YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5590
KARAR NO : 2019/1040
KARAR TARİHİ : 23.01.2019
Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği
Dosya kapsamına göre, taksirle ölüme neden olma suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma neticesinde Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığının 07/01/2018 tarihli ve 2017/8292 soruşturma, 2018/189 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin itiraz mercii Fethiye Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/02/2018 tarihli ve 2018/419 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Somut olayda, şüpheli …’nun aracıyla seyir halindeyken …’nın idaresindeki motosiklet ile çarpışması sonucu …’nın vefat etmesini müteakip, soruşturma kapsamında yapılan ölü muayenesi sonucunda kesin ölüm nedeninin trafik kazası sonucu çarpmaya dayalı olarak meydana geldiği, 18/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda motosiklet sürücüsü …’nın tam (asli) kusurlu olduğu ve şüphelinin de kusurunun bulunmadığının belirtildiği, bu kapsamda müteveffanın ölümünde kendisi dışında bir kimsenin kusurunun bulunmadığından bahisle Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmış ise de, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve 2012/19402, esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesinin ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hakimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hakimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hakimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, kaldı ki 31/07/2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Adlî Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 15. maddesi uyarınca, tahkikat dosyalan üzerinde incelemeler yaparak kusur oranı tespit etme yetkisinin sadece Trafik İhtisas Dairesine ait olduğu, somut olayda sadece trafik polis memuru tarafından düzenlenmiş bir bilirkişi raporunun soruşturma dosyasında mevcut olduğu, Adlî Tıp Kurumundan tarafların kusur durumlarının belirlenmesi amacıyla rapor alınması gerektiği gözetilmeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 10.07.2018 gün ve 94660652-105-48-5922-2018-kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.07.2018 gün ve 2018/62463 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve soruşturma evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay tarihinde, idaresindeki motorsiklet ile meskun mahalde, gündüz vakti, kontollü kavşakta kaza tespit tutanağına göre kırmızı ışık kuralına riayet etmeyerek seyreden …’nın kavşağa giriş yapması sonucu kavşak içinde şüpheli … ile çarpışması sonucu öldüğü, ölenin mirasçılarının şikayetçi olması üzerine, Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, olay yerinde yapılan keşif neticesinde trafik bilirkişi tarafından düzenlenen rapora itibar edilerek, dosyada mevcut Cd ve flasbellek içerisindeki video görüntüsününde ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve kusur durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas dairesinden heyet rapor aldırılmadan tek kişilik bilirkişi raporuna itibar edilerek şüphelinin kusursuz olduğu gerekçe gösterilerek takipsizlik kararı verildiği ve verilen takipsizlik kararına itiraz üzerine itiraz merciince, takipsizlik kararının dayandığı gerekçelerin usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilerek itirazın reddedilmesine yönelik Fethiye Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/419 değişi sayılı kararında bir isabet görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Fethiye Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/419 değişi iş sayılı sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde Fethiye Sulh Ceza Hakilimğince yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.