Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2019/3781 E. 2021/1415 K. 11.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/3781
KARAR NO : 2021/1415
KARAR TARİHİ : 11.02.2021

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/1, 22/3, 62/1, 63. maddelerine göre mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Olay günü saat 20:10 sıralarında, Bor ilçe merkezi Melahat İzği Caddesi… Market önünde maktul, maktulün eşi …, baldızı … ve …’ın yaşı küçük kızı ile birlikte yürüdüğü sırada başına mermi çekirdiği isabet ettiği, kafasına isabet eden mermi çekirdeği ile yaralanan maktulün hastaneye kaldırıldığı ve tedavisi devam ederken olaydan yaklaşık 2 ay süre sonra vefat ettiği, olay anında maktule isabet eden mermiyi kimin sıktığının görülmediği gibi, maktulün ve yakınlarının bu derecede bir eylemi gerçekleştirebilecek husumeti bulunan birilerinin tespit edilmediği, kolluk görevlileri tarafından yapılan ilk araştırmalarda olay yerine yakın bir yerde yapılan düğün sırasında sanık … ve hakkında Bor Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen …’nın havaya ateş ettiklerinin tespit edildiği, Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı Adana Morg İhtisas Dairesi 04/12/2013 tarih ve 2013/5492/1835 sayılı raporuna göre, “18/08/2013 tarihinde öldüğü bildirilen Salih oğlu Huriye’den olma, 25/09/1975 Bor doğumlu …’un cesedine 19/08/2013 tarihinde, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nce yapılan otopsisinden ve tetkiklerden elde edilerek yukarıya kaydedilen bilgi ve bulgular dikkate alındığında;v1-)Kimya İhtisas Dairesinin toksikoloji raporuna göre; Kanda; Alkol (Etanol, Metanol) bulunmadığı, Levetiracetam, Metamizole-M, Paracetamol ve Voriconazole bulunduğu sistematiğimizdeki diğer maddelerin (uyutucu-uyuşturucu maddeler dahil) bulunmadığı, 2-) Kişinin vücudunda 1(bir) adet ateşli silah giriş yarası bulunduğu,müstakilen öldürücü olduğu, 3-) Ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliğinin tıbbi müdahale görmüş olması nedeniyle mesafe tayini yapılamadığı, 4-) Cesetten 1 (bir) adet mermi çekirdeği elde edildiği, 5-)Kişinin ölümünün ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kemik kırığı, yaygın beyin doku harabiyeti ve beyin kanaması sonucu meydana geldiği…” kanaatinin belirtildiği, maktulün ölümüne neden olan mermi çekirdeği üzerinde, Kayseri Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 28/06/2013 tarihli ekspertiz raporunda ve 11/12/2014 tarihli Jandarma Kriminal Uzmanlık Raporunda, söz konusu mermi çekirdeğinin sanıktan ele geçirilen tabanca tarafından atıldığını gösterir nitelikte yeterli bulguya rastlanılmadığının ve suç konusu mermi çekirdeğinin inceleme konusu tabancadan atılmadığının belirtildiği, akabinde dosyanın ve delilerin İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına kül halinde gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şubesinin 22/12/2013 tarih ve 111962/11066-1061 sayılı raporunda, maktulden çıkan mermi çekirdeğinin sanığa ait tabancadan atılmış olduğunun bildirildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığının 15/06/2015 tarih ve 13884/1639 sayılı raporu ile de; “1- Bor C.Başsavcılığı’nın 20.11.2013 tarih ve 2013/1396 emanet sayılı yazıları ile gönderilen emanet eşyaları ile ilgili olarak tarafımızca düzelenmiş 22.12.2013 tarih ve 111962/11066-1061 sayılı raporumuzun tanzim edilmiş olduğunu, Raporumuzun bulgular ve sonuç bölümünde, Sürgüsü üzerinde SARSILMAZ/KAMA SPORT” ibaresi bulunan, 9×19 mm çapında, “T1102-08S01365″ seri numaralı tabanca ile sürgüsü üzerinde … 2000 MEGA” ibaresi bulunan, 9×19 mm çapında, “T1102-10U03978″ seri numaralı tabancanın, Atış poligonumuzda dairemizde mevcut çap ve tipine