Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2015/1520 E. 2015/13568 K. 16.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/1520
KARAR NO : 2015/13568
KARAR TARİHİ : 16.09.2015

Tebliğname no : 4 – 2014/83528
Mahkemesi : İnegöl 3. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 09/01/2014
Numarası : 2013/204-2014/10
Suç : 1-Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, 2-Tehdit, 3-Hakaret, 5- Kişilerin huzur ve sükununu bozma

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, tehdit, hakaret ve kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanığın hakaret suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK’nın 50. ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2.000 TL’ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3.000 TL’ye kadar (3.000 TL dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu, 09/01/2014 tarihinde verilen 1.740 ve 1.860 TL.’den ibaret mahkumiyet hükümlerine karşı suç niteliğine ilişkin de herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, sanık müdafii ‘nin temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
2-Sanığın; verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, tehdit ile kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Oluşa ve dosya kapsamına göre; Evli olan sanığın, müşteki … ile cinsel ilişki boyutuna varan arkadaşlık yaşadıkları, bu ilişkiden müşteki ve sanığın ailelerinin haberdar olmalarından sonra, bu ilişkiye karşı çıkan sanığın ablası … ile katılanlar ve müştekinin tartıştıkları, katılanların ve müştekinin ablasıyla tartışmalarına sinirlenen sanığın, müşteki … isim ve soyismini kullanarak adına facebook profili oluşturduktan sonra, müşteki … telefon numarasıyla birlikte müstehcen fotoğraflarını ve müştekinin annesi katılan … ile müştekinin kız kardeşi olan katılan … telefon numaralarını üçüncü kişiler tarafından aranılıp rahatsız edileceklerini bildiği halde paylaştığı, sonrasında katılan …kullanmakta olduğu telefonun tanımadığı kişiler tarafından defalarca arandığı daha sonra sanığın katılan …kullandığı cep telefonu ile ev telefonu olan 0224… numaralı telefonları arayarak müşteki .. ile katılan … kastederek her ikisinin vücut dokunulmazlıklarına yönelik haksız bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit ettiği olayda, mahkemece, verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele geçirme suçu ile kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu yanında müşteki ..ile katılan … tehdit suçlarının oluştuğu ve mahkemenin kabulünde isabetsizlik bulunmadığı ancak, tehdit eylemi yönünden, sanığın aynı tarihte tek bir fiille birden fazla müştekiyi tehdit ettiğinin kabulü ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirtmesine rağmen, tehdit eylemi nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 43.maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, sanığın tehdit suçunu işlemediğine, indirim maddelerinin uygulanmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 16/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.