Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2017/1006 E. 2017/3600 K. 27.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/1006
KARAR NO : 2017/3600
KARAR TARİHİ : 27.04.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm : CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince Beraat

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda yüklenen suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 100 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği, dosya kapsamında sanığın tek bir eylemi ile taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının oluştuğu, taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ise tehlike suçu olduğu, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken suçlar için Kanun’da öngörülen cezaların ağırlığı değil, zarar-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olması halinde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, şayet taksirle yaralama suçu uzlaşma ile ortadan kalkar ise yine trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden karar verilmesi gerektiği, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi veya şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmaması halinde ise TCK.’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının gerektiği, bu açıklamalar ışığında somut olayda doktor raporuna göre 1,02 promil alkollü halde araç kullanırken asli ve tam kusurlu şekilde bir kişinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanmasına sebebiyet veren sanık yönünden yaralanmanın niteliğine göre taksirle yaralama suçunun takibinin bilinçli taksir halinde dahi TCK’nın 89/5. maddesi uyarınca şikayete bağlı olduğu, mağdurun şikayetçi olmaması nedeniyle taksirle yaralama suçundan sanığın cezalandırılmasının mümkün olmaması karşısında, belli seviyenin üstünde alkollü olduğu tespit edilen sanığın, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve dolayısıyla trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde, beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 27/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.