Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2016/12682 E. 2017/825 K. 07.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/12682
KARAR NO : 2017/825
KARAR TARİHİ : 07.02.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 29.12.2015
Trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair (kapatılan) Kula Sulh Ceza Mahkemesinin 17/06/2008 tarihli ve 2007/302 esas, 2008/156 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 179/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 50/1-f maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezasının 25 gün kamuya yararlı bir işte çalışma tedbirine çevrilmesine ilişkin Kula Asliye Ceza Mahkemesinin 29/12/2015 tarihli ve 2015/382 esas, 2015/442 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/7. maddesinde “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.” hükmünün yer aldığı, dosya kapsamına göre; sanık hakkında aynı eylemi nedeni ile Kula Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 27/07/2007 tarihli ve 2007/168 sayılı iddianame ile açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, (kapatılan) Kula Sulh Ceza Mahkemesinin 06/11/2007 tarihli ve 2007/180 esas, 2007/228 sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olunması karşısında, Kula Cumhuriyet Başsavcılığının 18/12/2007 tarihli ve 2007/275 sayılı iddianamesi ile açılan mükerrer davanın, 5271 sayılı Kanun’un 223/7. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olunmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 08.11.2016 gün ve 12177 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.11.2016 gün ve 2016/390081 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İncelenen dosyaların içeriğine göre, sanık …, 70 promil alkollü olarak 12.07.2007 günü saat 00.30 sularında idaresindeki motosiklet seyir halideyken direksiyon hakimiyetini kaybettiği olayla ilgili olarak Kula Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 27.07.2007 tarihli ve 2007/838 soruşturma, 2007/377 esas, 2007/168 sayılı iddianamesiyle sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı açılan dava sonunda, Kula Sulh Ceza Mahkemesinin 06.11.2007 tarihli ve 2007/180 esas, 2007/228 sayılı kararı ile yüklenen suçun sübuta erdiği kabul edilerek, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179/2, 62, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın 11.12.2007 tarihinde kesinleştiği, ancak aynı eylem nedeniyle Kula Cumhuriyet Başsavcılığının bu kez 18.12.2007 tarihli ve 2007/862 soruşturma, 2007/561 esas, 2007/275 sayılı iddianamesiyle açılan davada, Kula Sulh Ceza Mahkemesinin 17.06.2008 tarihli ve 2007/302 esas, 2008/156 sayılı kararı ile sanığın 179/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediği gerekçesiyle Kula Asliye Ceza Mahkemesinin 29/12/2015 tarihli ve 2015/382 esas, 2015/442 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 179/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 50/1-f maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezasının 25 gün kamuya yararlı bir işte çalışma tedbirine çevrilmesine karar verildiği anlaşılmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/7. maddesinde yer alan, “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine kararı verilir” şeklindeki düzenleme karşısında, aynı fiil nedeniyle aynı sanık hakkında ikinci kez hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Kula Asliye Ceza Mahkemesinin 29/12/2015 tarihli ve 2015/382 esas, 2015/442 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309/4-d maddesindeki “Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.” şeklindeki düzenleme gereği bozma nedenine göre uygulama yapılarak, sanık …’ın mahkumiyetine yönelik hüküm fıkrasının, “1- Sanık hakkında aynı fiil nedeniyle daha önceden açılmış bir dava ve verilmiş bir hüküm bulunduğu anlaşıldığından, ikinci defa açılan davanın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/7. maddesi gereğince REDDİNE, 2- Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,” şeklinde DÜZELTİLMESİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.