Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2017/8554 E. 2019/5286 K. 18.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/8554
KARAR NO : 2019/5286
KARAR TARİHİ : 18.04.2019

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/1, 89/2-d, 51/1-3-6. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin eksik inceleme yapıldığına, kusura ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dosyada mevcut ve temyiz aşamasında verildiği anlaşılan ancak tarihi okunmayan vekaletname fotokopisinden sanığın “39. Mknz. P. Tüm. 39. Topçu A. Türkeli Lefkoşa/Kıbrıs adresinde askerlik yaptığı, bu haliyle yargılama aşamasında ve karar tarihinde de asker olup olmadığı hususunda tereddüt oluşmakla, bu hususta mahkemesince araştırma yapıldıktan sonra sanığın karar tarihinde asker olduğunun anlaşılması karşısında, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun 5530 sayılı Kanunun 7. maddesi ile değişik 20/1. maddesinde yer alan “Er ve erbaşlar ile yedek subayların askere girmeden veya silah altına çağrılmadan önce işledikleri yukarı haddi iki yıla kadar hapis cezasını gerektiren suçlara ait davalarda soruşturma ve kovuşturma işlemleri askerliklerini bitirmelerine kadar geri bırakılır.” hükmü uyarınca, sanık hakkındaki kovuşturma işlemlerinin askerliğinin bitimine kadar geri bırakılması gerektiği gözetilmeden, savunma hakkı kısıtlanarak, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1- Soruşturma aşamasında uzlaşma işleminin yapılmadığı, yargılama aşamasında eksikliğin fark edilip sanık ve katılana uzlaşmak isteyip istemediklerinin sorulması üzerine uzlaşmak istedikleri yönündeki beyanları üzerine mahkemece bilirkişi tayin edildiği, uzlaştırmacı olarak görevlendirilen zabıt katibi …. tarafından sanık ve katılanın dosyada belirtilen cep telefonu numaralarından arandığı ancak sanığın uzlaşma görüşmelerine katılmasına rağmen katılanın görüşmeye katılmadığı, aranmasına rağmen de telefona cevap vermediği, geri dönüş de yapmadığı için uzlaşmanın sağlanamadığına dair 06.04.2015 tarihli tutanak tutulduğu, Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte uzlaştırma görüşmelerine davetin ne şekilde yapılacağına dair bir düzenleme bulunmamakla birlikte uzlaşma teklifine ilişkin 8. maddenin 4. bendinde “uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı, telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez” şeklinde aynı yönetmeliğin 9. maddesinde uzlaşma teklifinin tebligat ve istinabe yoluyla yapılabileceği düzenlenirken, 11. maddede adreste bulunmamanın hüküm ve sonuçlarını düzenleyen kısımda “resmi mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da adresin belirlenememesi gibi bir başka nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanuni temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır” hükmünün uzlaştırma görüşmelerine davet hakkında da kıyasen uygulanması gerektiği, taraflara yalnızca telefonla ulaşılamamasının uzlaşmaktan vazgeçme sayılamayacağı, uzlaşma görüşmemelerine katılmamaları halinde uzlaşmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına dair ihtaratı içeren tebligatla uzlaşma görüşmelerine davet edilmeleri gerektiği, yapılan uzlaşma işleminin usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla, mahkemece 5271 sayılı CMK’nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaşma hükümleri uygulanıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi,
2-CMK’nın “Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinin 1-d bendinde “Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanakların” gerekçede gösterilmesi gerektiği düzenlemesine yer verilmiş olmasına rağmen, lehe hüküm talebi bulunan sanık hakkında, TCK’nın 50. maddesindeki seçenek yaptırımların sanık hakkında uygulanıp uygulanmaması hususunun kararda tartışılmaması,
3-5237 sayılı TCK’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceğinin düzenlendiği, madde uyarınca bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için o mesleğin ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerektiği, trafik kazasına sebebiyet veren sanık hakkında sadece ehliyetin geri alınmasına ilişkin tedbirin uygulanabileceği gözetilmeden, sanığın sürücü belgesinin 3 ay süreyle geri alınmasının yanı sıra 3 ay süreyle de meslekten menine karar verilmesi,
4- Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 51/7 maddesi uyarınca denetim süresi içinde sanığın kasıtlı bir suç işlemesi halinde cezanın kısmen veya tamamen infazına karar verilirken uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
5- Cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği taktirde cezanın infaz edilmiş sayılacağının kararda belirtilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.