Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2016/11423 E. 2017/784 K. 06.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/11423
KARAR NO : 2017/784
KARAR TARİHİ : 06.02.2017

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : 8.028,4’er TL maddi ve 22.500’er TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine

Davacıların tazminat taleplerinin kısmen kabulüne ilişkin hükümler, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1- Davacılar … ve … lehine kurulan hükümlere yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Bozma ilamına uyularak yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dairemizin 29.02.2016 tarih, 2015/10081 Esas – 2016/3145 Karar sayılı bozma ilamından önce, 30.06.2014 tarih, 2013/224 Esas – 2014/276 Karar sayılı ilk hükümde, davacılar … ve … lehine 7.266,10’ar TL maddi tazminata hükmolunduğu ve davacı … lehine hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarlarına 01.11.2008 tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği, davacı tarafça anılan hükme yönelik temyiz talebinde bulunulmadığı, ilk hükmün yalnızca davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olduğu bu suretle davacılar lehine hükmolunan maddi tazminat miktarları ile davacı … lehine hükmolunan tazminat miktarlarına 01.11.2008 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin davalı açısından kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınmadan, davacılar lehine bu kez 8.028,4’er TL maddi tazminata hükmolunması ve davacı … lehine hükmolunan tazminat miktarlarına 31.10.2008 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden davacılar lehine hükmolunan maddi tazminat miktarlarının 7.266,10’ar TL’ye indirilmesi ve hükmün davacı …’a ilişkin B bölümünün 1 ve 2 numaralı bentlerindeki ”tutuklama tarihi olan 31/10/2008” ibarelerinin çıkarılarak yerlerine ”01.11.2008” ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Davacı … lehine kurulan hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Bozma ilamına uyularak yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın “Tazminat isteyemeyecek kişiler” başlıklı 144. maddesinin 1-e bendinde; “Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar” hükmüne yer verilmiş, madde gerekçesinde de “Adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suçu işlediğini veya suça katıldığını ifade ederek gözaltı veya tutuklamaya neden olmuş ise tazminat istemeye hak kazanmayacaktır.” açıklamasında bulunulmuştur. Konuya ilişkin olarak Dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.05.2015 tarih, 2013/531 Esas – 2015/157 sayılı kararı da, ”5271 sayılı CMK’nın 144/1-e maddesinde açıkça adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanda bulunarak suçu işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlara tazminat verilmeyeceği belirtilmiştir. Buna göre, bir suç isnadıyla hakkında soruşturma yapılan kişi adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını beyan ederek şahsi kusuru ile gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olmuşsa artık bu kişinin tazminat talebinde bulunamayacağı kabul edilmelidir.” şeklindedir.
Bu kapsamda dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; davacı …’ın soruşturma aşamasında kollukta, Cumhuriyet savcılığında ve sulh ceza mahkemesinde alınan beyanlarında açıkça atılı suçu işlediğini kabul ederek tutuklanmasına neden olduğu ancak yapılan yargılama sonunda davacının isnat edilen suçları işlediği sübuta ermediği gerekçesiyle beraatine hükmedildiği anlaşıldığından, davacının tazminat talebinin CMK’nın 144/1-e maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken, davacı lehine tazminata hükmolunması,
Kabule göre de;
Dairemizin 29.02.2016 tarih, 2015/10081 Esas – 2016/3145 Karar sayılı bozma ilamından önce, 30.06.2014 tarih, 2013/224 Esas – 2014/276 Karar sayılı ilk hükümde, davacı … lehine 7.266,10 TL maddi tazminata hükmolunduğu ve hükmolunan manevi tazminat miktarına 01.11.2008 tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği, davacı tarafça anılan hükme yönelik temyiz talebinde bulunulmadığı, ilk hükmün yalnızca davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olduğu bu suretle davacı lehine hükmolunan maddi tazminat miktarı ile davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarına 01.11.2008 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin davalı açısından kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınmadan, davacı lehine bu kez 8.028,4 TL maddi tazminata hükmolunması ve hükmolunan manevi tazminat miktarına 31.10.2008 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi suretiyle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 06.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.