Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2018/3901 E. 2018/10329 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3901
KARAR NO : 2018/10329
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm : TCK. 179/3-2, 62, 50/3, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay bozma ilamına uyulması ya da direnilmesi konusunda bir karar verilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulmuş ise de, mahkemenin bozma ilamı doğrultusunda işlem yapması nedeniyle bozma sonrası verilen hükmün bozmaya karşı eylemli uyma sonucu verilen hüküm olarak değerlendirilerek yapılan incelemede ;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın hakkında verilen para cezasını ödeyecek durumda olmadığına, aleyhine verilen kararın bozulması gerektiğine dair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bozma öncesi hükümde sanık hakkında neticeten 500,00 TL adli para cezası verildiği, hükmün yalnızca sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine sanık lehine bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılama sonucu sanığın bu kez 2.000,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle sanık aleyhine hüküm tesis edilerek CMUK’nun 326/son maddesinde düzenlenen aleyhe bozma yasağına muhalefet edilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre;
1-Sanık hakkında hükmedilen 3 ay 10 gün hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi esnasında, uygulama olanağı olmayan TCK’nın 50/3. uygulama maddesine hükümde yer verilmesi,
2- Sanığa verilen taksitli adli para cezasının, taksitlerinin hangi aralıkta ödeneceğinin belirlenmeyerek infazda tereddüte neden olunması ve taksitlerinden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceğinin ve ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceğinin ihtar edilmemesi suretiyle TCK’nın 52/4. maddesine aykırı hareket edilmesi,
3-5271 sayılı CMK’nın 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 231. maddesindeki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na ilişkin düzenlemenin sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek somut gerekçeler gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/02/2009 tarih, 2008/11 – 250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin) objektif koşulların varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, CMK’nın 231. maddesinin TCK’nın 50. maddesinden önce değerlendirilmesinde zorunluluk olduğu gözetilmeksizin, mahkemece, CMK’nın 231/6. maddesindeki koşullar seçenek yaptırımlardan sonra değerlendirilerek, “sonuç cezanın hapisten çevrilmiş adli para cezası olması nedeniyle” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.