Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2017/11295 E. 2019/8363 K. 10.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/11295
KARAR NO : 2019/8363
KARAR TARİHİ : 10.07.2019

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/1-2-4, 62, 50, 52. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetin ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesine yönelik uygulama bozma nedeni yapılmayarak, tebliğnamedeki düzeltilerek onama görüşüne iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
02/11/2013 günü saat 13:15 sıralarında Güzelbahçe Stadyumunda katılanların dayandıkları, misafir takım tribününün çatısını destekleyen ve sallanmasını engelleyen demirin kaynak kısmından kırılması sonucu, katılanlardan biri basit, diğerinin ise yaşamını tehlikeye sokan hayat fonksiyonlarına dördüncü derece etkili kırık oluşacak biçimde yaralanmasıyla sonuçlanan olayda;
Güzelbahçe futbol sahasına sporcu soyunma odası ve 200 kişilik çelik çatılı portatif tribün yapılması işinin sanığın yetkilisi olduğu Yudem Limited Şirketi tarafından 2007 yılında üstlenildiği, yapım işleri geçici kabul tutanağının incelenmesinden, 12.11.2007 tarihinde işin kusursuz ve noksansız tamamlanmış olarak 148 seyirci kapasiteli iki adet kapalı çelik tribünün teslim alındığının belirtildiği, 52 koltuk sayılı tribün ile ilgili belirleme yapılmadığı; sanığın ise alınan beyanlarında yapımını üstlendiği tribünün sahadaki farklı tribünler olduğunu, olayın gerçekleştiği tribünün ise yapımını üstlenmediğini, o kısmı belediyenin kendisinin yaptığını eskiden olan hazır tribünü kendisine getirdiklerini kendisinin ise tribünün montajını yaptığını, kaynakla ilgili birşey yapmadığını savunduğu, 03.06.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda tribünlerin topyekün bütün halinde kaynaklı vaziyette getirilemeyeceğinin aşikar olup Belediye deposundan getirilmiş mevcut malzemelerin birleştirilerek gerektiğinde kaynak yapılarak montajının yapıldığı kanaatinin ortaya çıktığını, hiç kaynak işi yapılmamış olsa bile montaj ettiği tribünün sağlam ve kullanılabilir bir şekilde teslim edilmesi gerektiği, inşaat firması olarak tribünün montajında gerekli özenin gösterilmeyip kontrollerin tam yapılmadığı ve işin güvenliksiz olarak yapıldığı belirtilerek sanığa asli kusur verilmiş ve mahkemece de kabul edilmiş ise de;
Olay yeri inceleme raporunda demir korkuluğun kaynak yerinin paslanma ve çürüme sonucu kaynak bölgesinden tamamen kırılmış olduğunun belirtildiği, kazanın gerçekleştiği tribünün yapım ve montaj tarihinin dosya içeriğinde mevcut olmadığı, diğer 148 koltuğun teslim tarihinin 2007 yılı olduğu, dava konusu olayın ise 2013 yılında gerçekleştiği göz önüne alındığında, öncelikle kazanın yapım ve montajdan kaynaklanan bir sebep ile mi yoksa aradan geçen süreçteki bakım ve onarım eksikliğinden mi kaynaklandığının tespit edilmesi, sonrasında ise tribündeki korkulukların bakım onarım ve denetimiyle görevlendirilmiş olan sorumluların kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi ve önceki raporlarda irdelenecek şekilde kusur durumu ve sorumlu görevlilerin tespitine esas olmak üzere üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak, alınacak raporda sanıktan başka görevlilere kusur atfedilmesi halinde haklarında suç duyurusunda bulunulması, iddianame tanzim edilmesi halinde dosyaların birleştirilerek yargılamaya devam edilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre ise:
Hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gösterilmemesi suretiyle TCK’nın 52/3. maddesine aykırı hareket edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10.07.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.