Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2019/1923 E. 2020/2644 K. 10.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/1923
KARAR NO : 2020/2644
KARAR TARİHİ : 10.03.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/1-2-b, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve mağdur zorunlu vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mağdurun 18 yaşından küçük olması sebebiyle kendisine zorunlu müdafii atanması gerekirken yargılamanın bitirildiği, dairemizin mağdura zorunlu müdafii atanmasına yönelik tevdii kararı üzerine atanan zorunlu müdafiinin, yaralanması nedeniyle suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılan … vekili olarak hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyduğu anlaşıldığından, kendisinin ve …’ın CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin teştiden ceza verilmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gerektiğine, katılan zorunlu vekilinin ise katılanın ifadesinin usulünce alınmadığına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Dosya içeriğine göre, sanığın idaresindeki freni daha önce bozulmuş ancak tamir ettirmediği mototsikletiyle meskun mahal içindeki çift yönlü aydınlatma bulunmayan yolda, alacakaranlıkta seyri sırasında yolun sağından yol içinde yürüyen 6 yaşındaki katılana arkasından çarparak 7 metre öteye savurduğu, kendisinin de kazadan 26 metre sonra tanığın uyarısı üzerine durduğu, katılanın hayati tehlike geçirecek ve hayati fonksiyonlarına etkisi 4. derece kırık olacak şekilde yaralandığı olayda; taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekmekte olup, dava konusu olayda sanık tali kusurlu olmakla birlikte yaralanan kişi sayısı, yaralanmanın niteliği, maddede öngörülen cezanın alt sınırı nazara alınmak suretiyle, cezada orantılılık ilkesi ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
2-Sanığın olay sırasında motorsikleti vites ile durdurmaya çalıştığına yönelik beyanından da anlaşılacağı üzere freninin bozuk olduğunu bildiği ancak tamiri konusunda ihmal gösterdiği motorsiklet ile trafiğe çıkarak meydana gelen kazada bilinçli taksirle hareket ettiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK’nın 22/3. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Katılanın aynı zamanda hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı tespit edilmesine rağmen; sanık hakkında TCK’nın 89/1. maddesi uyarınca belirlenen temel cezadan 89/2. maddesi gereğince artırım yapılması sırasında uygulama maddesinin TCK’nın 89/2-b-e şeklinde gösterilmesi yerine 89/2-b maddesi şeklinde gösterilmesi,
4-CMK’nın 18/6/2014 tarih ve 6545 sayılı yasa ile değişik 231/8. maddesinde denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğine ilişkin yapılan düzenlemenin, yalnızca denetim süresinde işlenen kasıtlı suçlar bakımından uygulama olanağı bulunduğu gözetilmeden “Sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kara verildiği anlaşılmış olup 6545 sayılı yasa ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/8. maddesine eklenen fıkra ile denetim süresi içerisinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeni ile bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmeyeceği emredici hüküm dikkate alınarak sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına” şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle taksirli suçtan mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında hümün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmaması,
5-CMK’nın 231/11. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların denetim süresi içerisinde yeniden kasıtlı bir suç işlenmesi halinde açıklanacağının düzenlenmesi ve atılı suçun taksirli bir suç olması karşısında, sanığın adli sicil kaydında bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların yeniden ele alınması amacıyla ihbarda bulunulamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA; 10/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.