Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/8313 E. 2019/8077 K. 03.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8313
KARAR NO : 2019/8077
KARAR TARİHİ : 03.07.2019

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hükümler : Sanıklar hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, sanıkların beraatlerine karar verilmesi nedeniyle hükümlerin niteliği ve süresi içerisinde de talepte bulunulmaması nazara alınarak, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 318 ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede:
A) Sanık … hakkındaki beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
B) Sanıklar Berfin ve Selçuk hakkındaki beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Dosya kapsamına göre, resmi nikahlı eşi olan katılan …’a ait cep telefonuna gelen bir mesajın ardından, eşi tarafından aldatıldığını ve eşinin bir başka kadınla arkadaşlık ilişkisi içerisine girerek sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini anlayan sanık …’in, katılan …’la aralarında herhangi bir boşanma davasının bulunmadığı ve eşinin sebepsizce eve gelmediği dönemde, eşinin görüştüğü kadını tespit edip, onunla konuşarak, aile birliğine yönelen haksız saldırıyı önlemek istediği, bu amaçla dayısı olan diğer sanık …’tan, katılan …’ın abonesi olduğu telefon hattının geçmişe ait görüşme detay bilgilerini elde etmesi konusunda yardımcı olmasını istediği, daha önce istemini reddettiği yeğeninin ısrarından ve çaresizliğinden dolayı ona yardım etmeyi kabul eden sanık …’un, kullanımındaki cep telefonundan, 28.06.2013 tarihinde, Avea İletişim Hizmetleri A.Ş. nin müşteri temsilcisini arayarak, kendisini katılan … olarak tanıtıp, işlem güvenliği için gerekli olan sorulara doğru cevaplar verdikten sonra, katılan …’a ait GSM hattının faturasına ilişkin kullanım detaylarının, sanık … tarafından bildirilen elektronik posta hesabına gönderildiği olayda;
UYAP kayıt sistemi üzerinden erişilen ve katılan … tarafından 16.07.2013 tarihinde açılan boşanma davasına ilişkin kararlar incelendiğinde; davacı sıfatını taşıyan katılan … ile ilgili, “…davacının Eda isimli bayanla 20/01/2013-27/01/2013 tarihleri arasıda … Otel’de 06/02/2013-07/02/2013 tarihleri arasında … Otelde, 17/05/2013-19/05/2013 tarihleri arasında … Otelde birlikte kaldıkları, telefon HTS dökümleri de ayrıca göz önüne alındığında davacının birden çok kez ve sürekli anlamda sadakat yükümlülüğünü ağır biçimde ihlal ettiği, davalının kıskanç hareketleri olduğu iddiasının çürütüldüğü, davacının bu nedenle 22/04/2013 tarihinde müşterek konutu haksız olarak terkettiği, tanık beyanları ile sabit olduğu üzere eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği…” biçiminde tespitlerde bulunulup, evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olmasına rağmen tam kusurlu davcının kendi kusuruna dayanarak dava açmasının ve hak elde etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle katılan … tarafından açılan boşanma davasının reddedildiği ve tarafların halen evli oldukları da nazara alındığında,
Katılana ait kişisel veri niteliğindeki belge örneklerini, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştıkları ve/veya çoğaltarak dağıttıklarına ilişkin haklarında bir iddia ileri sürülmeyen sanıkların, aile birliğine yönelen saldırıyı önleme ve aile içi geçimsizliğin kaynağının katılanın güven sarsıcı olumsuz tutum ve davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle davranmadıkları ve eylemlerinin hukuka aykırı fiil niteliğinde bulunmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dolayı beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanıkların hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle davranmadıkları kabul edilmesine rağmen sanıklara yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanıkların CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraatlerine karar verilmesi yerine yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığından bahisle aynı Kanun’un 223/2-e madde, fıkra ve bendi gereğince beraat hükümleri kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının 2 ve 3 numaralı bölümlerindeki “sanığa yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle hakkında açılan kamu davasından CMK’nın 223/2. madde ve fıkrasının e bendi kapsamında üzerine BERAATİNE,” ibarelerinin, “sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu anlaşıldığından, CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince sanığın beraatine,” şeklinde değiştirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.07.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.