Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2017/11356 E. 2020/7508 K. 24.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/11356
KARAR NO : 2020/7508
KARAR TARİHİ : 24.12.2020

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca ayrı ayrı beraat

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm katılan vekili ve şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin temyiz istemi davaya katılma talebi olarak değerlendirilmiş olup, müşteki kurumun 5271 sayılı CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verilmek suretiyle yapılan incelemede;
1- Katılan … vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
“Mağdur” kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında, “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65-69, 22/10/2002 gün ve 234-366, 04/07/2006 gün ve 127-180, 03/05/2011 gün ve 155-80, 21/02/2012 gün ve 279-55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında, “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41-54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edildiği anlaşılmakla;
17/08/2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, doğal sit alanlarında izinsiz gerçekleştirilen müdahaleler nedeniyle açılan davalara katılma hakkı Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait olduğundan, mahkemece katılan olarak kabul edilen Beykoz Belediye Başkanlığının sanıklar hakkında tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmaması karşısında, katılan … vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
2-Katılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekili ile sanık … müdafinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete’de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen “maliklere tebliğ” usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete’de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;
Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli doğal sit alanı içerisindeki taşınmazın üzerine izinsiz inşaat yaptığı iddiasıyla sanıklar hakkında dava açılmış ise de, anılan tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmediği gibi, suça konu taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde de tescile ilişkin şerh bulunmadığı, davaya konu taşınmazın hazineye ait veya devletin hüküm ve tasarrufundaki taşınmazlardan olmadığı da dikkate alındığında eylemin hukuka aykırı bir zeminde gerçekleştirilmediği, bir diğer ifadeyle taşınmaza yönelik kullanımı hukuka uygun olan sanıkların, bölgenin niteliğini bilmediğine dair savunmalarının aksine delil mevcut olmadığından, mahkemece tesis edilen beraat hükmünde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla;
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, sanıklar hakkındaki beraat kararının hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hükme, “Kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.500 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine” cümlesinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.