Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2017/7456 E. 2020/7247 K. 17.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/7456
KARAR NO : 2020/7247
KARAR TARİHİ : 17.12.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Sanıklar …, ….. hakkında; CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat, sanık … hakkında;
2863 sayılı Kanunun 65, TCK’nın 62/1, 51/1-3-7-8, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık …’in mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii, sanıklar …, …, …, …’nın beraatine ilişkin hüküm katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Katılan vekilinin sanıklar … ve … hakkındaki beraat kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
UYAP sisteminden temin edilen nüfus kayıt örneğinde sanık …’nın 20/05/2015, sanık …’in 23/08/2017 tarihinde temyiz aşamasında öldüklerinin tespit edilmiş olması karşısında, sanıklar hakkında açılan kamu davalarının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA;
2- Katılan vekilinin sanık … hakkındaki beraat kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Sanık hakkında mülkiyeti hazineye ait 1. derece arkeolojik sit alanında bulunan taşınmazda zeytin ağacı dikmek ve tarımsal faaliyette bulunmak suretiyle sit alanına fiziki müdahalede bulunduğu iddasıyla açılan kamu davasında; sanığın savunmasında sözkonusu hazine arazisi üzerine babasının 1970 – 1973 yılları arasında zeytin diktiğini, o öldükten sonra da kendisine ve kardeşi …’e kaldığını, kendisinin zeytin ağacı dikmediğini belirttiği, fen, arkeolog ve ziraat mühendisi eşliğinde mahallinde 11.12.2013 tarihinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında, sanığın kullanımında olduğu iddia edilen (D) harfiyle gösterilen yerde zeytin ağaçlarının kök kısımlarının yaklaşık 100 ile 70 yıl önce dikildiği ve aşı kısımlarının ise 80-40 yıl önce aşılandığının belirtildiği, bu itibarla suç tarihinin 1973 kabul edilmesi gerektiği dikkate alınarak;
Sanığa isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, anılan suç 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi yollamasıyla lehe neticeler doğuran (mülga) 765 sayılı TCK’nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu süre 104/2 maddesi uyarınca en fazla yarı oranında uzayacağından, suç tarihi olan 1973 tarihinden itibaren 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımı inceleme tarihinden önce gerçekleşmiş ve 5271 sayılı CMK’nın 223/9. maddesindeki şartların da oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, hükmün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 765 sayılı TCK’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince kamu davasının isteme uygun olarak DÜŞMESİNE;
3- Katılan vekilinin sanık … hakkındaki beraat kararına yönelik temyiz isteminin incelenmesinde ise;
Sanık hakkında mülkiyeti hazineye ait 1. derece arkeolojik sit alanında bulunan taşınmazda zeytin ağacı dikmek ve tarımsal faaliyette bulunmak suretiyle sit alanına fiziki müdahalede bulunduğu iddasıyla açılan kamu davasında; 09.05.2012 tarihinde kurul uzmanlarınca yerinde yapılan incelemede Aydın İli, Didim İlçesi, Fevzi paşa mahallesi, Atanajdere mevkiinde bulunan ve tapunun 102 ada, 6 parsel numarasında kayıtlı, mülkiyeti hazineye ait, 1. derece arkeolojik sit alanında yer alan taşınmaz üzerinde çeşitli türlerde ağaç dikimi yapıldığı, bazı bölümlerde ise tarla şeklinde kullanıldığının tespit edilmesi üzerine Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 11.05.2012 tarih 654 sayılı kararı ile ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, dava konusu taşınmazın İzmir II nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 03.02.1988 tarih ve 67 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildiği ve tescile ilişkin kararın mahallinde ilan edildiğine dair ilan tutanaklarının dosya kapsamında yer aldığı, ayrıca dava konusu taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olması nedeniyle eylemin hukuka aykırı bir zeminde gerçekleştiği dikkate alınarak sanığın fiziki müdahalede bulunduğu yerin sit alanı içerisinde kaldığını bildiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu, sanığın savunmasında dava konusu yere babasının arpa buğday ektiğini, o öldükten sonra da 2011 – 2012 yıllarında kendisinin ekip biçtiğini kabul ettiği ve herhangi bir zeytin ağacı dikmediğini, kimin diktiğini bilmediğini beyan ettiği, fen, arkeolog ve ziraat mühendisi eşliğinde mahallinde 11.12.2013 tarihinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında, sanığın kullanımında olan (C) harfiyle gösterilen yerde 2013 yılı içerisinde buğday ekilmiş olduğu ve tarımsal faaaliyetin düzenli olarak yapıldığının, söz konusu alanda herhangi bir kültür ve tabiat varlığına zarar verilmediğinin ancak sit alanına fiziki müdahalede bulunulduğunun belirtildiği dikkate alınarak sanığın 1. derece arkelojik sit alanında yer alan taşınmazda tarımsal faaliyet yapmak suretiyle izinsiz fiziki müdahalede bulunduğu anlaşılmakla;