uygun fişekler kullanılarak yapılan uygulamalı incelenmesinde, kullanılmaya elverişli olup, ateş etmelerine mani mekanik arızası bulunmadığının tespit edildiğinin,Küçük naylon poşette dört (4) adet 9×19 mm çapında kovanın, birlikte gönderilen tabancalardan elde edilen mukayese kovanlarıyla mikroskopta yapılan karşılaştırılmasında, üzerinde görülen tanı unsurları bakımından, sürgüsü üzerinde SARSILMAZ/KAMA SPORT” ibaresi bulunan, 9×19 mm çapında, “T1102-08S01365″ seri numaralı tabancadan elde edilen mukayese kovanlarıyla aralarında benzerlik görüldüğünün, Dolayısıyla dört (4) adet kovanın, sürgüsü üzerinde SARSILMAZ/KAMA SPORT” ibaresi bulunan, 9×19 mm çapında, “T1102-08S01365” seri numaralı tabancadan atılmış olduğunun, şeffaf naylon poşetten çıkan ve içerisindeki etiketinde “…9 mm çapında kısmen deforme vaziyette (1) adet mermi çekirdeği” ibaresi bulunan küçük şeffaf naylon poşet içerisinde, bir adet 9 mm çapında uç kısmından deforme bir adet mermi çekirdeğinin, birlikte gönderilen tabancalardan elde edilen mukayese mermi çekirdekleriyle mikroskopta yapılan karşılaştırılmasında, sürgüsü üzerinde … 2000 MEGA” ibaresi bulunan, 9×19 mm çapında, “T1102-10U03978″ seri numaralı tabancadan elde edilen mukayese mermi çekirdekleriyle üzerinde görülen tanı unsurları görülebilen özelliği bakımından aralarında benzerlik görüldüğünü, Dolayısıyla bir adet 9 mm çapında mermi çekirdeğinin sürgüsü üzerinde … 2000 MEGA” ibaresi bulunan, 9×19 mm çapında, “T1102-10U03978″ seri numaralı tabancadan atılmış olduğu kanaatine varıldığının belirtilmiş olduğunu, 2- Mahkeme ya da C.Başsavcılıkları tarafından mukayese amaçlı gönderilen şüpheli tabanca ile olay yerinde bulunan kovan veya mermi çekirdeği ya da cesetten çıkartılan mermi çekirdeği mukayesesinde, Şüpheli tabanca mevcut ise söz konusu tabancadan mümkün olduğu kadar çok sayıda ve mümkün ise aynı elementer özellikte ve aynı renk mermi çekirdeğine sahip fişekler kullanılarak mukayese mermi çekirdekleri alınıp, bu alınan mermi çekirdekleri ilk önce kendi aralarında mukayese mikroskobunda karşılaştırılma yapıldığı daha sonra olay yerinden elde edilen veya cesetten çıkarılmış olan inceleme konusu mermi çekirdekleri ile tabancadan elde edilen mukayese mermi çekirdeklerinin karşılaştırılmalı incelemesinin yapıldığını, 3- Bu kere gönderilen sürgüsü üzerinde … 2000 MEGA” ibaresi bulunan, 9×19 mm çapında, “T1102-10U03978″ seri numaralı tabancanın, Atış poligonumuzda dairemizde mevcut çap ve tipine uygun fişekler kullanılarak yapılan uygulamalı incelenmesinde, kullanılmaya elverişli olup, ateş etmelerine mani mekanik arızası bulunmadığının tespit edildiğini, Kapalı ve kurşun mühürlü şeffaf bulgu naylon poşeti içerisinden çıkan, bir adet uç kısmından deforme üzerinde sağa meyilli yiv set izleri bulunan 9 mm çapında bir adet mermi çekirdeği, Deforme olup birlikte gönderilen tabancadan elde edilen mukayese mermi çekirdekleriyle mikroskopta yapılan karşılaştırılmasında, yukarıda tarif edildiği gibi inceleme konusu mermi çekirdeği ile sürgüsü üzerinde … 2000 MEGA” ibaresi bulunan, 9×19 mm çapında, “T1102-10U03978” seri numaralı tabancadan elde edilen mukayese konusu mermi çekirdekleri arasında üzerinde görülen tanı unsurlarının görülebilen özelliği bakımından ekte gönderilen CD ye çekilerek gönderilen fotoğraflarda görülebildiği gibi (mum mühürlü torba içerisinde zarf içine konulan CD içerisinde bulunan fotoğraflar) aralarında benzerlik görüldüğünün tespitinin yapılmış olduğunu, dolayısıyla gönderilen inceleme konusu mermi çekirdeği ile şüpheli tabancadan elde edilen mukayese mermi çekirdekleri arasında benzer izler görülebildiğinden 22.12.2013 tarih ve 111962/11066-1061 sayılı raporumuzda bu benzer izlere bakılarak mermi çekirdeğinin “T1102-10U03978″ seri numaralı tabancadan atılmış olduğu kanaatine varıldığı…” hususunda görüş bildirilmiş olduğu anlaşılarak yapılan incelemede;
