Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2016/2379 E. 2017/4681 K. 05.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/2379
KARAR NO : 2017/4681
KARAR TARİHİ : 05.06.2017

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : 1.057,50 TL maddi ve 3.200 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine

Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yasal faizin tutuklama tarihi olan 03.12.2011 tarihinden itibaren talep edildiği dikkate alınmadan, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına tahliye tarihi olan 18.01.2012 tarihinden itibaren yasal faize hükmolunması temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Geliri konusunda itibar edilebilecek herhangi bir belge ibraz edemeyen davacının tutuklu kaldığı 46 gün için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılarak 1.034,29 TL gelir kaybının maddi tazminat olarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, davacı tarafça gelir kaybı olarak 1.035 TL talep edildiği de dikkate alınmadan, bilirkişi raporunda tutukluluk süresinin 47 gün olarak belirlenmesi suretiyle hesaplanan 1.057,50 TL’nin hükme esas alınması,
2- Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,
3- Hüküm duruşmasında hazır bulunan Cumhuriyet savcısının adı – soyadı ve sicilinin CMK’nın 232/2-b maddesine aykırı olarak gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi,
4- Gerekçeli karar başlığında, ”dava” yerine ”suç”, ”dava tarihi: 05.08.2014” yerine, ”suç tarihi/saati: 01.03.2010” yazılması ile ”suç yeri” ibaresine yer verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.