Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/7925 E. 2019/226 K. 09.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7925
KARAR NO : 2019/226
KARAR TARİHİ : 09.01.2019

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : Beraat

Tehdit ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 21.12.2015 tarihli iddianamesi ile sanık … hakkında, “Yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı müşteki yapmış olduğu şikayette, …’nın ablası … ile evli olduklarını ve boşanma aşamasında olduklarını, bu nedenle ablası …’ın kendisinin yanında kaldığını, bu nedenle …’nın kendisini telefonla tehdit ettiğini ve hakaretlerde bulunduğunu, ayrıca kullanmış olduğu telefon numarasının internette tanışma sitelerine bayan ismiyle kaydedildiğini, bu nedenle telefonun sürekli arandığını, bunu da…’nın yapmış olduğunu beyan ederek şikayetçi olmuş, incelenen mesaj tespit tutanağında, şüpheli …’nın müştekiye hitaben “seni ve yanında erkeklik yapanları üzecem az kaldı, derdim senle bilesin, geceleri gözün aşağıda olsun”, “çıktığın deliğe sokacam seni rahat ol, sen git önce namusunu topla yavşak, name okuma”, “bu lafları sokacam sana ablanı kaldırınca bekle sen zamanı gelecek” gibi tehdit ve hakaret içerikli mesajlar çektiği görülmüş, şüpheli hakkında ifadesinin alınmasına yönelik… yakalama kararı çıkartılmış… bu şekilde şüphelinin üzerine atılı suçu işlediği soruşturma neticesi toplanan ve yukarıda belirtilen delillerden anlaşılmakla; şüphelinin… kovuşturmasının yapılarak eylemine uyan yukarıda yazılı sevk maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi…” iddiasıyla dava açıldığı, iddianamede 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 134/1, 53/1, 106/1-1, 53/1. maddelerinin sevk maddesi ve suçların adının ise tehdit ve özel hayatın gizliliğini ihlal olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunmalıdır. Nitekim, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/4. maddesinde, “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” ve aynı kanunun 225/1. maddesinde, “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” düzenlemelerine yer verilmiş olup, iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiilin ya da fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması ve açıklanan fiil ve faili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilmesi gerekir.
Yargılamaya konu somut olayda; sanığa yüklenen ve suç oluşturduğu kabul edilen eylemlerin neler olduğundan bahsedilmeksizin sadece şikayetçinin iddialarına ve soruşturma dosyasındaki bir delilin izahına yer verilerek sanığın sevk maddelerine göre cezalandırılmasını isteme şeklindeki iddianamenin, eylemler açıklanmadığı için suç yükleme niteliğinde sayılamayacağı, dolayısıyla anılan belgenin hukuken iddianame niteliğini taşımadığı gözetilip, sanık hakkında usulüne uygun dava açılmasının sağlanması gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hükümler kurularak, 5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine uyulmaması,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.