Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2017/11589 E. 2019/5235 K. 17.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/11589
KARAR NO : 2019/5235
KARAR TARİHİ : 17.04.2019

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanan TCK’nın 85/1, 62, 50/1-a, 52/2-4, 53/6. maddeleri gereğince mahkûmiyet

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Taksirle öldürme suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 85/1, 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tâbi tutulmasına dair Beyşehir Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2011 tarihli ve 2010/437 esas, 2011/127 karar sayılı kararını müteakip sanığın denetim süresi içerisinde 20/06/2014 tarihinde cinsel taciz suçunu işlediği ve Beyşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin bu suçtan sanığın mahkumiyetine karar verdiği ve hükmün 24/02/2015 tarihinde kesinleştiği ve ihbar üzerine dosya yeniden ele alınarak önceki hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına dair Beyşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/06/2015 tarihli ve 2015/254 esas, 2015/388 karar sayılı ilamını kapsayan dosya incelendi;
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin bir nedene dayanmayan sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
1- Sanık hakkında hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezasının TCK’nın 49/2. maddesi uyarınca kısa süreli olmaması nedeniyle, hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, hürriyeti bağlayıcı cezayı adli para cezasına çevirmenin yasal dayanağını oluşturan TCK’nın 50/4. maddesinin gösterilmemesi
2-5237 sayılı TCK’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlendiği; sanık hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmasına karar verilirken, yargılamaya konu kazayı idaresindeki motosiklet ile yaptığı gözetilmeden, ilgili madde hükmünün amacına aykırı şekilde sanığa ait “B sınıfı” sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının 5. bendinde yer alan “TCK’nın 50/1-a maddesi” ibaresinin “TCK’nın 50/4-1.a maddesi gereğince” şeklinde değiştirilmesi ile sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hükmün 3. bendinin bütün olarak hükümden çıkarılması ile sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17/04/2019 tarihinde sürücü belgesinin geri alınması hususunda oyçokluğu, diğer hususlarda oybirliği ile karar verildi.

Muhalefet Şerhi;

TCK’nın 53/6. maddesi; failin muayyen bir mesleğin veya sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak taksirli bir suç işlemesi halinde, onun bu mesleği veya sanatı yerine getirmesi belirli bir süre için, yine failin trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak taksirli bir suç işlemesi hâlinde, onun sürücü belgesinin belirli bir süre için geri alınmasına karar verilebileceğini, hüküm altına almaktadır.
TCK’nın 53/6. maddesindeki hak yoksunluğunun tatbik edilebilmesi için taksirli bir suçun işlenmiş olması şarttır. Ayrıca bu maddeye göre hak yoksunluğuna hükmetmenin hâkimin takdirine bağlı olduğu da madde metninden açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla maddedeki bütün şartlar mevcut olsa bile hâkimin burada sayılan hak yoksunluklarına hükmetmek mecburiyeti yoktur.
TCK’nın 53/6. maddesine göre 3 aydan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere hak yoksunluğuna hükmedilebilecektir. Bu süre; taksirin yoğunluğuna ve zararın ağırlığına göre tespit edilecektir.
Bu kısa açıklamadan sonra olayımızda; motosiklet kullanan sanık hakkında taksirle öldürme suçundan TCK’nın 85/2, 53/6. maddeleri gereğince tecziyesi için kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde sanığın 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve TCK’nın 53/6. maddesi gereğince otomobil, kamyonet vb araçları kullanmaya ilişkin (B) sınıfı sürücü belgesinin 3 ay süreyle geri alınmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Olayımızda tartışılan husus, sanığın sürücü belgesinin yasada zikredilen süre ile geçici olarak alınmasına yöneliktir. Burada, sanığın sürücü belgesinin alınmasına hükmedilmiş olmasına rağmen sanığın birden fazla sınıfa ait sürücü belgesi var ise hangi sınıfa ait sürücü belgesinin geri alınmasına karar verileceği sorunuyla karşılaşılmaktadır.
Dairemizin çoğunluk görüşüne göre; sanığın birden fazla sınıfa ait sürücü belgesi var ise sanık hangi aracı kullanırken taksirli suç işlemiş ise o sınıfa ait ehliyetin alınması yönündedir.
Kanun koyucu Ceza Kanununda bir takım tedbirlerin uygulanmasını isterken maksadı, kuralları ihlal ederek (olayımızda, trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık) kamu düzenini bozanların belli bir süreyle sınırlı da olsa suça konu işi yapmasına engel olmaktır. Burada korunmak istenen kamunun güvenliği olup, sanığında cezanın caydırıcılığı ilkesinden hareketle ıslah olmasının sağlanmasıdır.
Kanun koyucu sanığın sürücü belgesine el koyma tedbirinin tatbikinde hakime geniş bir takdir hakkı tanıyarak inisiyatifi tamamen ona bırakmıştır. Hakim suç işleyen sanığın ıslah olduğunu ve taksirli suçu bir daha işlemeyeceği kanaatine varmış ise bu tedbiri hiç uygulamama ancak hakim sanığın yeterince ıslah olmadığı veya bu suçu bir daha işlemeyeceğine kanaat getirmemiş ise TCK’nın 53/6. maddesindeki zikredilen sürücü belgesinin geçici bir süre (3 aydan 3 yıla) alınmasına karar verebilecektir.
Amaç kişinin ıslah olması ve bir sürede olsa araç kullanmaktan sanığı men ederek trafik güvenliğini doğal olarak da kamunun güvenliğini sağlamaktır.
Dairemizin çoğunluk görüşü gibi düşündüğümüzde, binek otomobil ile trafik kurallarını ihlal ederek suç işleyen kişi motosiklet kullanarak, motosiklet kullanırken kuralları ihlal eden kişi binek otomobil hatta ağır vasıta kullanarak, ağır vasıta ile kuralları ihlal eden sanık otomobil ve motosiklet kullanarak, hatta ağır vasıta (kamyon) ile kuralları ihlal eden otobüs kullanarak trafikte kalmaya devam edecektir.
Oysa asıl amaç kuralları ihlal ederek taksirli suç işleyen sanığın trafikten alıkonulması, trafik kurallarına uyulmamasının ciddi yaptırımları olduğunun sanığa hatırlatılmasıdır. Aksi halde trafikte araç kullanmaya devam eden sanığın verilen cezadan yeterince etkilenmesi de söz konusu olmayacak, kuralları ihlal etmeye devam edecektir. Bu da kanun koyucunun sanığın ıslahı ve kamunun güvenliğini sağlamaya yönelik amacına uygun olmayacaktır.
Bu nedenlerle; taksirle öldürme ya da yaralama suçlarında hakim TCK’nın 53/6. maddesi gereğince sanığın sürücü belgesinin geçici süreyle alınmasına karar vermiş ise burada hakimin amacının, sanığın trafiğe herhangi bir vasıta ile çıkmasının sakıncalı olduğu, trafiğe çıkmasına izin verilirse trafik kuralları yine ihlal edebileceği yönünde kanaate ulaşması olduğunun kabulünün kanunun ruhuna ve ulaşılmak istenen amaca daha uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Sanığın tedbir süresince araç kullanmasını (trafiğe çıkmayan iş makineleri hariç) engelleyecek biçimde tüm sınıflara ait sürücü belgesinin alınarak trafikte araç kullanmasının engellenmesi gerekirken, sadece taksirli suçu işlediği sınıfa ait sürücü belgesinin alınmasının yerinde olmadığı, hatta olayımızda motosiklet ile kaza yapan sanığın motosiklet ehliyeti olmaması nedeniyle mevcut (B) sınıfı sürücü belgesini bile kaybetmeyip araç kullanmaya devam edecek olmasının kanun koyucunun amacına aykırılık oluşturduğu düşünülmüştür.
Bu itibarla; Dairemiz ilamının (2) numaralı bölümündeki bozma gerekçesinin yerinde olmadığı görüşüyle sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyoruz.