Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/1741 E. 2015/19028 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1741
KARAR NO : 2015/19028
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi

Davacı vekilinin 01.02.2013 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Tazminat davasının hükmün kesinleşmesinden itibaren açılmasını öngören CMK’nın 142/1. maddesi, tazminat istemeye hak sahibi olan kimsenin soruşturma ve kovuşturmanın akıbetini ve kesin sonuca bağlanışını takip ederek dava hakkını gecikmeden kullanması öngörülerek düzenlenmiştir. Dava açma süresi en fazla kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süreye bağlanmıştır. Kararın kesinleşmesinden önce açılan davalar bakımından CMK’nın 142/3. maddesi gereğince davanın en önemli dayanağını teşkil eden beraat hükmünün veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmediğinin anlaşılması durumunda mahkemece davanın reddi kararı verilmelidir,
Bu açıklamaya göre;
Tazminat davasının dayanağı olan … Ağır Ceza Mahkemesinin 12.12.2012 tarihli, 2012/80 Esas – 2012/70 Karar sayılı ceza dava dosyasının UYAP üzerinde yapılan sorgulamada dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunması nedeniyle derdest bulunduğunun anlaşılması karşısında davacının maddi ve manevi tazminata ilişkin açılan davasının 6100 sayılı HMK’nın 294. ve devamı maddeleri gereğince reddine karar verilmesi, bozma sonrasında olsa dahi kararın bilahare kesinleşmesi halinde ise dava şartının yargılama aşamasında gerçekleştiği nazara alınarak dosyanın esası hakkında karar verilebileceğinin gözetilmesi gerekmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 349 gün süreyle tutuklanan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp az tayini,
2- Tutuklandığı tarihte … ilçesi, … köyü muhtarı olduğu anlaşılan ve tutuklu kaldığı dönemdeki maaşlarını alamadığını iddia eden davacının bu dönem içerisindeki maaşlarının tahliye olduktan sonra ödenip ödenmediğinin araştırılmaması,
3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden ve özellikle maliye hazinesinden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4- 01/02/2013 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığına 21/11/2013 olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeple 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.