Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/5058 E. 2018/10380 K. 06.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5058
KARAR NO : 2018/10380
KARAR TARİHİ : 06.11.2018

Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği

Taksirle yaralama ve öldürme suçları ile ilgili yapılan soruşturma sonucunda Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16.02.2018 gün ve 2016/20693 soruşturma, 2018/3951 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Samsun 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 05.03.2018 gün ve 2018/1149 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut dosya kapsamına göre …’in geçirdiği beyin tümörü operasyonunu takiben ölümüne ilişkin soruşturma dosyası kapsamına göre; … Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 2018/349 karar sayılı raporunda maktülün ölümünün malign beyin tümörü ve buna bağlı gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğunun, ölenin şikayetleri üzerine götürüldüğü …Hastanesinde beyin cerrahı uzmanı tarafından muayenesinin yapıldığının, gerekli tetkiklerin ve konsültasyonların yapılmış olduğunun, mevcut bulgulara göre alınan ameliyat kararının uygun olduğunun, ameliyatın uygun teknikle yapıldığının, ameliyatta alınan kitlenin patoloji uzmanı şüpheli tarafından yapılan incelemesinde tanı eksikliği olduğunun ancak kişide tespit edilen kanserin türü itibarıyla zamanında doğru tanı konulması durumunda da ortalama yaşam süresinin ve akibetinin değişmesinin beklenmediğinin, böylelikle şüphelinin tanı eksikliği ile kişinin ölümü arasında illiyet bağının bulunmadığının bildirildiği ve anılan raporda maktülün tedavisine katılan şüpheliye atfedilecek kusur bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve 2012/19402, esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesi ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hakimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hakimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hakimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, meydana gelen olay nedeniyle şüphelilerin kusur durumlarının mahkemesince takdir ve değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince Samsun 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 05/03/2018 tarihli ve 2018/1149 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 19.06.2018 gün ve 94660652-105-55-8101-2018-kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
…’in beyin tümörü teşhisi ile 23/12/2015 tarihinde…Hastanesi’nde operasyona alındığı, operasyonda elde edilen beyin tümörü numunesinin sanığın işletmecisi olduğu …Patoloji isimli laboratuvara gönderildiği, buradan alınan raporda tümöre “pilositik astrositom” tanısının konduğu, …’in ilk operasyondan yaklaşık beş ay sonra yine beyin tümörü teşhisi ile … Üniversitesi Hastanesi’nde operasyona alındığı, ikinci operasyonda alınan tümör numunesinin patolojik değerlendirmesi neticesinde “glioslastom” tanısının konulduğu, soruşturma evresinde tanzim ettirilen … karar numaralı Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi’nin mütalaasında “kişide tespit edilen kanserin türü itibariyle zamanında doğru tanı konulması durumunda da ortalama yaşam süresinin ve akıbetinin değişmesinin beklenmediği, patoloji uzmanı sanığın tanı eksikliği ile kişinin ölümü arasında illiyet bağı bulunmadığının belirtildiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172/1. maddesinde Cumhuriyet Savcısının soruşturma evresi sonunda , kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmemesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vereceğinin belirtildiği, madde kapsamında belirtilen yeterli şüphe oluşturacak delil kavramının ceza hukuku bakımından değerlendirme yetkisinin soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısında olduğu, dosya kapsamındaki veriler göz önünde bulundurulduğunda Cumhuriyet Savcılığı’nca yapılabilecek ve esasa etkili olacak başkaca bir araştırmanın bulunmadığı ve kusur durumuna ilişkin yapılan değerlendirme neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla,
…’in geçirdiği beyin tümörü operasyonunu takiben ölmesi ile neticelen olayda, her ne kadar dosya kapsamında bulunan Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi’nin 2018/349 karar numaralı mütalaasında “kişide tespit edilen kanserin türü itibariyle zamanında doğru tanı konulması durumunda da ortalama yaşam süresinin ve akıbetinin değişmesinin beklenmediği, patoloji uzmanı sanığın tanı eksikliği ile ölüm arasında illiyet bağı bulunmadığı” yönündeki tespite itibar edilerek sanık hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişse de kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporlarını değerlendirme yetkisinin davayı inceleyen hakime ait olduğu belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin kararın kanun yararına bozulması talep edilmişse de, soruşturma dosyası kapsamında bulunan Adli Tıp Kurumu 1. İhtiasa Dairesi’nin 2018/349 karar sayılı mütalaasındaki tespitler göz önünde bulundurularak meydana gelen ölüm ile şüphelinin eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16.02.2018 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı ile anılan karara ilişkin itirazın reddine dair Samsun 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 05.03.2018 tarihli kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, Samsun 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 05.03.2018 gün ve 2018/1149 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin CMK’nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 06/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.