Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/4860 E. 2018/11059 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4860
KARAR NO : 2018/11059
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : Beraat

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, sanık … müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık … müdafiinin sanığın beraatine dair hükmün gerekçesine yönelik temyiz isteminde bulunmadığı, temyiz isteminin vekalet ücretine ilişkin olduğu tespit edilerek yapılan incelemede:
Sanık … ile 05.07.2012 tarihinde evlendiği resmi nikahlı eşi olan mağdur …’nun, 27.07.2012 tarihinde bir özel hastaneye gittikleri ve mağdurun kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olan diğer sanık Op. Dr…tarafından yapılan muayenesi sonunda kızlık zarının yırtık olduğu tespit edilip, ağrılı cinsel ilişki tanısı konularak, tedavi için önerilerde bulunulduğu, ilerleyen süreçte mağdur …’nun sanık … aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı 12.11.2013 tarihli boşanma davası açmasını müteakip, eşinin evlendiği tarihte bakire olmadığını iddia eden sanık …’ın, bu iddiasını delillendirmek ve boşanma davasına sunmak üzere diğer sanık …’dan belge istediği, sanık …’nın, talebi reddetmesine rağmen aşırı ısrar üzerine; “İlgili makama – … …, 27.07.2012 tarihinde hastanemize başvurmuş, yapılan jinekolojik muayenesinde (eşinin) (… …) kızlık zarının yırtık olduğu tespit edilmiştir. Hastanemize geldiklerinde 15 günlük evlilermiş.” biçiminde belge düzenleyip, 11.04.2014 tarihli bu belgeyi diğer sanık …’a verdiği, sanık …’ın da 11.04.2014 tarihli belgeyi 29.04.2014 tarihinde vekili aracılığıyla boşanma davasına sunduğu iddiasına konu olayda;
Sanık … tarafından düzenlenen ve kızlık zarındaki yırtılmanın eski ya da yeni tarihli olduğuna dair bir açıklama da içermeyen söz konusu belgedeki bilgilerin, mağdurun eşi tarafından bilindiği dikkate alındığında, mağdurun, eşi tarafından bilinmesini istemediği özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikteki bilgilerinin, sanık … tarafından, içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan eşinin bilgisine sunularak ifşa edildiği kabul edilemeyeceği gibi, iddiaya konu belgede yazılı olan bilgileri, gerektiğinde temin edebilecek olan mahkeme dışında, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanık …’ın, boşanma davasındaki iddialarını delillendirme amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığı da kabul edilemeyeceğinden, yerel mahkemece, sanıklara yüklenen fiillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanıklar hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.05.2013 tarihli ve 2013/11-87-245 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; vekalet ücreti kişisel hakka ilişkin olup, kişisel hakka ilişkin kanuna aykırılıkların Yargıtay tarafından bozma konusu yapılabilmesi için, hükmün karşı hak sahibi tarafından temyiz edilmiş olması gerekir. Bu nedenle, hakkında beraat kararı verilen ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … yararına, hazine aleyhine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, temyiz edenlerin sıfatına göre, bozma sebebi olarak kabul edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen maktu vekalet ücretinin, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … yerine katılan lehine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanık … hakkındaki hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının 2 numaralı paragrafının, “2- Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … yararına, hazine aleyhine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince Asliye Mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen 1.500,00 TL maktu vekalet ücreti tayin edilmesine,” ibareleri ile değiştirilmesi suretiyle, sanık … hakkındaki sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan beraat hükmünün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK, sanık … hakkındaki eleştiri dışında sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan beraat hükmünün ise DOĞRUDAN ONANMASINA, 21.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.