Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/2300 E. 2015/18268 K. 25.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2300
KARAR NO : 2015/18268
KARAR TARİHİ : 25.11.2015

Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kişisel verilerin kaydedilmesi, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma, hakaret, konut dokunulmazlığını ihlal.

Kişisel verilerin kaydedilmesi, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma, hakaret ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık hakkında hakaret suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK’nın 50. ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2.000 TL’ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3.000 TL’ye kadar (3.000 TL dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, 14/06/2011 tarihinde verilen 1,880 TL.’den ibaret mahkumiyet hükmüne karşı suç niteliğine ilişkin de herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
2- Kişisel verilerin kaydedilmesi, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince:
Katılan … ile sanığın bir süre birlikte yaşadıkları, ancak sanığın eşinden boşanma sözü vermesine rağmen boşanmaması nedeniyle katılan ..’nın sanık ile ilişkisini sona erdirdiği, ilişkisini devam ettirmek istediği halde karşılık bulamayan sanığın buna sinirlenerek, katılan …’ya farklı tarihlerde 820 adet vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik tehdit içerikli mesajlar gönderdiği, mesajların bir kısmının huzur ve sükun bozucu nitelikte olduğu, sanığın ayrılık sürecinde katılanın ikametgahına farklı zamanlarda gelip zile basarak yada kapı önünde bağırarak eylemlerini sürdürdüğü, sonrasında …’nın annesi olan Katılan …’in evde bulunduğu sırada, katılan ..’in rıza göstermemesine rağmen zorla evin içerisine girerek katılan …’ya sinkaflı küfürler ettiği, 18.10.2009 tarihinde sanığın, katılanın isim, soyisim, anne adı doğum tarihi ve resminin bulunduğu bir belgeye ait resmi çekerek Katılan …’ya gönderdiği iddiasına konu olayda,
Katılanların ve tanıkların beyanı, sanığın tevil yollu kısmi ikrarını içeren savunması, mesaj tespit tutanakları ve tüm dosya kapsamından sanığın üzerine atılı eylemlerin sabit olduğu anlaşılmakla mahkemece sanığın üzerine atılı suçlardan mahkumiyet kararı verilmesine bir isabetsizlik görülmemiş olup,
Sanığın, suç işleme kastının yoğunluğu, suç işleme konusundaki ısrarı göz önünde bulundurulduğunda, TCK’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanun’un 3/1. maddesi gereğince işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddelerde öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezaların asgari hadden tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, eksik incelemeye, zaman aşımına, cezaların hesaplanmasında yanlışlık yapıldığına, hakim ve katip imzalarının eksik olduğuna, lehe hükümlerin uygulanmadığına, erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması isteğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 106. maddesinde düzenlenen tehdit suçunda temel ceza 6 ay hapis olarak öngörülmesine rağmen, sanık hakkında tehdit suçundan hüküm kurulurken temel ceza tayininde doğrudan para cezası olmadığı halde 180 gün adli para cezasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının 1.maddesinin ilk 4 paragrafının hükümden çıkarılarak yerine;
“Tehdit eylemi yönünden sanığın eylemi sabit görülmekle eylemine uyan TCK’nın 106/1 maddesi gereğince olayın oluş şekli de göz önüne alınarak takdiren 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına
TCK’nın 43. maddesi gereğince sanığın bir suç işleme kararı ile katılana yönelik birden fazla tehdit eylemi nedeni ile cezasının takdirin 1/4 oranında arttırılarak 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına
Sanığın eylemden soraki ve yargılama aşamasındaki davranışları lehine taktir edilerek TCK’nın 62/1. maddesi gereğince cezasının taktiren 1/6 oranında indirilmesi sonucu 6 ay 7 GÜN hapis cezası ile cezalandırılmasına,
Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının TCK’nın 50/1-a ve TCK’nın 52/2. maddeleri gereğince 187 gün adli para cezasına çevrilmesine, 187 gün adli para cezasının günlüğü 20 TL’den 3740 TL ADLİ PARA CEZASI ile cezalandırılmasına, “ibarelerinin eklenmesi suretiyle, tehdit suçu yönünden sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, kişisel verilerin kaydedilmesi, kişilerin huzur ve sükununu bozma ve konut dokunulmazlığının ihlal suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin ise doğrudan ONANMASINA, 25.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.