Dava konusu yerde yeniden mahkemece arkeolog bilirkişilerin katılımı ile keşif icra edilerek, sanığın eylemi neticesinde sit alanının zarar görüp görmediği araştırılarak zararın varlığı halinde, 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca, zarara neden olmayan fiziki müdahale niteliğinde olduğunun tespiti halinde ise taşınmazın bulunduğu yerin bağlı olduğu idari birimin (belediye – il özel idaresi-büyükşehir belediyesi) bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunup bulunmadığı araştırılarak, anılan büronun varlığı halinde 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4. maddesi; yokluğu halinde ise aynı Kanunun 65/1-2.cümlesi uyarınca sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
4- Sanık … müdafinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık hakkında mülkiyeti hazineye ait 1. derece arkeolojik sit alanında bulunan taşınmazda zeytin ağacı dikmek ve tarımsal faaliyette bulunmak suretiyle sit alanına fiziki müdahalede bulunduğu iddasıyla açılan kamu davasında; 09.05.2012 tarihinde kurul uzmanlarınca yerinde yapılan incelemede Aydın İli, Didim İlçesi, Fevzi paşa mahallesi, Atanajdere mevkiinde bulunan ve tapunun 102 ada, 6 parsel numarasında kayıtlı, mülkiyeti hazineye ait, 1. derece arkeolojik sit alanında yer alan taşınmaz üzerinde çeşitli türlerde ağaç dikimi yapıldığı, bazı bölümlerde ise tarla şeklinde kullanıldığının tespit edilmesi üzerine Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 11.05.2012 tarih 654 sayılı kararı ile ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, dava konusu taşınmazın İzmir II nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 03.02.1988 tarih ve 67 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildiği ve tescile ilişkin kararın mahallinde ilan edildiğine dair ilan tutanaklarının dosya kapsamında yer aldığı, ayrıca dava konusu taşınmazın mülkiyetinin Hazineye ait olması nedeniyle eylemin hukuka aykırı bir zeminde gerçekleştiği dikkate alınarak sanığın fiziki müdahalede bulunduğu yerin sit alanı içerisinde kaldığını bildiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu, sanığın 09.07.2013 tarihli savunmasında kendisinin 2 sene önce hazine arazisine zeytin diktiğini belirttiği, fen, arkeolog ve ziraat mühendisi eşliğinde mahallinde 11.12.2013 tarihinde yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında, sanığın kullanımında olan (K) harfiyle gösterilen yerde yaklaşık 1-3 yıl önce 6×6 m aralıklarla zeytin fidanlarının dikiminin yapıldığının, söz konusu alanda herhangi bir kültür ve tabiat varlığına zarar verilmediğinin ancak sit alanına fiziki müdahalede bulunulduğunun belirtildiği dikkate alınarak sanığın 1. derece arkelojik sit alanında yer alan taşınmazda zeytin ağacı dikmek suretiyle izinsiz fiziki müdahalede bulunduğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna dair sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dava konusu yerde yeniden mahkemece arkeolog bilirkişilerin katılımı ile keşif icra edilerek, sanığın eylemi neticesinde sit alanının zarar görüp görmediği araştırılarak zararın varlığı halinde, 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca, zarara neden olmayan fiziki müdahale niteliğinde olduğunun tespiti halinde ise taşınmazın bulunduğu yerin bağlı olduğu idari birimin (belediye – il özel idaresi-büyükşehir belediyesi) bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunup bulunmadığı araştırılarak, anılan büronun varlığı halinde 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4. maddesi; yokluğu halinde ise aynı Kanunun 65/1-2.cümlesi uyarınca sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de;
1- TCK’nın 52/4. maddesi gereğince ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrileceği ihtarının yapılmamış olması,
2- T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle, iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 17/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.