Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2016/10184 E. 2017/4935 K. 08.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/10184
KARAR NO : 2017/4935
KARAR TARİHİ : 08.06.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle Öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/1, 62, 50/1-a,52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşı oy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır. Ceza Muhakemesi Kanununun 230/2. maddesinde aynı Kanunun 223. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının delilleri ile birlikte gösterilmesi gerektiği, 232/6. maddesinde ise mahkeme tarafından verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanunun 308/7 ve 5271 sayılı CMK’nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır. İncelenen dosya kapsamına göre; somut olayda, bozma sonrası yapılan yargılamada, iddia, savunma ve kabul ile kabulü sağlayan delillerin gösterilmemesi, sanıklar hakkında taksirle öldürme suçundan yapılan yargılamada, sanıkların hangi eyleminin ne şekilde taksirle öldürme suçunu oluşturduğu hususunun açıklanmaması suretiyle gerekçesiz hüküm tesisi,
Kabule göre de;
Dairemiz’in 04.04.2014 tarih ve 2013/10058-2014/8337 sayılı bozma ilamına 03.02.2015 tarihli celsede uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma sonrası yapılan yargılamada tali kusurlu olduğu kabul edilen sanık … ile asli kusurlu olduğu kabul edilen sanık … hakkında hüküm kurulması sırasında, her iki sanığın kusur durumu ayrı ayrı değerlendirilmesi ve hükmün kişiselleştirilmesi suretiyle uygulama yapılması gerekirken kusur oranları farklı olan sanıklar hakkında tek bir hüküm kurularak ortak uygulama yapılması; yine dosya içeriğine göre asli kusurlu olduğu tespit edilen sanık … hakkında adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde eksik cezaya hükmolunması;
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme uygun olarak BOZULMASINA; aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış hakkının saklı tutulmasına; 08.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.