Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/7286 E. 2023/2185 K. 15.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7286
KARAR NO : 2023/2185
KARAR TARİHİ : 15.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.05.2016 tarihli ve 2015/205 Esas, 2016/360 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 58 inci maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir.

2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 16.10.2018 tarihli ve 2016/262584 sayılı, düzeltilerek onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği;

1. Kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğuna,

2. Bilirkişi raporunda belirtilen 2. Katta yapılan 190 metrekarelik yapı ve 30 metrekarelik sundurmanın yapıların daha kullanışlı hale gelmesi amacıyla yapıldığına ve basit onarım kapsamında kaldığına,

3. Sanık hakkında daha önce yargılama yapıldığına, ayrıca verilen takipsizlik kararı olduğuna,

4. Diğer temyiz sebeplerine,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. Yerel Mahkemenin Kabulü
1.”Dosya kapsamında toplanan bilgi ve belgeler, 03/04/2015 tarih 128 nolu Yapı Tatil Zaptı, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 18/09/2008 tarih 4305 sayılı kararı ve ekli harita, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün suça konu taşınmazın tescil ilanı ve kararın ilgilisine tebliğine ilişkin herhangi bilgi veya belgeye rastlanmadığına ilişkin yazısı kapsamı, Taşınmaza ait Tapu Kaydı, Mahallinde yapılan keşif ve Bilirkişiler tarafından keşif sonucu düzenlenen ayrıntılı ve gerekçeli raporlar kapsamına göre; dava konusu taşınmazın Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün 18/09/2008 tarih 4305 sayılı kararına göre; 1. derecede Doğal Sit Alanı sınırları içerisinde bulunduğu, sanığın herhangi bir izin almaksızın taşınmaza inşai müdahalede bulunduğu, bölgenin doğal sit alanı olarak tesciline ilişkin kararın sanığa tebliğ edilmediği, ancak sanık hakkında bu hususta Muğla 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/143 Esas , 2012/102 Karar sayılı dosyası kapsamı ile 2863 sayılı Yasaya muhalefet suçundan açılmış ve kesinleşmiş dava bulunduğu, bu kapsamda sanığın suça konu yerin sit alanı olduğunu bilmediğinden söz edilemeyeceği, 2863 sayılı Kanunda 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik dikkate alındığında; tebliğ zorunluluğunun bulunmadığı, Koruma Kurulunca alınan Sit Kararının kapsamının geniş bir bölgeyi kapsadığı ayrıca bölgenin sit alanı olduğununun bölgede yaşayanlarca bilindiği, yapılan yasal değişikliği sadece lafzen yorumlamanın hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olacağı, sanığın eylemi ile doğal sit alanı içerisinde bulunan taşınmazda izinsiz fiziki ve inşai müdahalede bulunduğu anlaşıldığından atılı suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanık yapılan yargılama sırasında suça konu fiziki ve inşai müdahaleler nedeni ile daha önce yargılandığını ve ceza aldığını, hatta hakkında takipsizlik kararı verildiğini beyan etmiş ise de, keşif sırasında mahallinde zemine uygulanan Muğla 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/143 Esas, 2012/102 Karar sayılı dosyası kapsamı, bilirkişi raporları ve fotoğraflar ile Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 20.06.2014 tarih, 2014/1676 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ve ekleri içeriği ile keşif sonucu bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlar ve ek raporlar kapsamına göre sanığın takipsizlik kararından sonra da taşınmazlara müdahaleye devam ettiği ve bu şekilde hakkında takipsizlik kararı verildikten sonra kesintiye uğrayan eylemine yeniden başladığı bu bağlamda yeni bir dava konusu eylemi gerçekleştirdiği anlaşıldığından bu husustaki savunmalara itibar edilmemiştir. Suça konu taşınmazın bulunduğu mahal doğal nitelikli sit alanı olduğundan ve taşınmaz üzerinde herhangi bir kültür varlığı bulunmadığından usul ekonomisi ve yargılama giderleri bakımından keşifte Arkeolog Bilirkişi bulundurulmamıştır. Sanık hakkında ceza tayin edilirken TCK 61. madde kapsamında suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan …, suçun işlendiği yer ve zaman, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı ve failin güttüğü amaç gözönünde bulundurularak hüküm kurulmuştur.
” denilmektedir.

