleyen kişi motosiklet kullanarak, motosiklet kullanırken kuralları ihlal eden kişi binek otomobil hatta ağır vasıta kullanarak ağır vasıta ile kuralları ihlal eden sanık otomobil ve motosiklet kullanarak, hatta ağır vasıta (kamyon) ile kuralları ihlal eden, otobüs kullanarak trafikte kalmaya devam edecektir.
Oysa asıl amaç kuralları ihlal ederek taksirli suç işleyen sanığın trafikten alıkonulması, trafik kurallarına uyulmamasının ciddi yaptırımları olduğunun sanığa hatırlatılmasıdır. Aksi halde trafikte araç kullanmaya devam eden sanığın verilen cezadan yeterince etkilenmesi de söz konusu olmayacak, kuralları ihlal etmeye devam edecektir. Buda kanun koyucunun sanığın ıslahı ve kamunun güvenliğini sağlamaya yönelik amacına uygun olmayacaktır.
Bu nedenlerle; taksirle öldürme ya da yaralama suçlarında hakim TCK’nın 53/6 maddesi gereğince sanığın sürücü belgesinin geçici süreyle alınmasına karar vermiş ise burada hakimin amacının, sanığın trafiğe herhangi bir vasıta ile çıkmasının sakıncalı olduğu, trafiğe çıkmasına izin verilirse trafik kuralları yine ihlal edebileceği yönünde kanaate ulaşması olduğunun kabulünün kanunun ruhuna ve ulaşılmak istenen amaca daha uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Sanığın tedbir süresince araç kullanmasını (trafiğe çıkmayan iş makineleri hariç) engelleyecek biçimde tüm sınıflara ait sürücü belgesinin alınarak trafikte araç kullanmasının engellenmesi gerekirken, sadece taksirli suçu işlediği sınıfa ait sürücü belgesinin alınmasının yerinde olmadığı düşünülmüştür.
Bu itibarla; Dairemiz ilamının (2) numaralı bölümündeki bozma gerekçesinin yerinde olmadığı görüşüyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyoruz.