Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/4264 E. 2015/11937 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4264
KARAR NO : 2015/11937
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

Ağır Ceza Mahkemesi

Taksirle öldürme suçundan şüpheliler Hospital Hastanesi yetkilileri,… ve … haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 24/04/2014 tarihli ve 2010/49625 soruşturma, 2014/10246 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına yönelik müştekiler vekilince yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Ağır Ceza Mahkemesinin 17/07/2014 tarihli ve 2014/1177 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, müşteki tarafça Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 26/03/2014 tarihli ve 1415 sayılı kararı ile verilen raporda müteveffanın yapılan ameliyat sebebi ile vefat ettiği belirtilmesine rağmen şüpheli doktor … atfı kabil kusur bulunmaması keza hastanenin ve dolayısıyla sorumlu müdür …kusur durumlarının tartışılmaması ve ortaya konulmamak nedenleriyle itiraz edilmesine karşın bu talebin reddedildiğinin anlaşılması karşısında, soruşturma genişletilerek dosyanın Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilip yeniden bilirkişi raporu aldırılması gerekirken 26/03/2014 tarihli bilirkişi raporu ile yetinilerek eksik soruşturma sonucu kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle,
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması istemli Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 18.02.2015 gün ve 94660652-105-42-13130-2014-4213/12729 sayılı yazılı istemlerine müsteniden düzenlenen tebliğname ile evrak tevdi olunmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü;
30.09.2010 tarihinde boyun ağrısı, kol ağrısı şikayetleri ile 1970 doğumlu hastanın ..Hastanesine başvurduğu, servikal disk hernisi tanısı ile yatırılarak beyin ve sinir cerrahı uzmanı sanık tarafından 12.30’da ameliyathaneye alındığı, komplikasyon olmadan 14.30’da hastanın operasyonu tamamlandığı, postop genel durumu iyi, şuur açık, koopere olduğu, saat 17.30’da akşam vizitinin yapıldığı, hastanın ağrısının olmadığını taburcu olmak istediğini belirttiği, saat 19.30 sıralarında oral almasını postop 1. gün komplikasyon gelişebileceği söylenerek taburcu edilmediği, saat 19.30’da hemşire gözleminde nefes darlığı olduğu, operasyon bölgesinde şişlik olduğu, hastanın operasyon yeri açılarak hematom boşaltıldığı ve operasyon bölgesine penröz dren yerleştirildiği, hastanın rahatladığı, takiben oral gıda aldığı, saat 21.40 sıralarında tekrar nefes darlığı gelişen hastanın yatağında hematomu boşaltıldığı, hastanın kasıldığı, solunum arrestine girdiği, hemen entübe edildiği, ameliyata alındığı. SKM-orta hatta cilt süturları alındığı platisma süturları açılarak derinleştiği, otomatik ekartöf yerleştirildiği, pıhtılı hematom drene edildiği, hemostaz yapıldığı, servikal protez çıkarıldığı, mesafede kanama kontrolü yapıldığı, penröz dren konularak usule uygun kapatılarak Konya Numune Eğitim Araştırma Hastanesine sevk edildiği, vantilötöre bağlandığı, epileptik ataklarının olduğu, durumun kontrol altına alınmaya çalışıldığı, ancak cevap alınamayınca yüksek doz pentothat infuzyonu ile kontrol altına alınabildiği, en az 3 gün bu şekilde uygulama öngörüldüğü, tedavisi devam ederken 14.10.2010’da öldüğü, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda, kişinin klinik bulgularına göre konulan tanının doğru olduğu, tanıya uygun cerrahi yapıldığı, ameliyat sırasında kanama kontrolü yapıldığı, dren konulmasına ihtiyaç duyulmadığı, postop takiplerinde mobilize olduğu, oral beslendiği ancak yara yerinde şişlik ve solunum sıkıntısı olduğu, Beyin Cerrahi uzmanının acil olarak müdahale ettiği, yatak başında dren koyarak takibe aldığı, kişinin rahatladığı, ilerleyen saatlerde tekrar yara yerinde şişlik ve solunum sıkıntısı olduğu, müdahale için ameliyathanenin hazırlandığı, solunum arresti olması üzerine yatak başında yara yeri açılarak hematomun drene edildiği, ameliyatta akut kanama odağı olmadığı, bu tür ameliyatlarda yakın damar komşuluklar nedeniyle kanama olabileceği, bunun bir komplikasyon olduğu, komplikasyona yönelik zamanında müdahale yapıldığı, ilk ameliyatta dren konulma zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında kişinin tedavisine katılan Dr… atfı kabil kusur bulunmadığının oybirliğiyle mütalaa olunduğu, hastanede eksiklik olduğuna ilişkin tespitin olmadığı anlaşılmakla;
Şüpheliler … ve … Hospital yetkilileri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair 24.04.2014 tarih ve 2010/49625-2014/10246 sayılı karara yönelik itirazın reddine ilişkin Ağır Ceza Mahkemesinin 17.07.2014 tarihli ve 2014/1177 değişik iş sayılı kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, Ağır Ceza Mahkemesinin 07.07.2014 tarihli ve 2014/1177 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin CMK’nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.