Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/8235 E. 2019/5295 K. 18.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/8235
KARAR NO : 2019/5295
KARAR TARİHİ : 18.04.2019

Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği

Taksirle öldürme suçundan şüpheli … hakkında yürütülen soruşturma evresi sonucunda Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/12/2017 tarihli ve 2017/33511 soruşturma, 2017/20464 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair mercii Samsun 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 04/01/2018 tarihli ve 2018/36 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre,
Somut olayda, şüphelinin sevk ve idaresindeki araç ile …. idaresindeki aracın çarpışması neticesinde, …. ile …. isimli kişilerin hayatlarını kaybetmesi ve diğer kişilerin yaralanması üzerine, 18/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda şüphelinin 2. derecede kusurlu olduğunun tespit edilmesi, olaydan bir gün sonra alınan raporda şüphelinin kanında 23 mg etanol tespit edilmesi, kusur tespitinin yapılabilmesi amacıyla tüm adli ve tıbbi evrakın İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek Adli Tıp İhtisas Kurulu Raporu temin edilmemesi ve buna rağmen şikayet yokluğu ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 22/6. maddesi uyarınca Samsun Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve 2012/19402, esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesi ancak mahkeme hâkimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hâkimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hâkimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hâkimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, meydana gelen olay nedeniyle şüphelilerin kusur durumlarının mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü, yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 20.11.2018 gün ve 94660652-105-55-10898-2018-kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kazada ölenlerin şüphelinin yeğeni ve kardeşinin eşi olması sebebiyle TCK’nın 22/6. maddesi koşullarının bahse konu olayda oluşmadığı, bununla birlikte şüpheli İsmail’in kazadan hemen sonra …. Hastanesine götürüldüğü, burada “koklamakla alkol yoktur” şeklinde rapor düzenlendiği, daha sonra sevk edildiği Gazi Devlet Hastanesinde saat 16:36 da alınan kan örneğinde 3 mg/dl ( 0.03 promil) alkollü çıktığı, kazanın ertesi günü yani 05.09.2017 saat 16:58 de alınan kan örneğinde ise 23 mg/dl yani 0.23 promil alkollü çıktığı gözetilerek, şüphelide çıkan etonol miktarlarından kaza saatinde alkollü olup olmadığının tespiti bakımından İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas kurulundan rapor alınması gerektiği, şüphelinin kaza saatinde yasal sınır üzerinde alkollü çıkması durumunda iki kişinin ölümü ile birlikte nitelikli yaralananlar da dikkate alındığında, şüpheli hakkında TCK’nın 85/2, 22/3. maddesi uyarınca kamu davası açılma olasılığının bulunduğu görülmekle, bu hususlarla ilgili olarak dosyanın Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilerek, yukarıda bahsedilen konular hakkında Kanun Yararına Bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda görüş bildirilmesinin istenmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.