Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/4295 E. 2018/10605 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4295
KARAR NO : 2018/10605
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davanın kısmen kabulü ile 36.687,17 TL maddi, 150.000 TL
manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Davacı vekilinin yüzüne karşı 05/11/2015 tarihinde tefhim olunan kararın 1412 sayılı CMUK 310. maddesi gereğince 12/11/2015 tarihine kadar temyiz edilmesi gerekirken, 18/01/2016 tarihinde temyiz edildiği, hüküm tarihi itibariyle temyiz isteminin süresinde olmadığı anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca davacı vekilinin temyizinin isteme aykırı olarak REDDİNE,
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.05.2015 tarih, 2013/531 Esas – 2015/157 sayılı kararında da belirtildiği üzere 5271 sayılı CMK’nın “Tazminat isteyemeyecek kişiler” başlıklı 144/1-e. maddesinde ”Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar” hükmüne yer verilmiş, madde gerekçesinde “Adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suçu işlediğini veya suça katıldığını ifade ederek gözaltı veya tutuklamaya neden olmuş ise tazminat istemeye hak kazanmayacaktır.” açıklamasında bulunulmuştur. Buna göre, bir suç isnadıyla hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan kişi adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını beyan ederek şahsi kusuru ile gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olmuşsa artık bu kişi tazminat talebinde bulunamayacaktır. Bu kapsamda dava konusu somut olay açısından tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyası celp edilerek, davacının (sanığın) tüm aşamalardaki beyanları incelenip Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri de dosya içine alınarak davacının tazminat talep etme hakkının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b- Davacı ile ilgili tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri de dosya içine alınarak, tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin ilgili ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle davacının tutuklama ve tahliye tarihleri ile infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi sonrası bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
c-UYAP sistemi üzerinden yapılan araştırmada, davacı hakkında tutuklu kaldığı sürelere ilişkin mahsup kararı verildiğinin görülmesi karşısında, mahsup durumu tazminata engel oluşturmamakla birlikte, haklarında mahsup işlemi yapılmayan kişilerle tutukluluğu başka mahkumiyetinden mahsup edilenler arasındaki dengenin, hak ve nesafetin sağlanması gerektiği de göz önünde bulundurularak, davacının haksız tutuklu kaldığı sürenin kısmen veya tamamen mahsup edilip edilmediği araştırılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Maddi tazminatın, davacının tutuklu kaldığı döneme ilişkin net asgari ücret üzerinden hesaplanan ‘’35.546,07’’ TL yerine, hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak ‘’ 36.687,17’’ TL olarak tayin edilmesi suretiyle, davacı lehine fazla maddi tazminata hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.