Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2016/12670 E. 2017/3105 K. 12.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/12670
KARAR NO : 2017/3105
KARAR TARİHİ : 12.04.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hükümler : Beraat
Taksirle öldürme suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, sanık … müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanlar ile katılanlar vekilinin yokluklarında verilen 01.07.2014 tarihli kararın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11/1. maddesi gereğince katılanlar vekiline tebliğ edilmesi gerekirken, katılanlara, aynı Kanun’un 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesinin usule aykırı olması nedeniyle geçersiz bulunmasından dolayı Dairemizin 10.05.2016 tarihli tevdi kararı uyarınca 10.11.2016 tarihinde tebliğ edilen karara yönelik katılanlar vekilinin 17.11.2016 tarihinde yaptığı temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede:
1- Katılan …’in eşi olan ve 38 haftalık gebeliği bulunan katılan …’ın, 21.11.2007 tarihinde saat 06.30 sularında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurup, aynı gün saat 17.30’da doğurduğu bebeğinin, perinatal asfiksi ve gelişen komplikasyonlar sonucu 2 gün sonra ölmesinin ardından başlatılan adli soruşturma kapsamında, İstanbul Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 15.12.2008 tarihli ve 200 numaralı kararında, doğumda görevli kadın hastalıkları ve doğum asistanları Dr. … ve Dr. … ile kadın hastalıkları ve doğum uzmanı nöbetçi Dr. …’in ihmallerinin bulunduğu belirtilerek adı geçen doktorlar hakkında soruşturma izni verilmesi üzerine tamamlanan adli soruşturma sonunda, sanıklar …, … ve …’in TCK’nın 85/1. maddesindeki taksirle öldürme suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulunun 30.04.2007 tarihli raporunda; “…Otopsi raporunda bebeğin vücudunda ölüme neden olabilecek nitelikte travmatik değişim tanımlanmadığı, toksikolojik tetkik raporunda; bebeğin kanında saptanan 1995 ng/ml fenobarbitalin öldürücü düzeyde olmayıp bebeğin tedavisi sırasında verilmiş olduğu, tıbbi belgeler ile otopside saptanan makroskopik ve mikroskopik bulgulara göre bebeğin ölümünün perinatal (doğum sürecinde) asfiksi (oksijensiz kalma) ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu, asfiksiye neden olan etkenin eldeki verilerle belirlenemediği…” tespitine yer verilmesi, Yüksek Sağlık Şurasının 05-06 Ocak 2012 tarihli ve 12997 sayılı kararında; “…Dosyadaki bilgi, belge ve bulgular değerlendirildiğinde; yapılan otopside yaygın amniyon aspirasyonu ve yenidoğan pnömonisi tespit edildiği, yenidoğan pnömonisinin intrauterin mi olduğu, yoksa sonradan mı geliştiğinin mevcut belgelerle tespit edilemediği cihetle Dr. … (Kadın Hastalıkları ve Doğum Asistanı), Dr. … (Kadın Hastalıkları ve Doğum Asistanı) ve Dr. …’e (Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı) atf-ı kabil kusur bulunmadığına, Şuramızca oy birliği ile karar verildi…”; ayrıca, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 27.02.2014 tarihli raporunda; “…21.11.2007 tarihinde saat 06:30 civarında 38 haftalık gebeliği bulunan kişinin sularının geldiği ve Şişli Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurduğu, muayenesi yapıldıktan sonra yatışı yapıldığı, antibiyotik tedavisi başlandığı, daha önceki takiplerinde herhangi bir problem tanımlanmadığı, takipleri sırasında çocuk kalp seslerinde herhangi bir problemi olmayan hastaya saat 17:30 civarında 1.dk apgarı 3 olan kız bebek doğurtulduğu, kişinin dosyada mevcut NST’lerin kurulumuzca değerlendirilmesinde de herhangi bir patoloji düşünülmediği, solunum sıkıntısı nedeni ile entübe edilen bebeğin yoğun bakımda perinatal asfiksi tanısı ile tedavi edilirken öldüğü dikkate alındığında; sağlık personeli, hekimlere ve hizmetin izleyişine atfı kabil kusur bulunmadığı oy çokluğu ile mütalaa olunur…” biçiminde görüş bildirilmesi karşısında, sanıkların eylemleri ile ölüm arasında uygun illiyet bağı bulunmaması nedeniyle sanıklara atılı taksirle öldürme suçu yasal unsurları itibariyle oluşmamış ise de;
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 27.02.2014 tarihli raporunda yer alan, “…bebeğin 17.30’da normal spnotan yoldan Kadın Hastalıkları ve Doğum Asistanları Dr. … ve Dr. … tarafından doğurtulduğu, doğum esnasında sorumlu uzman Dr. …’in hasta başında bulunmadığı, spontan solunumu olmayan ve 1. dakika Apgar skoru 3, 5. dakika Apgar skoru 5 olan hastanın uygun şekilde resusite edilmediği ve resusitasyon için çocuk hekimi çağrıldığı, çağrılan çocuk hekiminin 15 dakika sonra bebeği entübe edip yenidoğan yoğun bakıma yatırdığı; bebeğin kan gazında ağır metabolik asidoz olduğu, kalp, böbrek ve karaciğer dahil olmak üzere bebekte multiorgan yetersizliği bulunduğu ve bebeğin evre III asfiksi tanısı ile 50 saat sonra kaybedildiği, her ne kadar bebekteki asfiksi doğumdan önce öngörülemez ise de doğumdan sonra resusitasyon ihtiyacı olan bebeğin, Neonatan Resusitasyon Programı (NRP) sertifikasına sahip bir kişi tarafından resusite edilmesi gerektiği; kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının bu sertifikaya sahip olduğu ve uzman Dr. …’in bu resusitasyonu yapabilecek yetkiye sahip olduğu ve hasta başında bulunması halinde resusitasyonu yapabileceği, doğumu fiilen gerçekleştiren asistanlarda bu sertifikaya sahip olmaları halinde resusitasyonu yapabilecekleri, kötü durumda doğan bebek hakkında sorumlu uzmanları derhal bilgilendirmemelerinin eksiklik olduğu, uzmanlık öğrencilerinin ancak uzman gözetiminde işlem yapabileceklerinin Tıpta Uzmanlık Yönetmeliğinin gereği olduğu cihetle; doğumu gerçekleştiren ve daha sonra uygun resusitasyon yapmayan Asistan Dr. … ve Dr. … ile sorumlu uzman …’in eylemlerinin tıp kurallarına aykırı olduğu, ancak bu eksik eylemin bebeğin ölümüne katkısının derecesinin bilinemeyeceği…” biçimindeki muhalafet görüşü ve dosyada mevcut diğer bilgi ve belgelere göre; katılan …’ı doğum esnasında gerektiği şekilde izleyip değerlendirmeyen ve hastanenin gereken donanıma sahip olmasına rağmen doğumu operatif olarak sonuçlandıramayan sanık doktorların, görevlerinin gereklerini yerine getirmede ihmal gösterdiklerinin sabit olması karşısında, TCK’nın 257/2. maddesinde tanımlanan görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık … yararına, hazine aleyhine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/5. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık … müdafiinin ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.