Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2016/810 E. 2017/4211 K. 23.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/810
KARAR NO : 2017/4211
KARAR TARİHİ : 23.05.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, taksirle yaralama
Hüküm : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden- Ceza verilmesine yer olmadığına,
Taksirle yaralama suçu yönünden- TCK’nın 89/1, 89/2-b- e, 22/3, 62, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar ile taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın 138 promil alkollü olarak sevk ve idare ettiği araçla yaralamalı trafik kazasına neden olması eyleminde trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarının oluştuğu; ancak, TCK’nın “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, anılan maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayda ise bir kişinin yaralanmış olması nedeniyle zarar suçunun oluştuğu, tehlike suçunun meydana gelen netice ile zarar suçuna dönüşmüş olması karşısında, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima hükümleri uyarınca Trafik Güvenliğini Kasten Tehlikeye Sokmak suçundan sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine, katılan vekilinin ise lehe olan hükümlerin uygulanmaması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 13.08.2012 günü saat 01:30 sıralarında 138 promil alkollü olduğu tespit edilen sanık sürücü …’ın yönetimindeki otomobil ile yerleşim yeri içinde, 10.5 metre genişliğinde, aydınlatmanın olduğu, tek yönlü, düz, kuru, eğimsiz, asfalt kaplama yolda seyir halinde iken, otoban köprüsünü yaklaşık 200m geçtikten sonra orta şeritten en sağ şeride kontrolsüz şekilde geçmek istediği esnada otomobilinin sağ ayna, sağ ön çamurluk ve far kısımlarıyla; aynı istikamette ve en sağ şeritte seyir halinde bulunan katılan sürücü … idaresindeki motosikletin motosiklet sürücüsünün seyir şeridinde çarpışması sonucu katılanın hayati tehlikeye, 6. derece kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığı ve sanığın tam kusurlu kabul edildiği somut olayda, sanığın kusur durumu ile yaralanmanın niteliği gözetilerek sanık hakkında adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca alt sınırdan daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması;
2- Sanık hakkında tayin edilen temel cezanın bilinçli taksirle artırılması sırasında, bilinçli taksir oluşturan ihlalin yalnızca alkollü araç kullanmaktan ibaret bulunduğu gözetilerek, TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca temel cezanın 1/3 oranı yerine, 1/2 oranında artırılarak fazla ceza tayini,
3- Sanığın eylemi neticesinde, mağdurun hayati tehlikeye ve kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığı olayda, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulurken, 5237 sayılı TCK’nın 61/2. maddesi gereğince temel cezadan önce bilinçli taksir nedeniyle artırım yapılması gerekirken, hataya düşülerek 5237 satılı TCK’nın 89/2-b-e maddesi gereğince artırım yapıldıktan sonra, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık hakkında tayin edilen adli para cezasının taksitlerinden birinin zamanında ödenmemesi halinde, geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği ihtaratı ile yetinilmesi gerekirken, infazı kısıtlar biçimde “taksitlerden birisinin süresinde ödenmemesi halinde tamamının tahsil edilmesine ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine” karar verilmesi
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.