Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/16873 E. 2017/4857 K. 07.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/16873
KARAR NO : 2017/4857
KARAR TARİHİ : 07.06.2017

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç :Taksirle öldürme
Hüküm :TCK’nın 85/1, 62, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkûmiyet

Taksirle öldürme suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanık … ve … müdafiileri ile sanık … tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay günü … ili …İşletmeciliği Anonim Şirketine ait limanda sanıklar … ve …’ın ortağı ve yetkili müdürü oldukları taşeron şirket …Limited Şirketine ait vinç ile limanda bulunan … isimli gemiden, …’in yönetimindeki … Ltd Şti’ye ait çekiciye bağlı dorseye rulo saç yüklenirken vincin bomunu tutan halatın kopması sonucu serbest kalan 20 ton ağırlığındaki rulo saçın dorse ve kabin üzerine düştüğü, bu sırada kabin içerisinde bulunan …’in olay yerinde öldüğü, dosya içerisinde bulunan 01/01/2009 tarihli sözleşmeye göre …Limited Şirketinin limana yanaşan gemilerden yüklerin tahmil tahliyesinin vinç ile yapılması işini üstlendiği, vincin bakım, onarım ve tamir durumlarının tüm sorumluluğunun…Vinç’e ait olduğu, diğer sanık …’in ise … Limited Şirketinin olay yerinde görevlendirilen işçisi olduğu, bu şirketin de … şirketinin alt işvereni olduğu, 01/01/2009 tarihli sözleşmeye göre limandaki tahmil tahliye işlerinin, yüklenen ve boşaltılan mallarda vince ait kancaların ve sapanların bağlanması ve sökülmesi ile serdümen (gözeticilik) işlerinin bu şirket tarafından yürütüldüğünün anlaşıldığı, dosya kapsamında düzenlenen inceleme raporlarına göre kazanın vincin halatının kopmasının neden olduğu, kaldırma kapasitesinin yaklaşık 1/6 kadar ağırlıkta bir yükün kaldırılması sırasında vinç halatının kopmuş olmasının, halatın yoğun kullanımı nedeniyle yorgun ve yıpranmış olduğunu gösterdiği tespit edilen olayda;
1)Sanık … hakkında kurulan hükmün temyizen incelenmesinde;
Limanda tahmil ve tahliye işleri ile gözeticilik işlerini yürüten … Limited Şirketinin işçisi olduğu anlaşılan sanığın olay tarihinde vinç ile taşınan yükün ölenin idaresindeki tıra yüklenmesi işini yaptığını, olay anında tırın kasasında bulunduğu, işçisi olduğu şirketin yüklendiği iş kapsamında yükleme yapılan araçların yanaşmaları ve düzenlenmesinden sorumlu olduğu, olay yerinde yükleme yapılan araç sahasında başkaca bir işaretçi işçi de görevlendirilmediği tespit edilmekle, sanığın tırın durmasından sonra şoförün indiğini kontrol ederek işaret ve komut vermesi ile yükleme işine başlaması gerekirken, gerekli kontrol ve denetimleri yapmadan doğrudan vincin getirdiği rulo saçı yüklemeye başladığı, bu şekildeki eksik eylemleri nedeniyle 10/03/2013 tarihli, 14/03/2012 tarihli ve 18/12/2009 tarihli bilirkişi raporları gereği tali kusurlu olduğunun kabul edildiği, düzenlenen bilirkişi raporlarının oluş ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, mahkemenin mahkumiyete ilişkin kabul ve kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
2)Sanık … hakkında kurulan hükmün incelenmesinde;
Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırları arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken; kazaya sebebiyet veren vincin sahibi …..Limited Şirketinin ortağı ve Kocaeli ilinden sorumlu yetkili müdürü olan sanığın 10/03/2013 tarihli, 14/03/2012 tarihli ve 18/12/2009 tarihli bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere asli kusurlu olarak tır şoförü …’in ölümüne sebebiyet verdiği somut olayda, taksirinin yoğunluğu ve meydana gelen zararın ağırlığı gözetilerek, alt sınırdan uzaklaşılıp, hak ve nasafete uygun bir ceza tayini yerine, alt sınırdan ceza verilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK’nın 50/4. maddesi hükmü uyarınca taksirli suçlardan dolayı hükmedilen hapis cezasının uzun süreli de olsa, diğer koşulların varlığı halinde adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olmasından dolayı, sanık müdafinin 10/07/2014 günlü oturumda, paraya çevirme talebini de kapsayan “lehe hükümlerin uygulanması” talebinde bulunması karşısında; sanık hakkında tayin olunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilip çevrilemeyeceğinin tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, isteme aykırı olarak BOZULMASINA,
3)Sanık … hakkında kurulan hükmün temyizen incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere ve incelenen dosya kapsamına göre;
Oluş ve dosya kapsamına göre, …Limited Şirketine ait belgeler incelendiğinde şirketin baba ve kardeşlerden oluşan tüm ortaklarının münferiden yetkili şirket müdürü olarak görevlendirildiği, sanığın aşamalarda alınan savunmasında “kendisinin şirketin Bursa bölgesindeki mali işler sorumlusu olduğunu, kazanın meydana geldiği Kocaeli ili sorumlusunun kardeşi … olduğunu” belirttiği, bu savunmasının şirketin diğer yetkilileri tarafından da doğrulandığı anlaşılmakla, kazanın meydana geldiği sahada görev ve sorumluluğu bulunmayan sanığa yüklenebilecek kusur bulunmadığı gözetilerek beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine kararı verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre;
5237 sayılı TCK’nın 50/4. maddesi hükmü uyarınca taksirli suçlardan dolayı hükmedilen hapis cezasının uzun süreli de olsa, diğer koşulların varlığı halinde adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olmasından dolayı, sanık müdafinin 10/07/2014 günlü oturumda, paraya çevirme talebini de kapsayan “lehe hükümlerin uygulanması” talebinde bulunması karşısında; sanık hakkında tayin olunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilip çevrilemeyeceğinin tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 07.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.