Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2016/12895 E. 2017/3017 K. 11.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/12895
KARAR NO : 2017/3017
KARAR TARİHİ : 11.04.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/1, 89/2-b, 22/3, 62. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Dairemizin 12.01.2016 tarih 2015/3512 esas 2016/137 karar sayılı ilamı ile “105 promil alkollü vaziyette ters şeritte seyir halinde olan sanığın, idaresindeki araç ile karşıdan gelen bisiklete çarparak mağdur … Gagalının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek, mağdur … ‘in vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandıkları, yine dosyada mevcut Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 08.11.2013 tarihli raporuna göre mağdur …’in yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, yüzde sabit iz tayini için 6 ay sonra kontrol muayenesi gerektiğinin bildirilmesi ve mağdurların hiç birisinin sanıktan şikayetçi olmadığının anlaşılması karşısında, bilinçli taksir halinde TCK’nın 89/2. maddesi kapsamındaki yaralanmanın aynı Kanunun 89/5. maddesi uyarınca şikayete tabi olmadığı göz önünde bulundurularak mağdur …’in yaralanmasının niteliği hususunda kati raporunun aldırılarak, yaralanmasının nitelikli olması halinde bilinçli taksirle işlenen nitelikli yaralanmada vazgeçme hüküm doğurmayacağından sanığın eyleminin TCK’nın 89/4. maddesi, kapsamında yaralanmanın maddenin 1. fıkrası kapsamında kalması halinde ise sanığın eyleminin 89/1-2b maddesi kapsamında değerlendirilmesi yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle bozma kararı verilmiş olmasına ve mahkemece bozma ilamına uyularak mağdur …’un aldırılan kesin raporunun basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde olduğunun bildirilmesine karşın, bilinçle taksirle gerçekleşen ve şikayete tabi olmayan olayda, sanığın tam kusuru ile bir kişinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde, bir kişinin de 3. derece kemik kırığına neden olacak şekilde yaralanmasına neden olduğu gözetilmeden, TCK.89/4. maddesi uyarınca mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- TCK’nın 89/5. maddesine göre, bilinçli taksirle yaralama suçunun soruşturulmasının ve kovuşturulmasının, aynı Kanunun 89/1. maddesindeki yaralanma hali hariç olmak üzere, şikayete tabi olmadığı, ancak bu suçun şikayete tabi olsun veya olmasın bütün hallerinin CMK’nın 253/1. maddesi gereğince uzlaşmaya tabi olduğu, uzlaşma kapsamında olan suç hakkında soruşturma aşamasında, CMK’nın 253. maddesi gereğince sanıkla mağdur arasında uzlaştırma işlemleri gerçekleştirilmeden dava açıldığı, kovuşturma aşamasında da, aynı Kanunun 254. maddesi uyarınca bu eksikliğinin giderilmediği, buna göre, mahkemece CMK’nın uzlaşma başlıklı 253 ve 254. madde hükümleri uygulanmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, uzlaşma işlemleri tamamlanmadan yargılamaya devamla, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanığın eylemi neticesinde, mağdur …’in kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığı olayda, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulurken, 5237 sayılı TCK’nın 61/2. maddesi gereğince temel cezadan önce bilinçli taksir nedeniyle artırım yapılması gerekirken, hataya düşülerek 5237 satılı TCK’nın 89/2-b maddesi gereğince artırım yapıldıktan sonra, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak, ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla BOZULMASINA, 11/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.