YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/7695
KARAR NO : 2017/3044
KARAR TARİHİ : 11.04.2017
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 25.02.2015
Suç : Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma
Hüküm : Beraat
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir nedenle “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 1,00 promilden yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin, bilimsel olarak kabulü gerektiği, kaldı ki; olaydan önce, 11/06/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanuun’un “1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.” şeklindeki 48/6. maddesine göre 1,00 promilin üzerinde alkol veya uyuşturucu madde alınması sonrası araç kullanılmasının atılı suçun oluşması için yeterli olduğu anlaşılmakla;
1-İncelenen dosyada; olay gecesi aracı ile seyir halinde iken durdurulan sanığın yapılan alkol ölçümünde 1.53 promil alkollü olduğunun anlaşılması karşısında, olay anında 1.00 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sanığın, güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği ve dolayısıyla atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği halde, beraatine karar verilmesi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.11.2007 tarih ve 248/251 sayılı kararı ile uyum gösteren Genel Kurul ve Daire kararlarında açıklandığı üzere; mahkemeye gelmemiş sanık hakkında duruşma yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnalarından biri olarak öngörülen ve 1412 sayılı CMUK’un 223/son maddesine paralel bir hüküm içeren 5271 sayılı CMK’nın 193/2. maddesinin ilk bakışta eylemin suç oluşturmayacağı ve derhal beraat kararı verilebilecek hallerle sınırlı olarak uygulanabileceği, “İddianamede tarif edildiği şekli ile fiilin suç teşkil etmemesi ve fiilin suç olmaktan çıkarılması halleri” dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması alınmadan beraat kararı verilemeyeceği gözetilmeden, derhal beraat kararı verilmesi gereken bir durum bulunmadığı halde, CMK’nın 193/son maddesine yanlış anlam verilerek, aynı Kanun’un 191 ve 147. maddeleri gereğince sanığın sorgusu yapılmadan, sanığa isnat edilen suçun oluşmadığı şeklindeki yanılgılı kabule ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 11.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.