2. Sanık Cumhuriyet savcısılığındaki beyanında; “Bana okumuş olduğunuz 15/01/2015 tarihli 020 ve 021 numaralı yapı tatil zabıtlarına göre üzerime atılı suçlamayı anladım. Bana okumuş olduğunuz 020 numaralı yapı tatil zabtında belirtilen …mahallesi … mevkii 101 ada 3 parselde bulunan yapılaşmalarla ilgili olarak daha önce hakkımda kamu davası açılmıştı, açılan kamu davası sonucunda 3.600 TL para cezası ile cezalandırıldım, dosya yargıtaydan onanarak kesinleşti, ben belediye görevlilerine bu durumu izah etmeme rağmen kendileri bu şekilde tutanak tuttular. Yapı tatil zabtında belirtilen eklemeler yaklaşık 6-7 yıl önce yapılmıştı, bunlar halen yerinde yapı tatil zabtında belirtildiği şekilde bulunmaktadır, bana okumuş olduğunuz 021 numaralı yapı tatil zabtında belirtilen 101 ada 2 parsel üzerinde bulunan yapı inşai müdahale kapsamında bir yapı değildir, tutanakta da belirtildiği üzere etrafı çevrili olmayan kısmın üzeri şıngıl denilen malzeme ile kaplıdır ve ahşap malzeme ile yapılmış bir yapıdır. Bu yapının TCK 184. maddesinde düzenlenen suçun unsurlarını oluşturacağını düşünmüyorum, bu nedenle okumuş olduğunuz 021 numaralı tutanak içeriğini kabul etmiyorum. Söz konusu ahşap yapıyı yaklaşık 10-12 sene evvel yapmıştık. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Yargılanmış olduğum mahkeme kararının bir suretini en kısa sürede dosyanıza sunacağım. ” demiştir.

3. Sanık savunmasında; “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum benim hakkımda daha önce dava konusu olan yerler hakkında dava açılmıştı ve karar verilmişti ben bununla ilgili cezayı halen ödemekteyim dava açıldıktan sonra sadece bir gölgelik yaptım onun dışında herhangi bir imalatta bulunmadım. Eskiden de bulunan binanın üzerindeki odalar daha önce de vardı. Hatta daha büyüklerdi. Biz sadece kullanılabilir hale getirdik.” demiştir.

4. Tanık … beyanında; “Ben Akbükte faaliyet gösteren … evlerini işletmekteyim. Sanığı tanırım. İşletmelerimiz birbirine çok yakındır. Zaman zaman birbirimize müşteri gönderiyoruz. Sanığı en son iki yıl önce yaptığı düzenleme işlerinden sonra iki yıldır herhangi bir tamirat veya tadilat işi yaptığını görmedim. Tanığa dosya içerisinde bulunan sanık vekilleri tarafından ibraz edilen takvim sayfası gösterildi. Soruldu: Ben sanığın işletmesinin ne zaman bu hale geldiğini bilmiyorum. Ancak bunlar vardı. Ufak tefek iyileştirme niteliğinde düzenlemeler yapılmış olabilir.” demiştir.

5. Tanık Hasan Barlas beyanında; ” Ben yaz kış yılın büyük bir bölümünü Akbükte geçirmekteyim. Sanığı tanırım. 2013 yılında taşınmazın bu şekilde olduğunu biliyorum. Ancak klimalar falan yoktu. Odaların 2, 2,5 yıl yıl önce yapıldığını biliyorum. Tanığa dosya içerisinde bulunan sanık vekilleri tarafından ibraz edilen takvim sayfası gösterildi. Soruldu: Ben işletmenin iki yıldır bu şekilde kullanıldığını biliyorum. 2015 ve 2014 yazında bu odaların olduğunu biliyorum. 2013 yılında bu işletme vardı ancak odaların çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. ” demiştir.

6. Muğla 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/ 143 Esas sayılı dosyasının mahkemece incelenmek üzere dosya arasına alındığı anlaşılmıştır.

7.Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/1676 soruşturma, 2014/1803 karar nolu kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı ve eki belgelerinin dosya arasına alındığı anlaşılmıştır.

8. Mahkemece mahallinde 02.10.2015 tarihinde keşif icra edilmiştir.

9. Keşif neticesinde alınan teknik bilirkişi raporu ve ek raporunda dava konusu yapıların kroki üzerinde gösterildiği anlaşılmıştır.

10. Keşif neticesinde alınan 08.12.2015 tarihli inşaat bilirkişi raporunda; dava konusu 101 ada 2 ve 3 parsel nolu taşınmazların I. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığı, dava konusu yapıların sit alanının doğal bütünlüğünü bozduğu, sit alanına zarar verdiği, inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.

