YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/758
KARAR NO : 2015/14172
KARAR TARİHİ : 30.09.2015
Tebliğname No : 12 – 2014/180052
Mahkemesi : İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 18/03/2014
Numarası : 2013/380 – 2014/121
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanıklar M.. A.. ve N.. Ö..’nın beraatlerine ilişkin hükmün temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanıklar M.. A.. ve N.. Ö..’nın suça konu tescilli kültür varlığının İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 30/09/1988 tarih, 767 sayılı kararı ile onaylı restorasyon projesini hazırlayan mimarlık şirketinin yetkilileri oldukları, bu şahısların, projeye aykırı olarak yapılan uygulamalarla bir ilgilerinin bulunmadığı, bu kapsamda haklarında CMK’nın 223/2-b maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar hakkındaki hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün birinci paragrafına, “Sanıklar M.. A.. ve N.. Ö..’nın CMK’nın 223/2-b maddesi gereğince beraatına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanıklar … ve …. beratlerine ilişkin hükmün temyiz incelemesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete’de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen “maliklere tebliğ” usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete’de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;
Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu bilgiler ışığında; Gayrımenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 14/01/1977 tarih, 9583 sayılı kararı ve 14/07/1978 tarih, 10538 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 07/07/1993 tarih, 4720 sayılı kararı ile belirlenen tarihi yarımada kentsel ve tarihi sit alanı içerisinde kalan, İstanbul ili, … ilçesi, …. mahallesi, 400 ada 24 parsel sayılı taşınmaz üzerinde, İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 30/09/1988 tarih, 767 sayılı kararı ile onaylı restorasyon projesine aykırı olarak, zemin ve 1. kat cephelerinin farklı yapıldığı, 1. katta yer alan cumbanın bezme öğeleri, pencere doğramaları, konsol detayları ve cephe sıvasının projeye uymadığı, 4 normal katın üzerine 1 kat ve çekme kat ilave edildiği, ayrıca dış cephe formunun değiştirildiğinin tespit edildiği, ilgili Koruma Kurulu kararlarının bina maliki olan sanıklardan İ.. T..’a tebliğ edilmediği, ancak somut olayda, 6498 sayılı kanun ile yapılan değişikliklerde dikkate alındığında, böyle bir zorunluluğun bulunmadığı, taşınmaza ait tapu kaydı incelendiğinde, dava konusu taşınmazın, korunması gerekli kültür varlığı ve eski eser olduğuna dair şerhlerin bulunduğu görülmekle birlikte, “eski eserdir” şerhinin hangi tarihte konulduğuna dair bir ibarenin bulunmadığı, bu kapsamda, sanıklardan İ.. T..’ın, dava konusu taşınmazı 14/10/2003 tarihinde satış yolu ile iktisap etmiş olması hususu dikkate alındığında, satış tarihinde, bu şerhin tapuda kayıtlı olup olmadığı ve dolayısıyla sanık İ.. T..’ın bu şerhten haberinin olup olmadığının anlaşılması bakımından, tapu kaydında bulunan “eski eserdir” şerhinin hangi tarihte konulduğu hususu araştırılıp, diğer yandan, tescil kararlarının ilan edilip edilmediği, daha önce taşınmaz hakkında yapılması planlanan tadilata ilişkin proje hazırlanıp, Koruma Kurul’undan izin istenmesi, taşınmazın mevcut durumu, bölgenin ve taşınmazın niteliğinin çevrede yaşayan şahıslar tarafından yaygın olarak bilinip bilinmediği hususları da dikkate alınarak, dava konusu taşınmazın ve bölgenin vasfının sanıklar tarafından bilinmesi gerekip gerekmediği açıklığa kavuşturulup,
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle, taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu sebeple tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda, mahkeme tarafından, inşaat mühendisi, fen ve üniversitelerin arkeoloji kürsüsü mensubu bilirkişiden oluşan heyet ile mahallinde keşif yapılıp, suça konu eylemlerin nelerden ibaret olduğu ve niteliği belirlendikten sonra, yapıda kullanılan malzemelerin eskiliği, renkteki solmalar ve yıpranma durumu dikkate alınarak, yapılış tarihleri tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanıp, sanıkların her ikisinin de dava konusu uygulamaların kendileri tarafından yapılmadığı hususundaki beyanları da dikkate alınrak, sanıklar tarafından yapılıp yapılmadığı, zamanaşımı süresi içerisinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, izinsiz olarak yapılan uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığı, niteliği ve yapıda geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar meydana getirip getirmediği belirlenip, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün tespiti durumunda, eylemi gerçekleştiren sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olduğunun belirlenip, ayrıca suça konu taşınmazın, suç tarihi itibariyle, İl Özel İdaresi, İlçe Belediye Başkanlığı veya Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde kurulan Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun sorumluluk alanında bulunmadığının anlaşılması halinde 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, suça konu taşınmazın, suç tarihi itibariyle, Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu’nun sorumluluk alanında olduğunun anlaşılması halinde 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, 6498 sayılı kanun ile 2863 sayılı kanunda yapılan değişikliklere yanlış anlam yüklenip, eksik soruşturmayada dayalı olarak, sanıkların beraatine dair yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince sanıkların beraatlerine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.