Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2019/13046 E. 2022/1281 K. 22.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/13046
KARAR NO : 2022/1281
KARAR TARİHİ : 22.02.2022

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/2, 62/1, 50/4 yollamasıyla 50/1-a, 52/2-3-4 maddeleri gereği mahkumiyet (dört sanık hakkında da)

Taksirle öldürme suçundan tüm sanıkların mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan … vekili ve katılan … … vekili tarafından, sanıklardan … ve …’ın mahkumiyeti, sanık … ve … müdafii tarafından, sanık …’ün mahkumiyeti sanık … müdafii tarafından, sanık …’ın mahkumiyeti sanık … müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklardan …’ın yetkilisi olduğu Hassan Gayri Menkul Yatırım Sanayi Ticaret Anonim Şirketinin işveren, diğer bir sanık …’in yetkilisi ve sahibi olduğu Birel Teknik Taahhüt İnşaat Yapı Malzemeleri İzolasyon Taşımacılık Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketinin alt işveren konumunda bulunduğu sözleşme gereği, Kayseri ili Tacettin Veli mahallesi, Kayseri Göz Hastanesi karşısında bulunan inşaatta kalıp işleri yürütülmekteyken, denetim için inşaatta bulunan Çalışma, Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişi Naci ile alt işverenin işçisi Baki’nin altı katlı inşaatın beşinci katındaki iskelenin üzerinde, iskelenin mevzuata uygunluğunun kontrolünü yaparlarken, platformu taşıyan kancanın zemindeki betona yanlış monte edilmesi sebebiyle ağırlığa dayanamayarak çökmesiyle, on sekiz metre aşağıya inşaatın dükkan katındaki beton zeminine düşen Naci ve Baki’nin ölümüyle sonuçlanan olayda;
I-Sanık … ve sanık …, sanık … hakkında yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık … ve sanık … müdafinin kusur durumuna, ceza miktarına, müvekkilinin eylemleriyle olayın arasında illliyet bağının bulunmadığına ilişkin,sanık … müdafinin müvekkilinin kusuru olmadığına, kusur durumuna, bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı hakkındaki temyiz itirazlarının, katılan … vekilinin ceza miktarına, kusur durumuna, TCK’nın 50.maddesinin uygulanmaması gerektiğine, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması lüzumuna ilişkin, katılan … … vekilinin kusur durumuna, bilir kişi raporlarının hükme esas almaya elverişli olmadığına, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanıklardan … her ne kadar inşaat mühendisi …’ı şantiye şefi olarak görevlendirdiyse de, beyanlarından anlaşıldığı üzere şantiye şefinin sadece resmi görevlendirmesinin bulunduğunu ve fiiliyatta şantiye şefinin hiçbir zaman inşaatta bulunarak denetim ve kontrolü sağlamadığını bildiği, kendisi müteahhit olarak tanıtan ve Anonim şirketinin yöneticisi olarak görev yapan …’ın yüklenici oldukları inşaatta tüm sorumluluğu aralarında yazılı bir sözleşme dahi olmayan sanıklardan …’a bıraktığı, …’ın kendisine inşaattaki eksikliklere dair herhangi bir bildirimde bulunmasa dahi, sanığın bu büyüklükteki ve çok tehlikeli sınıfında yer alan inşaattaki yasal zorunluluklardan iş güvenliği uzmanı tayin edilmesini, işçilere eğitim verilmesinin sağlanmasını, işçilerin sağlık taramasından geçirilmelerini, kazanın gerçekleştiği platformun yapımının ve kurulumunun ehil bir kişi tarafından yapılması hususlarını bilmesi ve yerine getirmesi gerekirken, aksine davranışlarıyla asli kusuruyla olaya sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
1986 yılından beri inşaat işlerinde çalıştığını ve geçimini bu şekilde sağladığını beyan eden Birel Teknik Taahhüt İnşaat Yapı Malzemeleri İzolasyon Taşımacılık Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketinin yetkilisi ve sahibi sanık …’in kalıp işlerini taşeron olarak üstlendiği inşaatta, bu denli yüksek çalışma gerçekleştirilmekteyken, olayın meydana geldiği iskelenin kurulumunu ehil bir kimse gözetiminde gerçekleştirilmesini sağlamadığı, anılan iskelenin mevzuata uygunluğunun denetimini yaptırmadığı, işçilerin kişisel koruyucu donanımlarını kullanıp kullanmadığının kontrolünü gerçekleştirmediği, inşaattaki eksiklikleri asıl işverene bildirmediği ve işçilerin çalışmasını yalnızca onların kendi insiyatifine bıraktığı gözetildiğinde olaya asli kusuruyla sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