11. Mahkemece bilirkişiden Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/1676 soruşturma nolu dosyasına dayanak kaçak yapı tespit tutanağı ve eklerinin, dava konusu yerin hali hazırdaki durumu ile karşılaştırılarak, takipsizlik kararından sonra taşınmazda 2863 sayılı Kanuna aykırı herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı yönünde ek rapor istenildiği, 21.03.2016 tarihli inşaat bilirkişi ek raporunda; yapı tatil zaptında bulunan toplam 213 metrekarelik yapıların, yapılan tadilat ve değişiklikler sonucu birleştirilerek 2 katta 523 metrekarelik yapı haline getirildiği, yapının önüne 320 metrekarelik sundurma ilave edildiği, ruhsatsız ve kaçak olarak yapılan, değiştirilen, büyütülen yapıların yapılmasının sit alanının doğal bütünlüğünü bozduğu, sit alanına zarar verdiği, inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1.2863 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinde, Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşai ve fiziki müdahalede bulunulmayacağının düzenlendiği, anılan düzenlemeye aykırı olarak, izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahalede bulunulmasının ise, aynı Kanunun 65 inci maddesi ile yaptırım altına alındığı, buna karşılık, 3194 sayılı İmar Kanununa 11.05.2018 tarih ve 7143 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi ile eklenen geçici 16 ncı maddede, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla yapı kayıt belgesi verilebileceği hükme bağlanmış olup, 2863 sayılı Kanuna tezahürü bulunmayan bahse konu düzenlemenin, anılan Kanunun 65 inci maddesinde tanımlanan inşai ve fiziki müdahale suçlarının unsurlarını etkilemeyeceği, zira, yapı kayıt belgesi verilmesinin, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınmasını sağlamakla birlikte, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında, kültür varlıkları yönünden koruma bölge kurullarından, tabiat varlıkları ve doğal sit alanları yönünden Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerinden izin alınmaksızın gerçekleştirilen inşai ve fiziki müdahaleleri hukuka uygun hale getirmeyeceği değerlendirilerek yapılan incelemede;

2.15.01.2015 tarihli 20 ve 21 nolu yapı tatil zabıtları ile sanığın I. derece doğal sit alanı içerisindeki 101 ada 2 ve 3 parsel nolu taşınmazlarda izinsiz yapılar yaptığının tespit edildiği, sanığın savunmasında, dava konusu yere ilişkin daha önce hakkında dava açıldığını ve ceza aldığını, davadan sonra sadece gölgelik yaptırdığını, eskiden de bulunan binaların üzerindeki odaları sadece kullanılabilir hale getirdiğini beyan ettiği, mahkemece sanığın daha önce yargılandığı Muğla 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/143 Esas sayılı dosyasının celp edildiği, dosyanın incelenmesinde davanın 25.08.2009 tarihli yapı tatil zaptına dayalı olarak açıldığı, dava konusu taşınmazın 101 ada 3 parsel nolu taşınmaz olduğu, mahkemece sanığın 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinin (d) bendi uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Dairemizce onanarak 15.09.2014 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, sanık hakkında Muğla Cumhuriyet Savcılığının 2014/1676 soruşturma, 2014/1803 karar nolu takipsizlik kararına ilişkin belgelerin de dosyaya celp edildiği, incelenmesinde suç tarihinin 27.02.2014 olduğu, 27.02.2014 tarihli kaçak yapı tespit tutanağına dayalı olduğunun anlaşıldığı, mahkemece mahallinde icra edilen keşif neticesinde alınan inşaat bilirkişisi raporu ile, dava konusu eylemlerin 2012 yılında yapıldığı, sit alanının doğal bütünlüğünü bozduğu sit alanına zarar verdiği, inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğunun belirtildiği, mahkemece Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/1676 soruşturma nolu dosyasına dayanak kaçak yapı tespit tutanağı ve eklerinin, dava konusu yerin hali hazırdaki durumu ile karşılaştırılarak, takipsizlik kararından sonra taşınmazda 2863 sayılı Kanuna aykırı herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı yönünde ek rapor istenildiği, 21.03.2016 tarihli inşaat bilirkişi ek raporunda; yapı tatil zaptında bulunan toplam 213 metrekarelik yapıların, yapılan tadilat ve değişiklikler sonucu birleştirilerek 2 katta 523 metrekarelik yapı haline getirildiği, yapının önüne 320 metrekarelik sundurma ilave edildiği, ruhsatsız ve kaçak olarak yapılan, değiştirilen, büyütülen yapıların yapılmasının sit alanının doğal bütünlüğünü bozduğu, sit alanına zarar verdiği, inşai ve fiziki müdahale niteliğinde olduğunun belirtildiği, bu hali ile sanığın 25.08.2009 tarihli yapı tatil zaptından ve 27.02.2014 tarihli kaçak yapı tespit tutanağından sonra yeni eylemlerde bulunmak suretiyle sit alanına zarar verdiği anlaşılmakla, mahkemece sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Sanık hakkında kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmemesi; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.03.2013 tarihli, 2012/2-1500-2013/95 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, güvenlik tedbiri niteliğindeki bu hususun, kazanılmış hakka konu olmaması nedeniyle infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirildiğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.

4. Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması sırasında 5237 sayılı Kanun’un 58 inci maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, ayrıca 5275 sayılı Kanun’un 108 inci maddesinin dördüncü fıkrasıgereğince infazı kısıtlar biçimde 1 yıl denetim süresi belirlenmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.

5. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (3) numaralı bendinde açıklanan nedenle Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.05.2016 tarihli ve 2015/205 Esas, 2016/360 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasının tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin 8 nolu paragrafındaki “ve cezasının infazından sonra sanık hakkında 5275 Sayılı Yasanın 108/4 maddesi gereğince 1 yıl Süre ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,” şeklindeki ibaresi hükümden çıkartılarak yerine “sanık hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.06.2023 tarihinde karar verildi.