Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2016/1449 E. 2017/5923 K. 05.07.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/1449
KARAR NO : 2017/5923
KARAR TARİHİ : 05.07.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm :MK’nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanan TCK’nın 89/4, 62. maddeleri gereğince mahkumiyet.

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve mağdur vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Taksirle yaralama suçundan Kozan Asliye Ceza Mahkemesi’nin 23/03/2010 tarih ve 2010/30 E. 2010/260 K. sayılı, 31/03/2010 tarihinde kesinleşmiş bulunan ilamı ile hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilip, 5 yıl denetim süresi belirlenen sanığın denetim süresi içinde 14/09/2013 tarihinde işlediği trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu nedeniyle Kozan 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 06/02/2014 tarih ve 2013/705 E. 2014/63 K. sayılı ilamı ile mahkumiyetine karar verildiği ve bu hükmün 03/03/2014 tarihinde kesinleştiği, ihbar üzerine dosya yeniden ele alınarak önceki hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına dair Kozan 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04/12/2014 tarihli ve 2014/84 Esas, 2014/129 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1)Mağdur vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mağdurun kanuni temsilcisi ile mağdura CMK’nun 234/2. maddesi uyarınca görevlendirilen vekilin iradelerini çelişmesi halinde, kanuni temsilcinin iradesine üstünlük tanınması gerektiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/05/2014 tarih ve 2013/283 E. 2014/273 karar sayılı ilamını ile belirtildiği anlaşılarak yapılan incelemede ;
Mağdurun annesinin ve babasının “sanıktan şikayetçi olmadıklarını” beyan ettikleri, mağdura atanan zorunlu vekili hükmü temyiz etmiş ise de; kanuni temsilcilerinin mevcut bir şikayetleri bulunmaması karşısında ve şikayet yokluğu sebebiyle mağdur hakkında verilmiş bir katılma kararı bulunmaması sebebiyle, mağdur vekilinin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2)Sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Olay günü saat 15.50 sıralarında, sürücü belgesi bulunmayan sanığın idaresindeki otomobili ile meskun mahalde, 13.6 metre genişliğinde, iki yönlü, asfalt kaplı yolda gündüz vakti seyri sırasında, direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde 4.2 metre genişliğindeki ve yoldan 15 cm yüksekte olan yaya kaldırımına çıkarak mağdur … ile 2005 doğumlu oğlu …’e çarptığı, kaza neticesinde …’ün 3. derece kemik kırığı oluşacak şekilde, …’ün ise hayati tehlike geçirecek ve 2. derece kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı olayda, mağdur …’ün 19/02/2010 tarihli keşif sırasında alınan ifadesinde “hastane masraflarının sanık tarafından karşılandığını, sanık ile anlaştıklarını, kendi adına ve oğlu mağdur … adına sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini” beyan ettiği, mağdur … ….’ün babası …’ün ise 18/02/2010 tarihli celsede alınan beyanında “oğlu adına sanıktan şikayetçi olmadığını” belirttiği, her ne kadar mağdur … ile tanık …’ın alınan ifadelerinde sanığın hızlı seyrettiğini belirtmiş iseler de, olay yeri basit krokisi ve bilirkişi raporunda olay mahalline hitap eden bir hız limit levhası görülmediği, meydana gelen olayda sanığın mahal sınırlarının çok üzerinde bir hızla seyrettiğine ilişkin teknik bir tespit bulunmadığı, sürücü belgesiz araç kullanmanın da bilinçli taksir koşullarının oluşması için yeterli olmadığı anlaşılmakla, sanığın beyanı alınarak şikayetten vazgeçmeyi kabul etmesi halinde TCK’nın 89/5. ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca şikayet yokluğu sebebiyle düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilemeksizin, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.