Asıl işverenle aralarında akdedilmiş 28/05/2013 tarihli şantiye şefliği hizmet sözleşmesi bulunmakta olan sanık …’ın bu sözleşmeye göre Kayseri ili Tacettin Veli mahallesi, Kayseri Göz Hastanesi karşısında bulunan inşaatta resmiyette şantiye şefi olarak göründüğü, ancak bu sözleşmenin karşılığında aldığı bir ücretin yahut kendisinin bu şirkette sigortalı olarak çalıştığına dair herhangi bir belgenin dosyaya yansımadığı gibi sanık …’ın kovuşturma aşamasında 01/12/2014 tarihli ifade de, ”Resmi olarak şantiye şefimiz sanık …’dır. Ancak fiilen kendisi görev yapmamaktadır. Bu görevi fiilen yapan …’dü” biçiminde beyanda bulunduğu, yine dosyada yer alan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Bakanlığı İş Müfettişi tarafından alınan ve anılan bakanlık tarafından tanzim edilen rapora dayanak alınan 18/07/2014 tarihli ifadesinde ”Şantiyemizde şantiye şefi olarak 28 Mayıs 2013 tarihli sözleşme ile … görevlendirilmiştir. Kaza tarihinde kendisi şantiyede değildi, Ankara’da bulunmaktaydı, Ankara’da bildiğim kadarıyla inşaat mühendisi olarak görev yapmaktadır, sözleşmenin imzalandığı tarihten beri şantiyede kendisi hiç görev yapmamıştır, şantiye şefliği sözleşmesini şantiyenin ruhsat işlerinin tamamlanabilmesi için kendisi ile imzaladık” şeklinde bildirimde bulunduğu, ayrıca inşaatta çalışan işçilerin, kaza esnasında denetim için olay yerinde bulunan iş müfettiş yardımcısı … ve OSGB çalışanlarının şantiye şefi olarak sanık …’ü tanıdıkları gözetildiğinde sanık … resmiyette şantiye şefi olduğu bir inşaatta fiiliyatta işinin gereğini yerine getirmediği dolayısıyla işçileri talimatı altında çalıştırmadığı, inşaat sahasına girişlerde kişisel, koruyucu donanımların mutlaka kullanılmasını sağlamadığı, gerekli testleri yaparak veya yaptırarak iskelenin sağlamlığının kontrolünü gerçekleştirmediği, kontrolü yapılmayan iskele üzerinde çalışma yapılmasına engel olmadığı ve eksiklikler hakkında firma yetkililerine bildirimde bulunması gerektiği halde anılan hususları yerine getirmediği anlaşılan sanık bu eylemleriyle neticeye asli kusuruyla sebep olmuştur.
Hükmolunan taksitli adli para cezasının taksitlerinden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsiline karar verileceğinin ve ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceğinin ihtaratı yerine, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edilmesine ihtaratı ile yetinilerek TCK’nın 52/4 maddesine aykırı hareket edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık … ve sanık … müdafinin, katılan … … vekilinin ve katılan … vekilinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün A bendinin 6.maddesinde “edileceğinin” ibaresinden sonra gelmek üzere” ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceğinin ihtaratına” ibaresinin eklenmesi ile sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanık … hakkında yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık … müdafinin kusur durumuna ilişkin temyiz itirazlarının, katılan … vekilinin TCK’nın 50.maddesinin uygulanmaması gerektiğine ve bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması lüzumuna ilişkin, katılan … … vekilinin bilirkişi raporlarının hükme esas almaya elverişli olmadığına, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Resmiyette asıl işverenin çalıştığı yapı denetim firmasında inşaat mühendisi olarak görünen sanık …’ün fiiliyatta Kayseri ili Tacettin Veli mahallesi, Kayseri Göz Hastanesi karşısında bulunan inşaatta şantiye şefliğini yaptığı, zira sanık …’ın sıcağı sıcağına alınan 12/06/2014 tarihli kolluk beyanında bu durumu ”Şirketin inşaat mühendisi … devamlı işlerin başında duruyordu ve buradaki işlerden teknik sorumlu mühendisimiz …’dür” şeklinde bildirdiği, kovuşturma aşamasında 01/12/2014 tarihli ifadesinde de, ”Resmi olarak şantiye şefimiz sanık …’dır. Ancak fiilen kendisi görev yapmamaktadır. Bu görevi fiilen yapan …’dü” diyerek bu hususu doğruladığı, sanık …’ün aşamalardaki beyanlarında bu hususu kabul etmese de, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/36848 soruşturma numaralı dosyasında şüpheli olarak alınan 28/10/2013 tarihli ifadesinde ”Ben halen Hassan İnşaat Anonim Şirketinde inşaat mühendisi ve aynı zamanda şantiye şefi olarak çalışmaktayım” biçimindeki beyanda bulunduğu dolayısıyla savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ve inşaatta çalışan işçilerin, kaza esnasında denetim için olay yerinde bulunan iş müfettiş yardımcısı … ve OSGB çalışanlarının şantiye şefi olarak sanık …’ü tanıdıkları gözetildiğinde şantiye şefi olarak görev yapan sanığın, inşaattaki eksiklikleri işverenlere bildirmeyerek, emir ve talimatı altında çalışan işçilerin can güvenliğini tehlikeye attığı, olayın gerçekleştiği platformun mevzuata uygun kurulumunu sağlamadığı, henüz kurulumu tamamlanmayan platformun üzerine koruyucu donanımı bulunmayan kimselerin çıkmasına engel olmadığı dolayısıyla olayın gerçekleşmesine asli kusuruyla sebebiyet verdiği anlaşılmakla;
Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde; TCK’nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, asli kusurlu olarak meydana getirdiği kaza sonucu iki kişinin ölmesine neden olan sanık hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini yerine, yazılı şekilde hüküm kurularak sanık hakkında eksik cezaya hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık … müdafii, katılan … … vekilinin ve katılan … vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 22/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.