Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/2511 E. 2015/16697 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2511
KARAR NO : 2015/16697
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal

Hakaret suçundan sanık … hakkındaki davanın düşmesine ilişkin hüküm ile hakaret ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından şikayetçi sanık … mahkumiyetine ilişkin hükümler, şikayetçi sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Sanık… hakkındaki hakaret suçundan verilen düşme hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
CMK’nın 237/1. maddesinde, mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilecekleri belirtilmiş olup, aynı Kanun’un 237/2. maddesinin, “Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.” hükmü de nazara alındığında, 24.12.2013 tarihli duruşmada davaya katılmak istemediğini beyan eden ve yerel mahkemece karar verilinceye kadar davaya katılma talebinde bulunmayan şikayetçi … hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK’un 317. maddesi gereğince isteme uygun olarak REDDİNE,
B) Sanık … hakkındaki hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ve müdafiinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, ceza miktarına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık …, katılanlar tarafından gayrimeşru ilişki yaşadığına dair dedikodu çıkarılmasına tepki olarak, katılan … gecelikli yarı çıplak 6 adet resminin sığdırıldığı ve “Beni bu numaradan arayabilirsiniz” ibareleriyle birlikte cep telefonu numarasının yazılı olduğu kağıtları, katılanlar …. ile …. ve saygınlığını rencide edecek nitelikte ibareler içeren iki sayfalık bilgisayar çıktıları ile beraber katılanların yaşadığı muhitteki binaların pencere ve duvarlarına astığı kabulüne konu olayda,
Sanık hakkında katılanlar …. ile … yönelik hakaret suçundan hüküm kurulurken, özel tahrik maddesi olan ve daha lehe düzenlemeler içeren TCK’nın 129/3. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, genel haksız tahrik maddesi olan ve hakaret suçlarında uygulanması mümkün olmayan aynı Kanun’un 29. maddesinin uygulanması,
2- Sanığın, katılan … ait bir kağıda sığdırdığı 6 adet müstehcen resmi onun rızasına aykırı şekilde ifşa etmesi eyleminin TCK’nın 134/2-1. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal, aynı kağıt üzerinde ve ifşa ettiği resimlerin altında, “Beni bu numaradan arayabilirsiniz” ibareleriyle birlikte katılana ait cep telefonu numarasına yer vermek suretiyle katılanın kişisel verilerini hukuka aykırı olarak yayması eyleminin TCK’nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını oluşturacağı; ancak, bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK’nın 44/1. maddesi gereğince, suç tarihi itibariyle lehe olan kanun hükümleri dikkate alınarak, daha ağır cezayı gerektiren TCK’nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, fikri içtima hükmü nazara alınmaksızın, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de:
a) TCK’nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanun’un 139/1. maddesi uyarınca soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu, 03.12.2011 tarihinde şikayet konusu olayı öğrenen katılan …, fiili ve faili bilmesine rağmen TCK’nın 73/1. maddesinde öngörülen 6 aylık süre geçtikten sonra 20.03.2014 tarihli duruşmada sanık hakkında şikayette bulunduğu ve dosya içeriği itibariyle de CMK’nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığı nazara alınarak, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki davanın TCK’nın 134/2, 139/1, 73/1 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince düşmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
b) TCK’nın 134/2. maddesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş iken, suç tarihinden sonra, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un 81. maddesi ile TCK’nın 134/2. maddesinde yapılan değişiklikle, temel ceza miktarının iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş olması karşısında, TCK’nın 7/2. maddesi gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, sanığa TCK’nın 134/2. maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık … ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarları yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.