Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2017/9946 E. 2019/7951 K. 02.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/9946
KARAR NO : 2019/7951
KARAR TARİHİ : 02.07.2019

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/1-2-b, 62, 51/1-3-7. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Romatem fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanelerinin başka bir şubesinde baş fizyoterapist olarak çalışan sanık olay günü aynı hastanenin Bursa Osmangazi de bulunan şubesinde eğitim amaçlı olarak bulunduğu sırada, aynı hastanede yatan hasta danışmanı olarak 3 aydır çalışan ve 25 yıldır omurilik felci nedeniyle tedavi gören ve kendisine fizik tedavi uygulanan katılanın, lokomat adı verilen ve hastaların yürümesine yardımcı olan robot üzerinde uygulamalı eğitim verilmek üzere kendisinin de rızasıyla lokomat cihazıyla yürütülmek üzere hastanenin rehabilitasyon salonuna alınıp cihaza bağlanmadan sedye üzerinde sanık tarafından muayene edildiği sırada katılanın sağ bacağını gerdirirken katılanın bacağından bir ses geldiği, katılanın bu şekilde lokomat cihazında bir süre yürütüldükten sonra fenalaşması ve dizinin şişmesiyle yumuşak doku zedelenmesi olduğu kanaatiyle buz uygulaması yapıldığı, ertesi gün ağrılarının geçmemesi üzerine çekilen grafi ve MR raporlarında sağ femur alt uç kırığı olduğu tespitiyle başka bir özel sağlık kuruluşunda operasyon geçirdiği anlaşılan olayda, sanığın kusur durumunun tespiti amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulunca düzenlenen 20.03.2015 tarihli raporda yazılı “23.07.2014 tarihinde 25 yıldır omurilik felçlisi olup lokomat cihaz uygulamasından önce fizyoterapist tarafından muayene edildiği, sağ femurda kırık meydana geldiğinin iddia edildiği, lokomat uygulandığı, uygulama sonrasında sağ dizde ağrı ve şişlik geliştiği, kırık nedeni ile öpere edildiği bildirilen 1964 doğumlu …’a ait adli ve tıbbi belgelerin değerlendirilmesinde;
Omurilik felci tanısı ile lokomat uygulamasının endikasyonunun bulunduğu, kişinin 25 yıllık hastalık öyküsü olduğu göz önünde bulundurulduğunda oldukça kırılgan ve hassas olan kemik yapısı nedeniyle zorlayıcı muayenelerden kaçınılmasının gerektiği, kişinin ve tanık fizyoterapistin ifadesine dayanılarak ilgili fizyoterapist tarafından yapılan muayene sırasında kişide kemik kırığının meydana geldiği, uygun posturde ve fizyoterapist eşliğinde uygulanan lokomat ile kemik kırığının meydana gelmeyeceği, kişinin şikayetleri gözönünde bulundurularak radyolojik incelemenin yapılmadığı, sadece muayene edildiği ve buz tatbikinin uygulandığı anlaşıldığından, hekim gözetimsiz muayene yapan ve uzun süreli hastalık öyküsü olan kişide muayene sonrası kırık olma ihtimali düşünülmeyerek ileri tetkik yaptırmayan fizyoterapist …’in bu yönden kusurlu olduğu oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklindeki görüşün oluşa uygun olduğunun; dolayısıyla mahkemenin kabul ve takdiriyle hükmedilen ceza mitarında isabetsizlik bulunmadığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki “sanığın mesleğini icrası nedeniyle kişiden kişiye değişen özellikler ve kemik yapısı nedeniyle meydana gelen sonuçtan sorumlu tutulamayacağı, mesleğinin ve yapılan işlemlerin komplikasyonları olduğuna dair Adli Tıp Kurumunun doktorlar hakkında çokça görüşü bulunduğu, bu nedenle Adli Tıp Kurumu 2’nci İhtisas Kurulundan alınan görüşün hükme dayanak yapılamayacağı, Adli Tıp Genel Kurulundan olaya ve oluşa uygun durumu tartışan gerekçeli rapor alınmaksızın eksik ve hatalı rapora dayalı hüküm kurulması” gerekçesiyle bozma öneren görüşe, yine aynı gerekçeyle cezanın fazla olduğundan bahisle bozma öneren (1) numaralı görüşe ve TCK’nın 53/6. maddesinindeki hak yoksunluğunun uygulanmasının mahkemenin takdirinde olduğundan, talep edildiği halde değerlendirme yapılmadığından bahisle bozma öneren (2) numaralı görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin kusura ve eksik incelemeye yönelik yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-TCK’nın 51/3. maddesinde denetim süresinin hükmedilen hapis cezasından az olamayacağının hüküm altına alınmasına rağmen sanık hakkındaki denetim süresinin hükmedilen hapis cezasından az olarak 1 yıl şeklinde belirlenmesi,
2-Sanık hakkında tayin edilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilirken, 5237 sayılı TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği takdirde, cezasının infaz edilmiş sayılacağının kararda belirtilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 1 ile numaralandırılan bölümünün 6. fıkrasındaki “1 yıl” ibaresinin “1 yıl 3 ay” şeklinde değiştirilmek ve yine aynı bölümdeki 7. fıkranın sonuna “TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği takdirde, cezanın infaz edilmiş sayılacağının sanığa bildirilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.