Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2019/1606 E. 2020/2832 K. 02.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/1606
KARAR NO : 2020/2832
KARAR TARİHİ : 02.06.2020

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : 17.331,41 TL maddi ve 400.000 TL manevi tazminatın
davalıdan alınarak davacıya verilmesine

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/188 Esas – 2015/143 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının 26/08/2011 – 19/06/2014 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, beraat kararının 08/06/2015 tarihinde kesinleştiği, davanın tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı ve dava için kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin, davanın süresinde açılmadığına, tazminat isteminin haksız olduğuna, tutuklamanın haksız ve hukuka aykırı olmadığına, davanın reddine karar verilmesi gerektiğine, davalı lehine vekalet ücretine hükmolunması gerektiğine ve yerinde görülmeyen sair nedenlere ilişkin temyiz itirazları ile davacı vekilinin, hükmolunan tazminat miktarlarının az olduğuna ve yerinde görülmeyen sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Tutuklandığı tarihte ve halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görev yapan davacının rütbe maaş farkları, eksik ödenen maaş miktarları ve Oyak nema kaybının koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği dikkate alınarak, davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminat miktarının davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde fazla tayini,
3- Davacının tutuklandığı tarih olan 26/08/2011 tarihinden itibaren faize hükmolunması gerekirken, 28/08/2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 02/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.