Olası kast TCK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında; “Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâli” biçiminde tanımlanmış, fıkra gerekçesinde ise; “Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir.” şeklinde, olası kastın uygulanma şartları belirtilmiştir. Öğretide de, olası kastın suçun kanuni tanımındaki objektif unsurların gerçekleşebileceği, ciddi bir şekilde mümkün görülmesine rağmen, fiilin işlenmesi suretiyle tipikliğin gerçekleşmesi şeklinde tanımlanmıştır. (Koca/Üzülmez; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler; 4. Baskı; sh. 152.)
Fail, hareketinden doğacak sonuçları bilerek ve isteyerek hareket etmişse kast gerçekleşmiştir. Buna karşılık, fail belli bir sonucu gerçekleştirmek üzere hareket ederken, bunun yanında başka sonuçların meydana gelmesini de göze almış ve bu sonuçlar da gerçekleşmişse, failin bu sonuçlar açısından da kasten hareket ettiği kabul olunur. Çünkü fail, asıl kastettiğinden başka, hareketinden doğacak diğer sonuçları tahmin ettiği veya öngördüğü halde hareketini devam ettirmiştir. Dolaylı kast olarak adlandırılan bu kast türüne, belirli olmayan kast, gayrimuayyen kast, olursa olsun kastı veya dolus eventualis de denilmektedir. (Nur Centel, Türk Ceza Hukukuna Giriş, 2.Bası, s.349, Artuk-Gökcen -Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, s.597 vd.), (Ayhan Önder, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Cilt.2, s. 293 vd, Uğur Alacakaptan, Suçun Unsurları, s.139 vd., Timur Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s.312 vd.)
İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksir, 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesinde “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlanmış olup, 5237 sayılı TCK’da, 765 sayılı TCK’da yer verilen, “tedbirsizlik”, “dikkatsizlik”, “meslek ve sanatta acemilik”, “nizamat, evamir ve talimata riayetsizlik”, “kayıtsızlık veya tedbirsizlik”, “hataen ve kayıtsızlıkla”, “müsamaha ve dikkatsizlik” şeklindeki taksir kalıplarına ilgili suç tiplerinde yer verilmemiş, ancak gerek öğretide, gerekse uygulamada, bu taksir kalıplarına yer verilmemiş olmanın, bir eksiklik veya farklılık oluşturmayacağı kabul edilmektedir.
Toplumsal yaşamda belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alması ve bazı davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, Devletin müdahalesiyle de ortaya çıkabilmektedir. Taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir, fail tedbirli ve öngörülü davranmamış olduğu için cezalandırılır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen sonuca iradi bir hareketle neden olmaktan kaynaklanmaktadır.
Öğretide ve yargı kararlarında taksirin unsurları,
a) Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
b) Hareketin iradiliği,
c) Neticenin iradi olmaması,
d) Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması,
e)Neticenin öngörülebilmesi, ancak bu neticenin fail tarafından öngörülmemesi şeklinde belirtilmiştir.
Bilinçli taksir kavramı mülga 765 sayılı TCK’nın 45. maddesine 8.1.2003 tarihli ve 4758 sayılı Kanun ile eklenen son fıkra ile hukukumuza girmiş olup, anılan fıkrada, “Failin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde ceza … arttırılır.” hükmüne yer verilmiş, aynı hüküm, 5237 sayılı TCK’nın 22. maddenin 3. fıkrasında da korunmuştur. Taksirden söz edilebilmesi için neticenin öngörülebilir olması gerekli ve yeterli olmasına karşılık, bilinçli taksir halinde failin somut olayda ayrıca bu neticeyi öngörmüş olması da gereklidir.
Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlike hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin tehlike hali ile bir tutulamaz; neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun, bu neticeyi meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.
Bilinçli taksirde netice somut olarak öngörüldüğü halde, istenmemiştir. Bilinçli taksiri, taksirden ayıran özellik, bilinçli taksirde istenmeyen netice fiilen öngörülürken, taksirde öngörülmemektedir.
Yasada, taksirin bir türü olarak düzenlenmiş bulunan bilinçli taksir esas itibariyle olası kastın sınırlarını daraltıcı bir işlev görmektedir. Bu nedenle, olası kastın anlamı ve sınırları belirlenmeden, bilinçli taksirin kapsamının tayini mümkün değildir. Olası kast ve bilinçli taksir öngörme unsuru itibariye örtüşmesine rağmen, isteme unsuru bakımından ayrılmaktadır. Olası kastı bilinçli taksirden ayıran özellik, mümkün yada muhtemel olarak öngörülen neticenin kabullenilmesi, failin öngördüğü tipik neticenin meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan hareket etmesidir. Başka bir anlatımla, fail öyle yada böyle herhalde hareketi gerçekleştirirdim diyorsa olası kast, neticenin gerçekleşeceğini bilseydim hareketi gerçekleştirmezdim, diyorsa bilinçli taksir söz konusudur.
Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırıcı ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi, bilinçli taksir halinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır. Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin hali ile bir tutulamayacağından, neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun, bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.
Buna göre, somut olayda sanık …’in kız kardeşinin düğünü esnasında kendisine ait T1102-10U03978 seri numaralı 9 mm fişek atan… 2000 Mega marka silahla havaya birkaç kez dikkatsizce ateş etmesi sonucu o esnada ailesiyle beraber düğün alanının dışında yürümekte olan, ateş ettiği sırada görmediği maktül Şinasi Altınok’u başından vurarak ölümüne sebep olduğundan, sanık hakkında bilinçli taksir hükümleri uygulanmak suretiyle hüküm kurulmuş ise de; sanığın polis memuru olarak görev yapması, polis memurlarının silah ile ilgili olarak bilgi ve tecrübelerinin diğer şahıslara göre daha üst düzeyde olduğunun kabul edilebileceği hususları düşünüldüğünde, merkezi sayılabilecek bir yerde ateş eden sanığın özel konumu gereği diğer şahıslardan farklı düşünerek merminin düşüş esnasında herhangi bir vatandaşa isabet edebileceğini muhtemel olarak öngörmesi gerektiği, zira sanığın ateşlediği mermilerin civarda bulunan kişilere hatta havaya yükselen mermi çekirdeğinin yorgun mermi olarak düştüğü sırada herhangi bir kimseye isabet etme ihtimalinin bulunduğu, düğünde rastgele ateş eden sanığın göze aldığı, kabullendiği ve kayıtsız kaldığı netice, ateşlediği mermi çekirdeğinin civarda bulunan herhangi birisine isabet etmesi, bu kişinin de ölmesi veya yaralanması olup, sanığın sorumluluğu meydana gelen muhtemel neticenin ağırlığına göre, yani bir kişinin ölümü neticesine göre belirlenmesi gerektiğinden; buna göre, davul ve zurna eşliğinde yapılan eğlenceli düğün merasimi esnasında sanığın elindeki elverişli tabancayla ve tabancanın etki alanı içerisinde çok sayıda ev bulunan ilçe merkezinde rastgele ateşlediği mermilerden birinin, çevrede bulunan kişilerden birisine de isabet edebileceğini, bu durumda muhtemel bazı neticelerin meydana gelebileceğini öngörmesine rağmen, neticeyi önlemek adına herhangi bir çaba sarf etmediğinin ve bu suretle muhtemel neticeyi kabullenerek fiili gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanığın eylemini olası kast ile öldürme suçunu işlediği ve olası kast hükümleri uygulanmak suretiyle cezalandırılması yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek, bilinçli taksir hükümleri uygulanmak suretiyle mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.