Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/4903 E. 2018/11371 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4903
KARAR NO : 2018/11371
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Tehdit, kasten yaralama, özel hayatın gizliliğini ihlal
Kararlar-Hükümler : 1- Şikayetçi sanık …’nun sanık …’e yönelik tehdit suçundan dolayı TCK’nın 106/1-2, 52/2-4, CMK’nın 231/5. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar
2- Şikayetçi sanık …’nun sanık …’e yönelik kasten yaralama suçundan dolayı TCK’nın 86/2, 52/2-4, CMK’nın 231/5. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar
3- Şikayetçi sanık …’ın sanık …’e ve sanık …’in şikayetçi sanık …’a yönelik kasten yaralama suçlarından dolayı TCK’nın 86/2, 86/3-a, 29, 52/2-4. maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkumiyetlerine ilişkin hükümler
4- Sanık …’in şikayetçi sanıklar …’na ve …’a yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı beraatine ilişkin hüküm

Tehdit ve kasten yaralama suçlarından şikayetçi sanık … hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, şikayetçi sanık … müdafii tarafından, kasten yaralama suçundan sanık … ve şikayetçi sanık …’nın mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık … ve şikayetçi sanık … müdafii tarafından, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık …’in beraatine ilişkin hüküm, şikayetçi sanıklar …ve … müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Duruşmada katılma isteminde bulunmalarına rağmen bu konuda herhangi bir karar verilmeyen şikayetçiler … ile …’nın, CMK’nın 260. maddesi uyarınca katılma istemi hakkında karar verilmeyenler sıfatıyla kararı temyiz haklarının bulunduğu, sanık …’e yüklenen şikayetçi …’ya yönelik kasten yaralama ve şikayetçiler … ile …’ya yönelik özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından dolayı doğrudan zarar gördükleri anlaşılan ve hükümleri temyiz etmek suretiyle katılma iradelerini devam ettiren şikayetçiler … ile …’nın, CMK’nın 237/2. madde ve fıkrası uyarınca anılan suçlar açısından davaya katılmalarına karar verilerek yapılan incelemede:
İddianamedeki anlatım ve uygulanması istenen sevk maddelerine göre; sanık …’in katılan sanık …’e karşı kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla da dava açılmasına rağmen mahkemece bu suça ilişkin hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, dava konusu edilen bu eylemle ilgili olarak zamanaşımı süresi içinde bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.
A) Tehdit ve kasten yaralama suçlarından katılan sanık … hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara yönelik katılan sanık … müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, CMK’nın 231/12. madde ve fıkrası uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, aynı kanunun 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda merciide yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı, mahkemece kararın temyize değil, itiraza tabi olduğu gözetilip, katılan sanık … müdafiinin temyiz isteminin, itiraz mahiyetinde değerlendirilmesi için CMK’nın 264/2. madde ve fıkrası uyarınca dosyanın merciine gönderildiği ve Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.05.2016 tarihli, 2016/588 değişik iş sayılı kararıyla katılan sanık … müdafiinin itirazının reddine karar verildiği anlaşılmakla; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar açısından dosyanın incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
B) Kasten yaralama suçundan sanık … ile katılan sanık …’nın mahkumiyetlerine, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık …’in beraatine ilişkin hükümlere yönelik katılan sanık … müdafiinin ve kasten yaralama suçundan sanık …’in mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik sanık …’in temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Katılan sanık …’nın yokluğunda 23.03.2016 tarihinde verilen ve 18.04.2016 tarihinde bizzat kendisine tebliğ olunan hükümlerin, 13.07.2015 tarihli vekaletname ile vekil olarak tayin edildiği halde vekalet harcını 26.04.2016 tarihinde yatırıp, aynı tarihte vekaletnamesini dosyaya sunan katılan sanık … müdafiince 26.04.2016 tarihinde temyiz edildiği,
Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK’nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL’ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL dahil) adli para cezalarının 5320 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla;
Katılan sanık … müdafiinin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 310/1. madde ve fıkrasında öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra temyiz isteminde bulunması ve sanık …’in 23.03.2016 tarihinde doğrudan hükmedilen 1800 TL’den ibaret mahkumiyet hükmünü temyiz etmesi nedeniyle katılan sanık … müdafiinin ve sanık …’in temyiz istemlerinin 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca kısmen isteme uygun olarak REDDİNE,
C) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanık …’in beraatine ilişkin hükme yönelik katılan sanık … müdafiinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Katılan sanık … müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yapıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre, sanık … ile mağdur …’nın tarafı oldukları boşanma davasının devam ettiği ve adı geçenlerin uzun süredir fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, sanık …’in, eşi ile diğer mağdur … arasında ilişki olduğunu ispatlamak amacıyla, şapka ve maske takıp, onları takip ederek, kamuya açık alanlarda mağdurların yan yana fotoğraflarını çekmek suretiyle TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sürekli denetim ve gözetim altına alınan mağdurların gün içerisinde, niçin, nasıl, nerede, ne zaman görüştüklerini ve aralarındaki ilişkinin boyutunu ortaya çıkaran görüntülerinin, mağdurların özel yaşam alanı kapsamında yer alması nedeniyle sanık …’in sübut bulan eyleminden dolayı özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, “…kamusal alanda bu şekilde fotoğraf çekmenin özel hayatın gizliliği olarak değerlendirilemeyeceği…” biçimindeki, özel hayatı salt mekana indirgeyen ve yasal olmayan gerekçe ile sanık … hakkında beraat kararı verilmesi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
Hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, sanık … hakkında beraat hükmü kurulurken, uygulanan kanun ve maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırı hareket edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 28.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.